Merkez vites düşürebilir…

Volkan DÜKKANCIK
Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası [email protected]

Yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesiyle ekonomide normlara dönüş süreci başlamış oldu.

Yönetimin öncelikli hedefi dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin kararlılıkla sürdürülmesi olarak karşımıza çıkıyor.

Süreç içerisinde normlara dönüş adımlarının kararlılıkla sürdürüldüğünü görüyoruz. Keza KKM’den düşük hızda olsa da çıkış sürecinin başlaması, rezervlerde görülen iyileşme ve kademeli faiz artırımları bu durumu destekler nitelikte diyebiliriz.

Yeni para politikasının öncelikle ülke ekonomisinde öngörülebilirliği artıracağı ve piyasalarda güven ortamı sağlanmasında başrol oynayacağı düşünüldüğünde şirketler adına oldukça pozitif karşılamak mümkün görünüyor. Ancak sıkılaşma politikalarının iç talep üzerinde baskı yaratabileceği ve önümüzdeki çeyrekte şirket satışlarında etkisinin hissedileceği kaçınılmaz. Keza ekonomi yönetimi tarafından yapılan açıklamalar takip edildiğinde de iç talebin dengeleneceği yönünde demeçler bulunuyor.

Özetle yeni para politikası, ekonomide normlara dönüş senaryosunun en önemli araçlarından biri olarak fiyat istikrarının sağlanması ve piyasalarda öngörülebilirliğin artmasına destek olabileceği için pozitif karşılanabilir ancak iç talepte yaşanabilecek baskılanma şirket finansallarına negatif yansıyabilir.

Finansman maliyetlerin yükseldiği mevcut konjonktürde borç/kaynak oranı yüksek şirketlerin negatif etkilenebileceği düşünülebilir. Net nakit pozisyonu güçlü, borçluluk oranı düşük ve mali yapısı sağlam şirketlerin bu süreçte ön planda olacağını düşünüyoruz.

Yatırımlarda azalma da, finansman maliyetlerin yüksek olmasıyla finansmana ulaşmanın zor olduğu mevcut konjonktürde mümkün görünüyor. Ancak ekonomi yönetiminin süreç içerisinde açıklamaları dikkate alındığında özellikle ihracatçı yapıda olan şirketler başta olmak üzere düşük maliyetli kredi ve yatırım teşviklerini sağlanabileceği görülüyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreç şirket bazlı ayrışmaların öne çıkabileceği bir dönem olacaktır.

Özetle, Parasal sıkılaşma ile beraber; borçluluk oranı aşırı yüksek olup borçları ile işgücüne katma değer sağlayamayan ve yatırıma yöneltmeyen ve başarısız yönetime sahip şirketlerin iflas edebileceği veya zarar edebileceği bir dönem bizleri bekliyor olacak.

Bu dönemde şirketler açısından nakit yaratama gücü, borç ödemelerinde farklı kaynaklara yönelebilme imkanı büyük önem kazanacak. Bu tablo içerisinde Merkez Bankası faiz kararı 23 Kasım Perşembe günü saat 14.00’te açıklanacak.

TCMB'nin PPK toplantısına yönelik beklentim, bankanın bu ay faiz artırım hızını düşürerek 250 baz puan artışla politika faizini %37.50'ye yükselteceği yönünde. Aralık ayında da 250 baz puan artışla birlikte yıl sonu politika faizinin %40 seviyesine gelerek, OVP’de öngörülen 2024 yılsonu enflasyonuna (%36) göre reel faiz veriyor olduğumuz bir tabloya ulaşacağımız kanaatindeyim.

Hatırlanacak olursa geçen ay gerçekleştirilen PPK toplantısında politika faizi 500 baz puan artırılarak %30'dan %35'e yükseltilmişti. Yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesiyle mayıs ayında %8,5 seviyesinde bulunan politika faizinin 5 aylık süreçte toplam 2650 baz puan artırılarak %35 seviyesine yükseldiğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar