Merkez doğru yolda gidiyor
Merkez Bankası dün politika faizinde bir değişikliğe gitmedi. Böylece 14 Eylül'den beri faiz oranı yüzde 24’te sabit tutulmaya devam edilmiş oldu. Piyasa beklentisi faizlerin sabit bırakılması yönündeydi. Açıkçası tartışmasız doğru olan da buydu. (Maalesef, MB’nin çok azalmış olsa da hâlâ bir miktar güvenirlilik açığı (credibility gap) söz konusu. Bunu açıklama sonrası TL’nin değer kazanmasından anlayabiliyoruz.)
Her ne kadar bu toplantının metni bir önceki toplantı metni ile neredeyse aynıysa da, gene de MB’nin şahin duruşunu güçlendirerek koruduğu söylenebilir. Bunu şuradan anlayabiliriz: Geçen toplantı metninde yer alan “dış talebin gücünü koruduğu” ibaresi bu metinde de yer bulmuş. Halbuki, biliyoruz ki, sadece 5 hafta geçmiş olmasına rağmen makro veriler açısından 2 toplantı arasındaki en büyük değişim ABD de dahil olmak üzere neredeyse tüm gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı ile ilgili büyüme konusunda ciddi zayıflama emarelerinin ortaya çıkmış olması ve piyasaların bu duruma gösterdiği tepkiydi. MB’nin bu durumu dikkate almayıp, süregelen güçlü dış talebi faiz kararına bir neden olarak göstermeye devam etmesi faiz politikası şahinliği konusunda önemli bir gösterge.
Şahinlik konusunda diğer bir gösterge ise ilave edilen “cari dengedeki iyileşmenin sürmesi beklentisi.” Evet mutlaka ki, 12 aylık bazda cari denge gerilemeye devam edecektir. Ancak, gerek son gelen Kasım ayı cari fazla rakamı, gerekse de aralıktaki zayıf ihracat sonrası gelmesi beklenen aralık ayı cari açığı rakamı bu iyileşmenin hafiften azalmakta olduğunu gösterecek.
Aslında MB metni üzerinden çıkarımlarda bulunmak semantik bir oyundan başka bir şey değil. Hepimiz biliyoruz ki, bugünkü şartlar altında faizin düşürülmesi yavaşlayan ekonomiye hiç bir şekilde merhem olmayacak, aksine kurlara gelecek baskı sonunda TL zayıflayacak, dolayısıyla enflasyon beklentileri kötüleşecek, piyasa faizleri ister istemez artacak ve bu sarmal böyle devam edecek.
Politika faizinin piyasa faizleri üzerindeki müspet etkisini 14 Eylül’deki 625 baz puanlık faiz artış kararı sonrasında faizlerin seyrinden de görebiliriz. O günden beri ticari kredi faizleri yüzde 35’ten 28’e, mevduat faizi 25’ten 23’e ve gösterge tahvil faizi de 26’dan 19’a gerilemiş durumda. Bu düşüşlerde kuşkusuz ki politika faizi artırımı sonucunda kurların göreceli bir stabilite kazanmasının ve geleceğe dönük enflasyon beklentilerindeki azalmanın önemli bir payı var.
Peki, MB ne zaman faizleri indirme noktasına gelebilir? Son beklenti anketine göre önümüzdeki 3 ay boyunca manşet enflasyonun 20-21 aralığında kalacağı tahmin ediliyor. (Ki, bu tahminde, örneğin akaryakıta yapılan son zamların hesabı yok.) Sonrasında ise, Mart ayı sonuna kadar uzatılan çeşitli vergi muafiyetlerinin kaldırılması ile bu durumun fiyatlar üzerinde yaratacağı etkinin de görülmesi gerekiyor. Bu da 3 Mayıs'ta açıklanacak Nisan enflasyonu ile belirginleşecek. Merkez Bankası’nın bu verilerin açıklanmasını takip eden ilk para politikası kurulu toplantısı ise 12 Haziran tarihinde. Doğru olan faiz indirimlerine bu tarihte başlamak olacaktır.