Merkez Bankası'nda değişen bir şey yok!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Olması mı gerekirdi, diye sorulabilir elbette. Tabii ki olmaması gerekirdi, olmadı da; ama Başkan değiştikten sonra bakış açısının biraz farklılık gösterebileceğini düşünenler de yok değildi. Hele hele, konu hassastı; finans sistemi bu konuda tepkiliydi. Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıkları gereğinden fazla artırdığı, hatta bu politikanın pek de alışık olunan bir politika gibi görülemeyeceği görüşü hakimdi.

Merkez Bankası, zorunlu karşılıkları TL cinsi yükümlülüklerde kısa vadelilerde artırdı. Vadesiz ve bir aya kadar vadeli yükümlülüklerde yüzde 15 olan zorunlu karşılık oranı yüzde 16'ya çıkarıldı.

Değiştirilmeyen diğer vadelerin karşılık oranlarını da hatırlatalım. Üç aya kadar vadelilere yüzde 13, altı aya kadar vadelilere yüzde 9, bir yıla kadar vadelilere yüzde 6, bir yıldan uzun vadelilere ise yüzde 5 zorunlu karşılık uygulanmaya devam edilecek.

Merkez Bankası, 23 Eylül'den bu yana sabit tuttuğu yabancı para cinsi yükümlülüklerin karşılıklarında da artışa gitti. Daha önce yabancı para yükümlülüklerin karşılık oranı tüm vadeler için yüzde 11'di. Bu kez bir yıla kadar vadeli DTH yükümlülüklerin karşılık oranı yüzde 12'ye çıkarıldı, bir yıldan uzun vadeli DTH yükümlülüklerin oranı ise yüzde 11'de tutuldu. DTH dışında kalan diğer yükümlülüklerde bir yıla kadar vadelilerin karşılık oranı yüzde 12, üç yıla kadar vadelilerin karşılık oranı yüzde 11.5, üç yıldan uzun vadelilerin karşılık oranı yüzde 11 olarak belirlendi.

Zorunlu karşılıklardaki artışla piyasadan 1.4 milyar dolar ve 1.5 milyar lira çekilmiş olacağını da belirtelim.

Karar şaşırtıcı değil

Finans kesimi zorunlu karşılık oranlarını çok artırıldığı görüşünü dile getiriyor, ayrıca karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasının terk edilmesini de yoğun biçimde eleştiriyordu. Merkez Bankası cephesi ise, yapılan bir kesinti için faiz ödenmesinin çok da anlaşılır olmadığı görüşündeydi. Hatta, "faiz ödenecek olduktan sonra, ödenecek faize denk gelecek şekilde daha az zorunlu karşılık kesintisine gidilir, aynı sonuç elde edilmiş olur" görüşü dile getiriliyordu.

Finans kesimi, doğal olarak hem yeni bir karşılık artışı istemediği için, hem de Merkez Bankası'nda değişen yönetimin farklı bir anlayış getirebileceği yönündeki tahminlerin etkisiyle dünkü toplantıdan bir karşılık artışı kararının çıkmayacağı düşünüyor, hatta biraz da umuyordu. Ancak, beklenti gerçekleşmedi.

Kaldı ki, "düşük faiz, geniş faiz koridoru, yüksek zorunlu karşılık" üçgeninin asıl mimarının Başkan Erdem Başçı olduğu görüşü yaygınken ve Merkez Bankası ekonomideki ısınma olasılığına karşı önlem alma gereğinin ortadan kalkmadığını düşünürken, birden frene basılmasını beklemek ne kadar doğruydu ki…

"Etkiler ikinci çeyrekte görülecek, ama…"

Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, kasım ayından bu yana alınan önlemlerin krediler ve iç talep üstündeki etkisinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren belirginleşmesinin beklendiği ifade edildi. Açıklamada şu görüşmelere yer verildi:

" Bununla birlikte Kurul, iç ve dış talebi dengeleyerek makro finansal riskleri azaltmak için kısa vadeli yabancı para ve Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarının sınırlı oranda artırılmasının faydalı olacağı değerlendirmesinde bulunmuştur. Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin risklerin azaltılması açısından; düşük düzeyde politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşiminin sıkılaştırıcı yöndeki etkilerinin yakından izlenmeye devam edilmesinin ve gerekli görüldüğü takdirde aynı doğrultuda ilave tedbirler alınmasının uygun olacağını belirtmiştir."

Aksi tabii ki söylenemezdi zaten, ama benzer önlemlere yeniden başvurulmasının söz konusu olabileceği de bir kez daha vurgulandı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar