Mersin: Anonsu kendinden küçük kentimiz mi?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

"İş'le Buluşmalar" toplantısı Mersin'de yapıldı. Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, turizme bir ömür vermiş Halim Bulutoğlu, Prof. Dr. Taner Berksoy ve bu satırların yazarı, Doğu Akdeniz Havzası bağlamında Mersin'e odaklanan değerlendirmeler yaptı.
Mersin toplantısında gözlemlerimi okuyucu ile paylaşmak istiyorum.

Mersin'de coğrafyanın yarattığı ortak tarih, ortak kültür ve ortak zenginliklerin gerektiği gibi anlatılamadığı özellikle vurgulandı. Doğu Akdeniz'de sırtını Toroslar'a dayamış bu kentimizin orman varlığı, Çukurova topraklarının üstünde yaşayanları zengin eden cömertliği kenti her zaman bir "cazibe merkezi" yapmış. O nedenle Mersin "göç alma" özelliğini tarih boyunca korumuştur. "Toplanma ilkesinin" yarattığı insan hareketliliği yöreyi çok ırklı, çok dinli, çok sesli ve çok kültürlü hale getirmiş, temel içgüdü olan toplumsallaşma süreci burada karşılıklı saygıya ve sevgiye dayalı yaşamın bol örneklerini sunmuş.

Kentin konumlandığı coğrafya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Avrupa ve Ön-Asya'ya ulaşılabilirliği sağlamış, bu nedenle erken zamanlarda "ticari gelenekler" Mersin'de oluşturulmuş .Bu dışa ve dünyaya açılma fırsatı Mersin'i ülkemizin önde gelen "liman kentlerinden biri" yapmış. Bugün Mersin'de 1.4 milyon TEU kapasiteli liman tasarlanan yeni yatırımlarla çok daha büyük ölçeklere ulaştırılarak kentin işlevinin ölçeğini büyütecek.

Mersin Valisi kentin 21 milyar TL ticaret hareketini yönlendirdiğinin altını çiziyor. Mersin'in geçen yıl 3.1 milyar TL'lik tarımsal değer ürettiği belirtiliyor. Organize Sanayi Bölgesi, Serbest Bölge, açık hava müzesi halindeki tarihi kalıntıları, inanç kültürü için paha biçilmez varlıkları, Mersin-Adana için inşası başlanın hava limanı, ciddi sanayi tesisleri ve üretim birikimi olan Mersin iyi bir gelecek yaratma için yelkenlerini dolduruyor.

Yaklaşık 30 yıldır yakından izlediğim Mersin'in başka özellikler de var: Öncelikle, geçmişte yaygın olan Mersin- Tarsus-Adana çekişmesinin atanmış yöneticilerin de, seçilmişlerin ve sivil inisiyatif yöneticilerinin de anlatım dilinde itibarı kalmamış. Bu, "kasaba kültürünün" aşıldığının, "topluluktan topluma geçiş sürecinin" iyice hızlandığının önemli bir göstergesi. İkincisi, daha önce "her kafadan ayrı ses çıkması" yaygındı; artık herkesin belli hedefleri oluşmuş, alan seçimleri yapılmış, ortak dil netleşmiş durumda. Ortak dil, hızla ortak hedeflere yöneliyor. Üçüncüsü, geçmişte ortak inanç haline gelmiş, ezberlenmiş bazı taleplere karşı görüş ürettiğinizde sorgulamadan karşı çıkılır; kendi bildiklerinin doğru olduğu duygusal biçimde savunulurdu. Bugün gelinen noktada, eleştiriler alıcı bir ruhla dinleniyor; insanlar ileri sürülen görüşlere katılmasa bile tartışılmasını istiyor ve aykırı görüşleri yüreklendiriyorlar.

Olumlu ve olumsuz gelişmeler

Sizinle paylaştığımız "olumlu gelişmelerin" hiç mi eksiği, yanlışı, tutarsız olanı yok?

Toplantıda yaptığım değerlendirmede, ünlü bir halk deyişini aktardım: "Çürük ipliklere, hayal tespihi tanelerini dizme zamanı değil!" dedim. Bu söz, olağanüstü ilgi gördü. İlgiyi, geçmişten bu yana sorumsuz beklenti yaratmanın şark kurnazlığı olduğunu insanların anlamış olmasında aramak gerekiyor. Fizibilitesi ortada olmayan ham fikirleri uluorta ve abartılı sunmanın uzun dönemde sakıncaların herkes farkında.

Mersin Limanı'nı dünyanın en büyük on limanından biri haline getirecek yeni projenin ayrıntılarını tartışmak gerektiğini söyledim: Dünya genelinde yeni nesil limanların konteyner arka planlarının mutlaka karşılaştırmalı bir incelemesinin yapılması gerektiğinin altını çizdim...

Limanın kent içinde olmasının, arka plan bağlantısının ve işletme döneminde akışların hızını kesebilecek etkenlerin şimdiden netleştirilmesi gerektiği üzerinde durdum.

Liman projesi ile Lojistik Köyler projelerinin daha başında "yer seçimi bağlamında" ayrıntılı ele alınması gerektiğini, aksi takdirde "sinerji yaratmayan" bir sonuçla yüzleşme zorunda kalacağımızı anımsattım.

Doğu Akdeniz'in 1/100.000'lik Çevre Düzenleme Planı'ndan 1/1000'lik uygulama planı ihtiyacını vurguladım. İskenderun ve Yumurtalık limanlarına ilişkin net bilgi olmadan, gerekli öngörülere yer verilmeden Mersin'de liman projesinin eksikli olabileceğini, tüy bitmemiş yetimin hakkını yiyen bir sonuca taşıyabileceğini söyledim.

Turizm konusunda ise Halim Bulutoğlu'nun ortaya koyduğu çerçeveyi doğru bulduğumu, Antalya deneyiminden "farklı" ne yapılacağını şimdiden belirlemek gerektiğine işaret ettim.
Tarım da önemli ama...

Tarımda "örtülü ve örgütlü tarıma" geçmeden söylemlerimizin, umutlarımızın boşlukta kalacağını, o nedenle toprakların küçük parçalara bölünmesinin önlenmesi, altyapıların yeniden ele alınması ve özellikle de anlayışın değişmesi gerektiğini ifade ettim.
Kalkınmanın iki temel kaynağı var: Entelektüel ve sistem kapasitesi... Bu iki kapasiteyi uluslararası ölçülerde ve ölçeklerde kullanmazsak, gerçekten "çürük ipliğe hayal tespihinin tanelerini dizmiş" oluruz.

Mersin'in potansiyellerini küçümseyenler de hata yapar, abartanlar da... Aşırı beklenti yaratmanın da, kendimizi vurmaya dönük küçümsemenin aynı zararı üreteceğini unutmayalım... Söylediklerimizi "onaylamayalım" ama, birbirimizi "anlamaya" çalışarak ilerleyelim. Ne ansonu kendinden büyük abartıların ne de anonsu kendinden küçük kendini vurmaya dönük güvensizliğin tuzağına yakalanmayalım...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar