Merkez piyasanın gazını aldı, haftalık faiz yarım puan düşürüldü

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, dünkü toplantısında bir hafta vadeli repo ihalesinde uyguladığı faiz oranını yüzde 10’dan yüzde 9.5’e çekti. Böylece, “Merkez faiz indirir mi, indirmez mi” diye açılan papatya falının sonucu da alınmış oldu. Ancak kabul etmek gerekir ki, bu karar kimseyi şaşırtmadı. Faizin indirilmemesinin şaşırtmayacağı gibi…

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bu faiz indiriminin sinyalini zaten 30 Nisan’da enflasyon raporunun açıklandığı toplantıda vermişti. Başçı, faizin ılımlı bir şekilde aşağı çekilebileceğine dikkat çekmişti. O açıklama, faizin hızlı bir şekilde indirilmesi yönündeki isteklere sıcak bakılmadığını da gösteriyordu zaten.

Merkez Bankası’nın haftalık repo ihale faiz oranını yarım puan aşağı çekmesi piyasaları öyle çok fazla etkileyen bir adım değil. Hem zaten dün dövizde bir miktar artış yaşanması dışında piyasalarda belirgin bir tepki de gözlenmedi. Kabul etmeli ki Merkez Bankası’nın amacı da bu. Alınacak bir faiz değişikliği kararının piyasalarda büyük dalgalanmalar yaratması elbette istenmez. 

Ocak ayı sonundaki yüksek oranlı faiz artışının ardından, bu kez tersinin yapılması söz konusu değildi. Faizin ocaktaki gibi yüksek oranda aşağı çekilmesi de zaten çoktan gündemden düşmüştü.  
Para Politikası Kurulu toplantısıyla ilgili açıklamada önceki açıklamalara göre çok farklı ve dikkat çekici yönler yok. Yani Merkez Bankası’nın “normal koşullarda” bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği belli. Faiz, ılımlı bir şekilde aşağı çekilmeye çalışılacak. Ama, koşullar ne ölçüde normal olacak, işte onu kestirmek pek de kolay değil. 

Kuzu postundaki kurtlara, soru kamuflajlı tokat!

Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi iktisat dersinin final sınavı. Yar. Doç. Çiğdem Boz bir soru soruyor. Bu soru değil aslında, anlayana tabii ki. Yorumsuz bir şekilde aktaralım:
“Sizleri baştan uyarmak isterim ki, bu alışık olduğunuz sınavlardan biri olmayacak. Ve bahse girerim ki bu okuyacağınız dünyanın en uzun final sorusu olacak. O nedenle sizlerden biraz sabır, biraz da hassasiyet talep ediyorum. Zira bu sınav aynı zamanda, bir iktisatçı olarak yaptığım ilk günah çıkarma olacak.

Günah listem uzun… İktisat biliminin ortaya çıkması için ‘homo economicus’un (çıkarını kollayan adam) sahneye çıkmasının beklendiğini söylerken, bunun iyi bir şey anlamına geldiğini ima etmiş olma ihtimalim için,

Daha ilk günden sizlere iktisadın tanımı yaparken ‘sınırsız ihtiyaçlar’, ‘sınırlı kaynaklar’dan dem vurarak, ihtiyaçların değil, isteklerin sınırsız olduğu kısmının yeteri kadar altını çizemediğim için, (örnek; telefon ihtiyacı mı İphone5 isteği),

Üreticilerin amacının kar maksimizasyonu olduğunu, bunun da ancak fiyat artışı ya da maliyet düşüşüyle olabileceğini söyleyerek kardan daha önemli şeyler olduğunu belirtmediğim için, (maliyetleri düşürmek adına maden ocağında, yüzlerce ocak söndürüldü zira),

Tüketicilerin amacının fayda maksimizasyonu olduğunu söyleyip, hayatta kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen bencil bir insan tipi çizerek, arkadaşlarını kurtarmak için duman dolu madene kendini atan insan olasılığını atladığım için, 

Azalan marjinal fayda kuramından yola çıkarak, kıt olanın değerli, bol olanın değersiz olacağını söyleyip, emek arz eğrisini acımasızca sağa kaydırarak bunun reel ücretleri düşürdüğünü gösterirken, reel ücretin cebindeki parayla alacağı ekmek sayısı anlamına geldiğini atladığım için, (günlük 30 ekmeklik reel ücret için yerin dibine girmenin açıklaması emek arzının artması zira),

İktisat politikalarının en önemli amaçlarından birinin üretimi (GSYH’yı) artırmak olduğunu söyleyip, yaşam kalitesini artırmayan iktisadi büyümenin anlamı olmadığını yeterince vurgulamadığım için, (daha fazla kömür çıkarabilmek için o kadar ömrün gitmesi gerekmiyordu zira),

Eldeki girdilerden maksimum verimi almaya çalışmanın etkinlik olduğunu söyleyip, etik olmayan bir etkinliğin anlamsız olduğunu yeterince belirtemediğim için,

Tam rekabet piyasasının toplumsal refahı maksimize edeceğini söyleyip, devletin daha iyi bir patron olabileceği durumları daha net belirtmediğim için, (madenlerin özel sektöre geçmesiyle birlikte iş kazaları artmıştır zira),

Ders kitaplarında anlatılanla gerçek hayat arasındaki farkı yeterince anlatamamış olma ihtimalim için beni bağışlayın…

Final sorunuz ise şu: İktisadi adam (homo economicus) ölümcül bir kaza atlattıktan sonra sedyeyi kirletmemek için “Çizmemi çıkarayım mı” der mi?
Ya da bunu diyebilen insanları çoğaltmak için nasıl bir ekonomik sistem önerirsiniz?
Not: Lütfen not kaygısı gütmeksizin cevabınızı yazınız. Masumiyet sınavını geçememiş biri olarak kimseyi bırakma niyetim yok zira.”
***
Yar.Doç. Boz’un bu sorusu üzerine yapılan yorumların biri tüm değerlendirmeleri özetliyor sanki: “Sanırım bu soru ile Nobel iktisat ödülü alma şansını sıfırlamıştır, diğer bütün ödüller hakkıdır.” 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar