Merkez baskı altında
Merkez Bankasının bugün alacağı kararlar çok kısa vadede TL cinsi varlıkların fiyatlarını şüphesiz etkileyecek. Yabancı yatırım bankaları yayımladıkları raporlarda yüklü bir faiz artırımı beklediklerini vurguluyorlar. Merkez’in faiz artışına gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak yabancı bankaların istediği yüklü artırım gelir mi, burası soru işaretidir. Türkiye’de 2018 yılındaki gelişmeleri öngörmek zor. Hükümet zaman zaman yalanlasa da, erken seçim konusu kapalı kapılar ardında ciddi şekilde tartışılıyor. Seçim konuşuldukça, piyasaların tedirginliği devam eder. Piyasa derken, sadece döviz ve tahvil piyasalarından bahsetmiyorum. Özel sektörde bir huzursuzluk var. Devletle iş yapan büyük işletmeler bile artan ülke riskinden ve maliyetlerden yakınıyorlar. Erken seçim senaryosu masanın üzerinde kaldıkça, iç ve dış politikadaki tansiyonun yüksek kalacağı söylenebilir.
Merkez bugün yüklü bir faiz artırımı yapmak istemeyebilir. Cephanesini önümüzdeki aylara saklayabilir. Merkez’in dış piyasalar konusunda endişeli olmaması gerekir. TCMB’nin öngöremediği nokta, Türkiye’deki sert politik iklimin yaratacağı sorunlardır. Bugün 150 baz puanlık bir faiz artırımının açıklandığını düşünelim. Rusya yarın Afrin’den çekildikten sonra Türk ordusu buraya operasyon düzenlese, Amerikan kuvvetleriyle kuvvetle muhtemel bir çatışma yaşanır. Faiz artırımına rağmen TL değer kaybeder. Türkiye açısından sakin bir dönem yaşanmıyor. Piyasanın bugün istediği 100-150 baz puanlık faiz artışını Merkez’in her toplantıda karşılama şansı yoktur. Bugünkü toplantıyı makul bir faiz artırımı ile geçirelim. Faiz artışının yanı sıra başka politika araçları da kullanılabilir. Dünya piyasalarındaki pozitif hava sürebilir. Yüksek getirili piyasalara ilgi devam edebilir. Global piyasalarda risk alma iştahı oldukça iyi gözüküyor. Majör borsa endeksleri rekor seviyelerde geziniyor. Önemli paritelerin oynaklık (volatilite) seviyeleri son yılların en düşük seviyelerine yaklaşıyor. Euro, Japon Yeni, İsviçre Frangı gibi faizi çok düşük para birimlerinden borçlanarak uygulanan yatırım stratejileri revaç buluyor. EUR/USD paritesi eylül ayının sonlarında 1.21 seviyesine dayanmıştı. Spekülatör grubu o dönemden beri yaklaşık 2.5 milyar dolarlık yeni euro satış pozisyonu açtı. Japon Yeni’ndeki satış pozisyonları aynı zaman diliminde iki kat arttı. Spekülatörlerin Yen satış pozisyonlarının toplamı 13 milyar dolara yükseldi. İsviçre Frangı’ndaki satış pozisyonları eylül sonundan beri altı kat arttı. Majör para birimleri arasında en yüksek getiriye sahip olan Yeni Zelanda Dolarına son bir aydır para girişi var.
Bu satırları Fed’in faiz kararından önce yazıyorum. Fed’in 2018’deki yol haritasının değişmeyeceğini düşünüyorum. Finansal piyasalar Fed’den 2018’de üç faiz artırımı bekliyor. Kaldı ki, yayımlanan son Fed tutanaklarının ‘‘güvercin’’ yani faiz artışları konusunda temkinli bakış açısına sahip olduğunu belirteyim. Fed, iletişim politikasını ve rehberliği iyi götürüyor. Fed’den sürprizler gelmediği sürece önümüzdeki aylarda küresel piyasalardaki coşkunluk devam edebilir. 21 Mart 2018’deki Fed toplantısına kadar, fiyatlardaki geri çekilmelerde yapılacak alımlar baskın strateji olabilir.