Merkezden doğru hamle
Başkan Başçı ''Tepkimiz kredi büyümesinedir. Dolardaki yükselişe değil.'' ifadesini kullansa da, gösterilen reaksiyonun gerçekte neye karşı olduğu biliniyor. Müdahalenin dozu günlerdir düşük tutuluyordu. Bu hafta yapılması gereken yapıldı. USD/TL pazartesi günü 1.975 seviyesine kadar yükseldi. Hamle gelmeseydi, kur ''2'' seviyesini zorlayabilirdi. Net döviz rezervi 43.3 milyar dolarken bir günde 2.25 milyar dolarlık müdahale gereksizdi diyenlere bakmayın. Kararlılığı gösterme açısından bu gerekiyordu.
Türk Lirası'nın düşmesi iyidir, rekabet avantajı kazanırız deniyor. Para biriminin yüzde 10 değer kaybetmesiyle, ihracattaki denge değişmez. Bir para birimi Japon Yeni gibi yüzde 30 değer yitirirse işaretler görmeye başlanır. Kaldı ki, hızla yükselen bir kurun ihracatçılara zararı da olur. Çünkü kur yükselişinin, kazançları yiyen enflasyon tarafı da var. Enflasyon da şu aşamada yönünü yukarı çevirmiş gibi gözüküyor. İlk enflasyon raporunda tahmin yukarı yönlü revize edilebilir. USD/TL'deki yükselişin devam edeceğini savunanlar çoğunlukta. Hatta TL'nin çökeceğini düşünenler bile var. Çöküş olması iki faktöre bağlıdır; 2008'deki gibi küresel piyasalarda bir kaos yaşanır veya içerideki politik risk tavan yapar. Türkiye'deki politik riskin farklı fiyatlanmaya başladığı doğrudur. Tabii işimiz komplo teorisyenliği değil. Bu nedenle senaryo analizlerimizde ekstrem tahminlere yer vermiyoruz. Siyasi riskin düşünülenden az olduğunu, en azından 2014'teki seçimlerin sorunsuz bir şekilde yapılacağını varsayıyoruz. Dış risklerin olduğu senaryoyu öne koyuyoruz. Burada da bir kaos durumu yok.
Küresel ekonomi Çin, Avrupa ve ABD üzerinde yükseliyor. Üç bölge şu aşamada farklı hikayeler anlatıyor. Çin'de küçük bir kredi krizi yaşanıyor. Hükümet buna karşılık etkin bir politika uyguluyor. Kısa dönemdeki riskleri, bu etkili politika ile bertaraf edebilirler. Uzun dönemde bu riskler tekrar ortaya çıkabilir. Zaten sorunların ötelenmesi konusunda Çinlilerin eline kimse su dökemez. Avrupa'da resesyon devam ediyor. Bölgenin toparlanması zaman alabilir, fakat en kötünün geride kaldığını düşünüyoruz. Kemer sıkma politikaları gevşetiliyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB), faizlerin uzun süre düşük kalacağını söyledi ki böyle bir garantiyi ilk kez veriyor.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişen ülkelere yönelik en büyük risk, ABD ekonomisinin durumu ve buna bağlı olarak uygulanacak Fed politikasıdır. Çin ve Avrupa biraz daha arka planda kalıyor. ABD'nin ilk çeyrek büyüme rakamının yüzde 2.4'ten yüzde 1.8'e revize edilmesi soru işaretleri yarattı. Yine de, ekonomideki resesyon riski yüksek değil. Yüzde 1.5-2 civarındaki büyüme devam edebilir. Ekonominin performansına bağlı olarak Fed'in atacağı adımlar önemlidir. Bernanke bu gece Boston Fed'de konuşuyor. Ortamı biraz yumuşatması, gevşek para politikasının daha uzun süre devam edeceğine vurgu yapması beklenebilir. Aslında Bernanke ne yaparsa yapsın, tahvil alımlarının azaltılmasından bahsettiğinde piyasalar negatif tepki veriyor. İlk hareket de tahvil piyasasında başlıyor. Faizler yükseliyor. Faizler ekonominin bir fonksiyonudur. ABD ekonomisinin zayıf bir performans göstermesi bekleniyorsa ki mevcut beklentiler düşüktür, bu durumda normal olan faizlerin düşük kalmasıdır. Reel getiri perspektifinden, zayıf bir ekonomide tahvil piyasaları daha fazlasını talep etmez. ABD'deki enflasyon göstergelerinin hedeflerin çok altında olduğunu da belirtelim. Büyüme ve enflasyon tarafındaki beklentiler düşükken, önümüzdeki dönemde para politikasının bırakın sıkılaştırılmasını, yeniden gevşetilmesi bile gündeme gelebilir.