Merkez ne şişi yaktı, ne kebabı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası gecelik faizde uzun bir aradan sonra ilk indirimi bu yıl şubat ayında yaptı. 28 Ağustos 2014 tarihinden beri yüzde 7.50 olarak uygulanan gecelik borç alma faiz oranı ile yine aynı tarihten beri yüzde 11.25 olarak uygulanan borç verme faiz oranı 25 Şubat'ta aşağı çekildi. Söz konusu tarihte 0.25 puan indirilerek yüzde 7.25'e düşürülen gecelik borç alma faiz oranı daha sonra hiç değiştirilmedi. Para Politikası Kurulu, dünkü toplantısında da bu faiz oranında değişikliğe gitmedi.

Borç verme faiz oranı ise şubattan bu yana sürekli düşürülüyor. 25 Şubatta yüzde 11.25'ten yüzde 10.75'e indirilen borç verme faiz oranı, 25 Mart'ta yüzde 10.50'ye, 21 Nisan'da yüzde 10'a, 25 Mayıs'ta yüzde 9.50'ye, 22 Haziran'da yüzde 9'a ve nihayet dün yüzde 8.75'e çekildi. 

Merkez Bankası, haftalık repo ihale faizini ise 25 Şubat 2015 tarihinden beri yüzde 7.50 olarak uyguluyor. 

Orta yol bulunmak istendi

Merkez Bankası'nın dünkü 0.25'lik faiz indiriminin aslında ekonomik anlamda pek bir önemi yok. Faizin yüzde 9'da kalmasıyla yüzde 8.75'e indirilmiş olması arasında kredi maliyetlerinde değişiklik ve piyasalara yansıma anlamında kayda değer bir fark oluşması söz konusu değil. 

Faizdeki bu indirim, tümüyle bir algı yönetimi çabası. Bir de ne yazık ki siyasi baskıları tam olarak göğüsleyemiyor olmanın göstergesi. İndirimi böyle okumakta yarar var. 

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada aslında "faizin indirilmemesi gerektiğine" dönük önemli ipuçları da var. Yani Merkez pekala faiz indirimine gitmeyebilirdi. 

Türkiye, hafta sonu çok önemli bir badire atlattı. Bu tartışılmaz. Ve bu durum tüm yatırımcıların, özellikle de yabancı yatırımcıların Türkiye'ye bakışında değişikliğe yol açtı. Bu da ortada. Peki Merkez Bankası faiz kararında bu durumu dikkate aldı mı, açıklamada bu duruma ne kadar yer verildi:

"Yakın dönemde yurtiçi gelişmelere bağlı olarak piyasalarda dalgalanmalar yaşanmıştır. Kurul, alınan likidite tedbirlerinin piyasalardaki oynaklığı sınırlandırdığı değerlendirmesinde bulunmuştur."

Hepsi bu! Merkez Bankası piyasalarda bir dalgalanma yaşandığını ve alınan önlemlerle bunun sınırlı kaldığını söylüyor ve hemen ertesinde normalde 0.50 puan olarak beklenen faiz indiriminden yine de vazgeçmiyor ve bu kez 0.25 puanla indirime devam ediyor.

İndirim şart mıydı?  

Yani Merkez Bankası bu koşullarda faiz indirimi yaparak piyasalara "Bakın her şey yolunda, öyle endişe edilecek bir durum yok, biz faiz indirimini devam ettirmekte bir sakınca görmüyoruz" mu demek istiyor? 

Piyasalar da, "Demek öyle, Merkez Bankası faiz indirimini sürdürdüğüne göre kaygılanacak bir durum yokmuş" mu diyecek, böyle olacağı mı umuluyor?

Haydi diyelim alınan önlemlerde kara pazartesi yaşamadık, dünü de çok önemli bir dalgalanma olmadan atlattık. Umalım önümüzdeki günlerde de öyle olur, ama bizzat Merkez Bankası'nın dikkat çektiği başka tehlikeler var.

Dünkü toplantının açıklamasına dönelim tekrar, bakın neler söyleniyor:

"Kurul, işlenmemiş gıda ve tütün fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak kısa vadede enflasyonda belirgin bir artış gözlenebileceğine dikkat çekmiştir. Çekirdek enflasyonun ise kademeli düşüşünü sürdürmesi beklenmektedir."

Bir yandan darbe girişimine dikkat çekecek bunun yarattığı dalgalanmaya vurgu yapacak, ama alınan önlemlerle tehlikenin geçiştirildiğini düşüneceksiniz. 

Bir yandan "enflasyon kısa vadede belirgin bir artış gösterebilir" diyeceksiniz, diğer yandan faiz indireceksiniz.

Öyle bir durum söz konusu ki, Merkez Bankası faiz indirimine gitmese, sanırız siyasiler bile "Niye faiz indirmiyorsun" diyemezlerdi, koşullar öylesine uygundu. Sanki her ay faiz indirmek şartmış gibi davranıldı yine. Merkez Bankası bu ayı pas geçse, indirim hakkını daha sonra kullanabilirdi kuşkusuz. 

Bu arada, fonlama maliyetinin 18 Temmuz itibariyle yüzde 8.18 düzeyinde oluştuğunu, bu oranın yüzde 8.20 dolayında salındığını belirtelim. Yani faizde tavan oranın yüzde 8.75 ya da yüzde 9 olmasının pek bir önemi yok. Daha önce de hep vurguladığımız gibi temel alınması gereken oran fonlama maliyeti.

Yabancı için faiz ikinci planda

Bu arada yabancı yatırımcıların faiz indirimini neredeyse hiç önemsemeyen bir tutum içinde oldukları ve dikkatlerini tümüyle başka yönlere kaydırdıkları konuşuluyor. Her ne kadar gerçekleştirilebilirliği sıfıra yakın olsa da, Türkiye'de idamı yeniden getirmeye dönük adımlar atılacağının ifade edilmesinin, Batı'da ekonomik durumdan çok daha önemli bir kaygı unsuru olarak ön plana çıktığı belirtiliyor. 

Türkiye'nin, gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, bu konuda adım atmasıyla Batı ile olan ilişkilerin çok zayıflayacağına, bu durum karşısında faiz ya da benzeri ekonomik kararların esamisinin okunmayacağına vurgu yapılıyor.    

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar