Merkez Bankası'nın söylediği…

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası'nca hazırlanan yılın dördüncü ve son enflasyon raporu Başkan Durmuş Yılmaz tarafından açıklandı. Raporda, her zaman olduğu gibi gerek dünya, gerek Türkiye ekonomisine ilişkin geniş değerlendirmelere yer veriliyor. Satır başlarıyla raporun içeriğine ve Başkan Yılmaz'ın sunumunda ön plana çıkan konulara değinelim.

Merkez Bankası, enflasyon tahminini biraz daha aşağı çekti. Yeni tahmine göre, 2009 yılsonu enflasyonu yüzde 70 olasılıkla orta noktası yüzde 5.5 olmak üzere yüzde 5 ile yüzde 6 arasında bekleniyor. Aslında öyle anlaşılıyor ki Merkez Bankası bir ihtiyat payı bırakmak adına bir puanlık bir marj koyuyor. Yoksa enflasyonun en fazla yüzde 5.5 düzeyinde gerçekleşeceği, hatta yüzde 5'in altında kalınmasının büyük bir olasılık olduğu biliniyor. Daha önce de yazmıştık, bu eğilim büyük ölçüde geçen yılın ekim ayındaki yüzde 2.6'lık artışın devreden çıkacak olmasından kaynaklanıyor. Ekim ayı sonunda yüzde 5.27 olan yıllık enflasyonda, geçen yılın ekimindeki yüzde 2.6'lık oran da var. Bu oran devreden çıkınca, yıllık enflasyonda hızlı bir geri çekilme olacak.

Bu arada Merkez Bankası'nın ekim ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmesinde, dayanıklı tüketim mallarının çekirdek fiyat endeksi içinde yüzde 19 ağırlığı bulunduğu hatırlatıldı, vergi indirimlerinin sona ermesinin etkisiyle bu malların fiyatında yüzde 3.5 artış beklendiği vurgulandı. Değerlendirmede, yüzde 3.5'luk artışın, genel fiyat endeksine etkisinin 0.7 puan dolayında olacağı belirtildi.

Merkez Bankası, enflasyonun 2010 yılında orta noktası yüzde 5.4 olmak üzere yüzde 3.9 ile yüzde 6.9 arasında gerçekleşeceğini bekliyor. Enflasyonun 2011 sonunda yüzde 4.9'a, 2012'nin üçüncü çeyreği sonunda da yüzde 4.8'e ineceği tahmin ediliyor.

Bu arada Merkez Bankası'nca Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a bir kez daha "enflasyonu alttan ıskalıyoruz" mektubu gönderildi.

Merkez Bankası'nın küresel kriz başladığından beri değişmeyen bir duruşu var. Merkez, temkini elden bırakmıyor. Başkan Durmuş Yılmaz da, içinde bulunulan sürecin risklerine değinirken, "Son dönemde açıklanan veriler en kötünün geride kaldığını teyit etse de, küresel ekonomideki sorunlar henüz tam olarak giderilmiş değildir. Kredi piyasalarındaki sıkılığın devam etmesi ve işsizlik oranlarının yüksek seyretmesi, küresel iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır" şeklinde konuşuyor. Küresel büyümenin tekrar kesintiye uğraması ve bu durumun yurtiçi iktisadi faaliyetteki toparlanmayı geciktirmesi durumunda, politika faizlerinde ek bir indirim sürecinin söz konusu olabileceğini belirten Yılmaz, bir açıdan "ama" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Yaşanan krizin ve buna karşı uygulanan politikaların yakın tarihte bir örneğinin bulunmaması, enflasyon ve para politikasının görünümüne ilişkin risk oluşturmaktadır. Küresel ölçekte alınan para politikası önlemlerinin iktisadi faaliyet ve diğer temel değişkenler üzerindeki etkisini tarihsel deneyimlere bakarak kestirmek mümkün değildir. Ülkemizde kriz sonrası uygulanan para politikalarının niceliksel genişleme biçiminde olmaması bu riskleri azaltsa da, kasım 2008'den bugüne kadar gerçekleştirilen 1000 baz puanlık faiz indiriminin etkilerinin gecikmeli olarak ortaya çıkacağı göz ardı edilmemelidir. Diğer bir ifadeyle, baz senaryoda uzun süre faiz artırımı öngörülmemesine rağmen, uygulanan politikaların etkilerinin dikkatle takip edilmesi ve beklenmeyen bir gelişme gözlenmesi durumunda, gelişmenin niteliğine göre gereken tedbirlerin gecikmeksizin alınması önem taşımaktadır."

Başkan Yılmaz, bir soru üzerine IMF ile ilgili görüşlerinin çelişkili gibi algılanmaması istedi. Yılmaz, yola IMF olmaksızın devam edebilme durumuna gelmek gerektiğini, ancak bunun IMF'ye hiç duyulmadığı anlamını taşımadığını belirtti. Türkiye'nin bir anlamda tercih yapmak durumunda olduğunun altını çizen Yılmaz, hızlı büyümek, Hazine'nin yüzde 100'leri aşan borçlanma ihtiyacını azaltmak, böylece reel sektöre daha çok kaynak kalmasını sağlamak için IMF ile bir anlaşmanın yararlı olacağını ifade etti.

Enflasyon raporunun çok iyi okunması gerekiyor. Her ne kadar raporda dünyada gelişmelerin olumluya dönme eğilimi gösterdiği belirtiliyorsa da, satır aralarında Merkez Bankası'nın temkinli tavrını ve kaygılarını görmek mümkün.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar