Merkez’in faiz acelesi neden?

İbrahim KAHVECİ
İbrahim KAHVECİ Rakamlarla [email protected]

Diyorlar ki, cari işlemler açığı çok azaldı…

Evet, geçen yıl eylül ayında yıllık cari açık -46,9 milyar dolardı. Şim­di (eylül 2024) cari açık -9,7 milyar dolar.

Cari açık tam olarak 37,3 milyar dolar iyileşti.

Gelin arka planına bakalım.

Cari açık yapısal bir iyileşme mi yaşadı. Hayır.

Eylül itibari ile geçen yıl altın it­halatı 30,2 milyar dolardı. Şimdi 12,2 milyar dolar… Yani altın itha­latındaki iyileşme 18,0 milyar do­lar. (kota uygulaması sonucu)

Yine geçen yıl 59,5 milyar dolar enerji ithalat faturası vardı. Şimdi 47,8 milyar dolar. Yani enerji itha­latındaki iyileşme 11,7 milyar do­lar. (Tüketim ve fiyat düşüşü)

Kısaca cari açıkta yaşanan 37,2 milyar dolarlık iyileşmenin 29,8 milyar doları altın ve enerjiden. Bu kalemler ekonomik aktiviteye dayalı iyileşmeler değil.

Hatta, Mayıs 2023’de 55,6 mil­yar dolar olan cari açığın 9,7 mil­yar dolara düşmesinde de 17,2 mil­yar dolar altın ve 24,2 milyar dolar da enerji faturasının iyileşmesinin payı var. Cari açığın 55,6 milyar do­lardan 9,7 milyar dolara düşmesin­de yapısal iyileşme sadece 4,5 milyar dolar.

Dış ticaret verilerinde de benzer durum var: Eylül 2023’de dış açık 114,0 milyar dolardı. Şimdi 77,8 milyar dolar. Dış ticarette yaşa­nan 36,2 milyar dolar­lık iyileşmenin de 26,3 milyar doları altın ve enerjiden geliyor. Öyle yapısal bir iyileşme yok.

Cari dengede iki temel hedef vardır: Yatırım ma­lı ithalatının artması ve tüketim malı ithalatının ise azalması. Oysa olan tam tersi…

Yatırım malı ithalatı bu yılın şu­bat ayında 53,6 milyar dolardan ekim ayında 51,7 milyar dolara ge­riliyor. Ve tüketim malı ithalatı da 48,9 milyar dolardan 52,6 milyar dolara yükseliyor. Yakın tarihte ilk kez tüketim malı ithalatı yatırım malı ithalatının üzerine çıkıyor.

Unutmayalım ki, dezenflasyon sürecinde henüz dış açık üzerinde istenen yapısal iyileşmeye gelmedik. Dış tüketim talebi ha­la çok yüksek ve rekorlar kırmaya devam ediyor.

Peki, ya iç talep?

Gelin bunu 2018-19 kemer sık­ma döneminden izleyelim.

2018 Ağustos ayında fiyat artış­ları %17,9 iken iç talep artışı %20,7 ila daha üstteydi. Sonrasında iç ta­lep hep enflasyonun altında tutul­du ve enflasyonda kontrol sağlan­mış oldu.

Şimdi öyle mi? Hayır…

İç talep ile fiyat farkı bir dönemler yarı yarıya açıktı. Şimdilerde bu fark nerede ise kapanıyor ama henüz iç talep ge­reken seviyeye düşmedi. Hala ta­lep artışı fiyat artışının üzerinde ve muhtemelen bu durum birkaç ay daha sürecektir.

Burada şunu unutmayalım: Enf­lasyonun düşmesi için talebin fi­yatların gerisinde olması gereki­yor. Yani 2019 yılında 12 ay talep fiyatların gerisindeydi ve enflas­yon öyle düştü. Oysa şimdi daha iç talep fiyatların gerisine bile düşmeden faiz indirim sinyalle­ri veriyoruz.

Net olarak söyleyeyim: Talep düşmeden faiz düşerse Arjantin yoluna gireriz.

Acaba Merkez neden bunu takip etmiyor veya neden acele edici sin­yaller veriyor?

Enflasyonda katılık

Mart ayında dolar kuru 33,2 li­raydı ve şimdi 34,2 lira.

Dolar kurunda 8 aylık artış sade­ce yüzde 3,0.

Mart ayından bu yana 7 ayda yurtdışı maliyet artışı %10,1 (Yurt­dışı ÜFE)

Yurtiçi üretici fiyatları da mart ayından bu yana 7 ayda %14,0 arttı. (Yurtiçi ÜFE)

Ama mart-ekim dönemi 7 ayda rafta fiyatlar yüzde 21,5 artış gös­terdi. (TÜFE)

Dikkat ederseniz ÜFE artışla­rının oldukça üzerinde bir TÜ­FE artışına sahibiz. Sizce böyle bir atmosferde faiz indirimi enf­lasyona nasıl bir katkı sunar?

Tüketimin negatif bölgeye (fi­yat artışının gerisine) düşmediği bir dönemde TÜFE artışının ÜFE artışlarının üzerinde seyrettiği or­tamda faiz indirimi acelesi ne­dendir?

Faizler inanmıyor…

Şu anda 2 yıllık tahvil faizi yüzde 40,5’de ama 5 yıllık faiz yüzde 33,3’de… Bu demektir ki, piyasalar henüz enflasyonun düşeceğine kanaat getirmiş değil. Hatta 2024 yılının 5 yıllık tahvil faiz ortalamasının bile yüzde 32,0’lerde seyrettiğine bakarsak durum hayli zor.

Bugün 100 liranız varsa bu para tahvilde 3 yıl sonra 235 liraya ula­şacak. Oysa MB’nin mevcut enflas­yon görüsüne göre paranız anca 150 liraya çıkacak.

Piyasaya göre kazancınız %135 iken enflasyona göre artış sadece %50…

Piyasa enflasyonun düşeceği­ne inanmadığı gibi yüzde 30 sevi­yelerinde bir katılık öngörüyor.

Neden bu acele?

Şimdi gelelim sonuç bölümüne.

Merkez Bankası neden Aralık ayında faiz indirim sinyali vermiş olabilir?

Kasım ayı sonunda enflasyon dü­şük gelirse indirime kapı aralana­cakmış. Acaba tek bir veri ile faiz kararı verilmesi doğru mu olacak? Elbette hayır…

O zaman geriye iki seçenek kalı­yor: Enflasyonu kontrol altına al­mak için bugüne kadar devreye gir­meyen ‘Maliye Politikası’ gibi ta­mamlayıcı adımlar mı atılacak?

Bence hayır…

Çünkü bu yönde Bakan Şimşek tarafından getirilen nerede ise tüm önlemler Meclise gelemeden engellendi.

O zaman nedir bu acele?

Sabır mı taştı; ya da ufukta se­çim mi gözüktü?

Açıkçası bilemediğimiz tek madde burası… Çünkü kararların ekonomik gerekçelerin dışına taşmaya başladı­ğı anlaşılıyor. Tıpkı 2021 ortalarında yaşadıklarımız gibi… Hazır olun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sefadan mı cefadan mı? 24 Aralık 2024
Asgari ücret ne olmalı? 16 Aralık 2024
Aman aman dikkat! 09 Aralık 2024
Ücretler nasıl artar? 20 Kasım 2024