Merkez Bankası'nın gücü
Ekonomide işler iyi gitmediğinde ilk hedef tahtası elbette hükümet olur. İkinci hedef tahtası merkez bankasıdır. Ancak bunun bir koşulu var. Merkez bankası (MB) bağımsız ise hedeftir. Çünkü bağımsız olmayan merkez bankası hükümetin her hangi bir kurumundan farksızdır. Merkez bankası ile tapu kadastro genel müdürlüğünün farkı olmaz.
Bağımsız merkez bankası fiyat istikrarını sağlamaya odaklanır. Enflasyon oranı, bankanın tek başarı ölçütüdür.
Bunun için merkez bankasının
-Yasal bağımsızlığı
-Politika aracı bağımsızlığı
-Amaç bağımsızlığı olmalı.
Son günlerde TCMB yine hedef tahtası. Bunun nedeni de hala kağıt üstünde bağımsız gibi duruyor olması.
Banka üstelik şu anda uluslararası arena da hedef. Bu önemli. Sanırım TCMB’nin ileri gelenleri biz bu hale nasıl düştük diye sorguluyorlardır.
Aslında TCMB bu hale düşmemeli idi, bunu hak etmemişti. Ancak TCMB’nin son yıllardaki yönetimleri Bankanın, hükümete bağımlı hale getirilmesine karşı çıkmadılar. Örneğin önceki başkanlarından birisinin yaptığı gibi Bankanın İstanbul’a taşınmasına karşı çıkmadılar. Taşınma tartışmaları sırasında da yazmıştım. MB başkentte olur. Doğru düzgün iki istisna ülke var. Almanya ve Hindistan. Almanya’nın farkı bugünkü başkentinin işgal altında olması, Hindistan’ın başkentini değiştirmesi. Türkiye eğer başkentini değiştirmeyecek ise, TCMB Ankara’da olmalı idi.
Taviz bir kere başlamasın, devamı gelir. TCMB bugün eğer güçsüz bir banka ise nedeni dik duruş ile ilgilidir. Bu olmaz ise, bir bakarsınız ki TCMB bilançosu da elden gitmiş. Bugün olan bu.
Hükümet bankaları, şirketleri, bireyleri dövize yöneliyorlar diye suçlarken, kendi denetimindeki TCMB bilançosu dolarize olmuş durumda. 12 Nisan tarihli haftalık para banka istatistiklerine göre TCMB Analitik Bilançosun da TL yükümlüklerin payı %20,8’e gerilemiş. Oran bu olunca el alemin gazetesi (FT) de yazar TCMB zorda diye. Haksız mı?