Merkez ne dedi, ne demek istedi?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu beklendiği gibi faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Zaten Merkez Bankası'ndan bir faiz operasyonu bekleyen de neredeyse yoktu. 

Hem Merkez Bankası ne yapabilirdi ki... İçinde bulunduğumuz koşulların, küçük bir oranda da olsa faiz artırımına gidilmesini gerekli kıldığı söylenebilir. Ama bu yapılamazdı, daha önce de yazdığımız gibi böyle bir adım, Merkez Bankası açısından "Biz bu koşullarda normalde faiz artırırdık, ama seçimden önce yapamadık, şimdi üstümüzdeki baskı kalktı ve artışa gittik" itirafı anlamına gelirdi. Dolayısıyla Merkez Bankası, çok gerekse de faiz artırımına gidemezdi, nitekim gitmedi de.

Ayrıca, "çok gerekse de" dedik, bugünlerin faiz artırımını öyle çok da gerekli kıldığını söylemek pek kolay değil. Bu toplantı seçimin hemen ertesi günü olsa ve o günkü verilerin sıcaklığıyla karar almak gerekse, faiz artışına gidilmesi söz konusu olabilirdi, oysa 8 Haziran'dan düne kadar köprülerin altından çok sular aktı. Piyasa artık daha sakin, keskin iniş çıkışlar yok oldu sayılır. 

Bütün bunların etkisiyle Merkez Bankası'nın faize dokunması beklenmiyordu, karar da öyle çıktı.

Merkez de "Düşecek, çıkacak" mı diyor? 

Bu köşeyi izleyenler hatırlayacaklardır; biz yıllık enflasyonun haziran ve temmuz aylarında bir miktar gerileyeceğini, bunun da gıda maddeleri fiyatlarından kaynaklanacağını, daha sonra ise yeniden bir çıkış başlayacağını tahmin ediyoruz. Bu konudaki oranlara da zaman zaman yer verdik. 

Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada yer alan bir ifade Merkez Bankası'nın da benzer bir eğilim oluşacağını beklediği şeklinde yorumlandı. Açıklamada, "Gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin katkısıyla kısa vadede enflasyonun düşeceği öngörülmektedir" denilmesi dikkat çekti. Ancak, bu düşüşün kalıcı olmasının beklenmediği anlaşılıyor. Bir sonraki cümlede, "Bununla birlikte, son dönemde yaşanan döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmiştir" denildi. Açıklamanın devamında, "Bu çerçevede, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alındığında, para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir" görüşüne yer verildi. 

İşte "enflasyonun kısa vadede düşeceği" vurgusu ve daha sonra dikkat çekilen döviz kurunun enflasyondaki düşüşü geciktirici yöndeki etkisi, aslında enflasyonda daha sonra artış beklendiği biçiminde yorumlanıyor. Geçmiş yıl eğilimlerinin ortaya koyduğu tahminler de bu yönde zaten. Mayıs sonunda yüzde 8.09 olan yıllık enflasyonun haziran ve temmuzda gerilemesi, ağustosla birlikte yeniden artışa geçmesi bekleniyor. 

Yılın hangi düzeyde bir oranla tamamlanacağına ilişkin tahminler de giderek karamsar bir tabloya işaret ediyor. Bizim bu konudaki tahminimiz belli, daha önce de dile getirmiştik. Geçmiş yıl ortalamalarını baz alarak yaptığımız tahminde bu yılın enflasyonunun çift haneye çıkabileceğini birkaç kez yazdık. En azından yıllık oranın yüzde 9'un altına indirilmesinin mucize olacağını söylemek gerekiyor. 

Kimileri Türkiye'de fiyatların faize çok duyarlı olduğu tezini işlemeye devam etse de, biliniyor ki dövize duyarlılık çok daha yüksek. En azından doğrudan bir etki söz konusu olmasa bile, ki aslında var, algı olarak döviz çok daha olumsuz bir etki doğuruyor. Ve şu da biliniyor; dövizde yaşanan hızlı artış fiyatlara henüz tam olarak yansımadı. Dolayısıyla biz haziran ve temmuz aylarında yıllık enflasyonu mayıs sonundaki düzeye göre büyük olasılıkla daha düşük göreceğiz, ancak hem baz etkisinin olumsuz etkisiyle hem de döviz kurundaki artışın fiyatları daha fazla etkilemeye başlamasının etkisiyle ağustosla birlikte yıllık oranın daha da yukarı gittiğine tanık olacak, bu gerçekle yüzleşeceğiz.  

Enflasyonun son veri olarak mayıs itibariyle yüzde 8.09 olduğunu, yıllık gidişatın yüzde 9.5-10.0 arasına işaret ettiğini bir kez daha belirttikten sonra Merkez Bankası'nın tahmininin halen yüzde 6.8 düzeyinde bulunduğunu da bir kez daha hatırlatalım.  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar