Merkez'in eli rahatladı, faiz indiriminin önünde pek bir engel kalm

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

İlk işaret Türkiye İstatistik Kurumu'ndan geldi. Mayıs ayındaki fiyat artışı tahminlerin altında gerçekleşerek yüzde 0.58 olunca, yıllık oran da nisana göre neredeyse hiç değişmeyerek yüzde 6.58 düzeyinde oluşunca "Enflasyon yükselirken faiz indirimine mi gidilir" gerekçesi ortadan kalkıverdi; çünkü enflasyonun yükseldiği yoktu. Enflasyon haziranla birlikte yükselir miydi ya da yükselse bile bu yıllık hedefi zorlayacak boyuta ulaşır mıydı, onu kestirmek de pek kolay değildi.

Bizdeki enflasyonun seyri önemliydi önemli olmasına ama Merkez Bankası'nın faiz kararını en az enflasyon kadar, belki ondan daha çok etkileyen dış gelişmeler olacaktı. Dış gelişmelerden neyin kastedildiği de belliydi. FED, haziran ayında faiz artırımına gidecek miydi, gitmeyecek miydi. Papatya falı açarcasına bu konuda tahmin yürütülmeye çalışılırken FED Başkanı Yellen önceki gün yaptığı açıklamada, haziran toplantısından bir faiz artırımı kararı çıkmayacağının açık sinyallerini verdi. 

Enflasyonun mayısta geçen yıla göre bir miktar yükselmesi zaten bekleniyordu ama aradaki fark yok sayılacak düzeyde kaldı, yıllık enflasyon yatay bir görünüme büründü. Haziranda belki bir miktar artış olacak, ama en azından bunun çok keskin bir yön değişikliğine işaret etmeyeceği ortada.

FED haziranda faiz artırmayacak, tüm dünya piyasaları biraz soluklanacak, Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerden fon çıkışı en azından bir süreliğine yaşanmayacak. 

İşte bu iki temel etken, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'na 21 Haziran'da yapacağı toplantıda faiz indirimine gitmesi yönünde büyük bir alan açtı. 

Üst üste dördüncü düşüş olacak

Para Politikası Kurulu, gecelik borç verme faizini son üç toplantısında düzenli olarak aşağı çekti. 2015'in şubat ayından beri yüzde 10.75 olarak uygulanan gecelik borç verme faizi bir yıllık aradan sonra bu yılın mart ayındaki toplantıda yüzde 10.50'ye indirildi. Faiz, nisan toplantısında yüzde 10'a, son olarak mayıs toplantısında da yüzde 9.50'ye çekildi.

Merkez Bankası'nın piyasayı iki türlü fonladığı biliniyor. Bunlardan biri, yüzde 9.50 faizle gecelik fonlama, diğeri ise yüzde 7.50 faizle haftalık repo ihaleleri yoluyla fonlama. Tek başına ne gecelik fonlamanın önemi var, ne repo ihaleleri yoluyla yapılan fonlamanın. Sistem açısından önemli olan ortalama fonlamanın hangi faizle yapıldığı. İşte, ortalama fonlama maliyeti de 6 Haziran itibariyle tam orta noktada yüzde 8.50'de oluşmuş durumda.

Dolayısıyla gecelik faizin yüzde 9.50 olmasının da, repo faizinin yüzde 7.50 düzeyinde bulunmasının da pek bir önemi yok. Önemli olan, ortalama faizin düzeyi, o da yüzde 8.50.

Yani Merkez Bankası gecelik borç verme faizini yüzde 9.50'den örneğin yüzde 9'a çekse bile toplam fonlamayı gecelik borç vermeye yoğunlaştırarak ortalama faizi yine isterse yüzde 8.50'de tutmaya devam edebilir. 

Merkez Bankası'ndan 21 Haziran toplantısında bir faiz indirimi beklenmektedir, ama yine altını çizmekte yarar var; önemli olan Merkez Bankası'nın ortalama fonlama maliyetini hangi düzeyde tutmayı uygun göreceğidir. 

Yüzde 8.50'nin altı zor 

Ortalama fonlama maliyetine ilişkin elimizdeki son verinin 6 Haziran'a ilişkin olduğunu ve bu tarihteki faizin de yüzde 8.50 düzeyinde oluştuğunu belirttik. Fonlama maliyeti son dönemde en düşük düzeye yüzde 8.35 ile 25 Mayıs'ta indi. 

Bu yılın enflasyon hedefi de, yıl içinde yapılan tahmin de yüzde 7.50. Mayıs sonu itibariyle oluşan tablo ve geçmiş yıl eğilimleri, yıllık hedefi tutturma olasılığının oldukça güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Hatta bu oranın altında kalınması bile söz konusu olabilir. 

Ne var ki, bu değerlendirme olağandışı olumsuzlar dikkate alındığında anlamını yitirebilir, yitiriyor da... Örneğin petrol fiyatlarındaki artış gibi, örneğin turizmde yaşanmakta olan hüsran ve bunun döviz arzına olacak yansımaları ve bağlı olarak kurlarda ortaya çıkabilecek yükselme gibi... Döviz kurundaki artışın ithal maliyetlere yansıması gibi...

İşte bu etkenlerden dolayı yıllık enflasyon yılı yüzde 7.50'nin üstünde tamamlayabilir.

Yıllık oran yüzde 7.50'de tutulsa bile, faizin yüzde 8.50 olması normaldir. Az da olsa bir reel faiz uygulamak durumundayız. 

Kimi siyasetçilerin, adını zikretmeden orandan yola çıkarak örtülü biçimde önerdikleri negatif faizi uygulayabilecek bir ekonomi konumuna ise gelmiş değiliz tabii ki; öyle bırakınız kısa vadeyi, orta vadede geleceğimiz de yok. Daha oralar için çoook yol almamız gerekir. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar