Merkez Bankası'nın son kararları
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) şubat ayı toplantısını dün yaptı. Alınan kararlar şöyle: 2011'den bu yana geçen sürenin önemli bir kısmında anlamını önemli ölçüde yitiren politika faizi değiştirilmedi. Yüzde 5.5 olan ve haftalık vadede Merkez Bankası'nın bankalara borç verme faizini gösteren politika faizinin içinde kaldığı faiz aralığının üst ve alt sınırı ise 25 baz puan aşağıya çekildi. Yeni oranlar şöyle: Merkez Bankası'nın bankalardan gecelik borç alma faizi yüzde 4.5. Merkez Bankası'nın bankalara gecelik borç verme faizi ise yüzde 8.5. Hem lira cinsinden hem de döviz cinsinden zorunlu karşılık oranlarında çok sınırlı bir artışa gidildi. Bir yıla kadar vadeli mevduatlarda karşılık oranı artışı 25 baz puan oldu. Buna karşılık, benzer vadedeki döviz cinsi mevduat hesapları için geçerli olan zorunlu karşılık oranları 50 baz puan yükseltildi.
Merkez Bankası'nın bankalara gecelik vadede borç verme faizindeki 25 puan baz indirim dışında kalan kararların hepsi de beklenen kararlardı. Herkes aynı yönde düşünmüyordu elbette ama bu kararlar sürpriz olmadı.
Koridorun alt sınırındaki indirim ile döviz cinsi mevduatlar için geçerli olan zorunlu karşılık oranlarının artırılması döviz kurundaki gelişmelere ilişkin. Merkez Bankası, bir süredir, liranın yabancı paralar karşısındaki reel değerinin belli bir eşiği aşmasını istemediğini üstüne basarak söylüyor. Liranın reel değerin Merkez Bankası'nın reel döviz kuru endeksi ile ölçülüyor. Bu endeksteki yükselmeler, liranın reel olarak değer kazanmakta olduğunu gösteriyor. Merkez Bankası eşik değeri 120 olarak açıkladı. 120-125 arasında ılımlı, 125'in üzerinde ise daha sert tepki vereceğini belirtti. Bu endeksin son değeri 120.2 düzeyindeydi.
Döviz cinsinden mevduatlar için zorunlu karşılık oranlarının artırılması, piyasadaki dövizin bir miktarının Merkez Bankası'na geçmesi demek. Döviz arzını azaltması nedeniyle, liranın değerlenmesine karşı sınırlı da olsa bir önlem, dolayısıyla. Faiz koridorunun alt sınırının aşağıya çekilmesi ise kısa vadeli döviz girişlerini caydırmaya yönelik. Bunu ileride tartışacağım. Şimdiden sonucu belirteyim: Döviz oynaklığı sınırlandığı sürece, bu tip bir önlemin bir işe yarayacağını düşünmüyorum.
Para Politikası Kurulu Kararı'nda 'kredilerde kayda değer bir ivmelenme' olduğu belirtiliyor. Gerçekten de Aralık ayının ortasından itibaren yüzde 20 düzeyinde gezinen kredi artış oranı, Ocak ayının son haftasında yüzde 23'ü aştı. Oysa 2012'nin son yarısında yüzde 15 düzeyindeydi (tüm artış oranları döviz kuru etkisinden arındırılmış veriler için geçerli ve Merkez Bankası'nın hesapladığı gibi hesaplandı). Lira cinsinden mevduatlar için geçerli olan karşılık oranları Ocak ayında sınırlı ölçüde artırılmıştı. Aralık ayı sanayi üretimindeki düşüş, ocak ayında kapasite kullanım oranın azalması ve yine ocak ayında düşen sanayi üretimi, bu toplantıda, lira cinsi mevduatlar için zorunlu karşılık oranlarında bir değişiklik yapılmayabileceği ihtimalini de yaratıyordu. Yapılan çok sınırlı artış, hem geçen kararın devamı niteliğinde hem de üretimdeki düşüşten doğabilecek kaygıları göğüsleyecek ölçüde sınırlı. Dolayısıyla, makul.
2010 sonu ile 2011'in ilk dört ayında da zorunlu karşılık oranları peşi sıra artırılmışlardı. O dönem defalarca yazdım: Bu kararlardan istenilen sonuçların alınabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) da devreye girmesinde yarar var. Gerçi o sıralar kredi artış oranı çok yüksekti ve keskin bir düşüş hedefleniyordu. Oysa şimdi daha sınırlı bir düşüş yeterli olacak. Yine de BDDK'nın da oyunun içinde olması gerekiyor.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar