Merkez bu koşullarda kesinlikle faiz artırmaz; ama...
Bu koşullardan neyi mi kastediyoruz, hemen sıralayalım. Birincisi, Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyeti ile TÜFE’deki yıllık artış arasındaki makas... Bu makas, fonlama maliyeti lehine hiç bu kadar açılmamıştı. Yani faiz enflasyonun şimdiye kadar görülmedik düzeyde üstünde. Şu durumda Merkez Bankası niye faiz artırsın?
Başka bir gösterge... Doların son zamanlarda çok arttığını dile getiriyoruz getirmesine ama son bir yıldaki artış yüzde 11-12 dolayında. (Gün-gün kıyaslamasıyla başka, ay ortalaması kıyaslamasıyla başka oranlar bulunabiliyor.) Yani doların yıllık artışı enflasyonun biraz üstünde, fonlama maliyetinin ise altında.
Peki yabancılar Türkiye’den kaçarcasına gidiyorlar mı, hayır. Hatta dönem dönem girişler oluyor, yani yabancıda bir panik hali yok.
Peki öyleyse Merkez Bankası bugünkü toplantısında hangi ekonomik gereklilikle hareket ederek faizi artırır ya da artırmalı ki?
Efendim Merkez Bankası Başkanı “Gerekirse ek sıkılaştırmaya gideriz” demiş de, bu da faiz artışı şeklinde yorumlanmışmış. Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yapılan açıklamalara bir göz atın! Her açıklama metninde zaten “İhtiyaç duyulması halinde ek parasal sıkılaştırmaya gidilecektir” yazar. Başkan da bu doğrultuda bir açıklama yapmış; hepsi bu. Kaldı ki “Gerekirse” diyor, “Gerekirse”... Bundan, “şimdi gerektiği” anlamı çıkar mı?
Fark 2.52 puan
TÜFE’de mart sonundaki yıllık değişim oranını biliyoruz ve bu oran yüzde 10.23. Fonlama maliyeti ise yüzde 12.75. Yani arada 2.52 puanlık bir fark var. Yıllık TÜFE’de nisan sonunda oluşacak oranın da mart sonundaki yüzde 10.23’ten çok farklı olacağını sanmıyoruz. Yıllık oran biraz yükselse bile fonlama maliyeti ile arada yine de önemli bir fark kalacak.
Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyeti ile yıllık TÜFE değişimi arasındaki fark, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun olağanüstü toplantı yaparak faizleri büyük oranda yukarı çektiği Ocak 2014 sonrasında bile böylesine açılmamıştı. 2014’ün şubat ayında fonlama maliyeti ortalama yüzde 10.07 olarak gerçekleşmiş, söz konusu aydaki yıllık TÜFE artışı ise yüzde 7.75 olmuştu. Buna göre iki oran arasındaki fark 2.32 puan düzeyinde oluşmuştu. Bir başka ifadeyle faizlerin olağanüstü toplantı yapılarak kayda değer oranda artırıldığı 2014’ün başında bile iki oran arasında şimdiki kadar fark yoktu.
Dolayısıyla Merkez Bankası’nın enfl asyonu dikkate alarak bir faiz artırımına gideceğine hiç ihtimal verilmiyor.
Ne var ki faiz kararlarında yalnızca enflasyona bakılmıyor. Gelecek dönemde ne olabileceği, yabancı fon akışının boyutu ve yönü, ayrıca bu fon akışının da etkilediği döviz kuru hareketi gibi bir dizi etken de karar almada önemli rol oynuyor. Ama bu etkenler henüz faizin artırılmasını gerektirecek önemde görünmüyor.
Seçimin etkisi
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 24 Haziran seçimlerine kadar iki toplantı yapacak. Bu toplantıların biri bugün, diğeri ise 7 Haziran’da.
Göstergeler Merkez Bankası’nın bir faiz artırımına gitmesinin hiç gerekli olmadığını ortaya koyuyor. Ama içinde bulunulan koşulları salt göstergelerden ibaret sayamayız, o da ayrı bir konu. Özellikle yabancı yatırımcılar herhangi bir ülkeye, konu biz olduğumuza göre Türkiye’ye odaklanırken, yatırım kararı alırken yalnızca ekonomik göstergelere bakıyor değiller elbette. Göz önünde bulundurulan bir dizi gösterge var, haklı ya da haksız kaygı duymalarına yol açan bir dizi veri var.
Merkez Bankası verilerine bakıyoruz; yurtdışında yerleşik yatırımcıların Türkiye konusunda bir türlü karar veremiyorlar; gelseler mi, yoksa Türkiye’yi terk mi etseler... Tam ikilemdeler, yılbaşından bu yana olan tutumları bunu gösteriyor.
Yeniden seçime dönersek... İki ay sonra seçim yapılacakken, siyasal iktidar bu düzeyiyle bile faizin çok yüksek olduğunu dile getiriyorken gerçekçi olalım bir faiz artışı zaten hiç mi hiç kolay değil. Ekonomik koşullar da gerektirmiyor zaten, bunun altını bir kez daha çizelim; ama gerekli olsa bile bu koşullarda bir faiz artışına gitmek çok zor.
Faiz ya artırılırsa?
Merkez Bankası ya bugünkü toplantıda faiz artırırsa bunu nasıl yorumlamak gerek? “Demek ki” diyeceğiz, “Bizim göremediğimiz bir detay vardı ve Merkez Bankası bu detayı gördüğü, bizim bilmediğimiz verilere sahip olduğu için faizi artırdı”...
Bunun çok düşük bir olasılık olduğunu belirtelim. Kimsenin göremediği, bilmediği sır gibi ne olabilir ki Merkez Bankası buradan yola çıkarak faiz artırımına gitsin.
Merkez Bankası yine de faiz artırsa... Yorumlar, bir artış olduğu takdirde bunun 0.25 puan ile 0.75 puan arasında olacağı yönünde. Bu faiz artışı ne işe yarayacak, bu soru da yanıtsız.
Para Politikası Kurulu’nun bir sonraki toplantısının yapılacağı 7 Haziran’a kadar ekonomide çok şey değişebilir ancak o tarihte de artık seçime iki haftalık bir süre kalmış olacak ve Merkez’in hareket yeteneği iyice sınırlanacaktır.