Merkez Bankası ve BDDK ne yapabilir?
Büyümenin geçen yıla kıyasla belirgin biçimde düşük olacağı yönündeki emareler artıyor. Bu gidişatı önlemek için Merkez Bankası (MB) faiz indirebilir mi? Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kredi arzını kısıtlayan kararlarını geri alır mı?
Türkiye 2014 içinde iki önemli ekonomi politikası kararı aldı. Her ikisi de makroekonomik istikrarın bozulmasını önlemeye yönelikti. İlki, giderek keskin biçimde artma eğilimi gösteren döviz kurundaki bu eğilimi önlemeyi ve zaten hedefin oldukça üzerinde seyreden, yetmezmiş gibi bir de kurdaki bu eğilim nedeniyle ileride daha da artacağı aşikâr olan enflasyonu aşağıya çekmeyi amaçlıyordu. Ocak ayının sonuna doğru MB faiz artırımına gitti ve para politikasını son derece sadeleştirerek klasik uygulamaya geri döndü.
İkincisi, BDDK tüketici kredilerinin artış hızını azaltıcı bir dizi önlemi şubat başında devreye soktu. Birkaç nedenle: Birincisi, yüksek kredi artışı uzun bir süredir ekonomi yönetimini rahatsız ediyordu. Arkasında gelişmiş ülkelerin düşük faiz ve bol kepçe para politikası vardı. Bu politikadan eninde sonunda geri dönülecekti ve yüksek kredi artışına yol açan bol miktarda net dış borç girişi azalacaktı; sürdürülebilir bir durum değildi. İkincisi, yüksek kredi artışı, özellikle de tüketici kredilerinin hızla artması, ithalatı pompalayarak cari açığa rekor kırdırıyordu. Üçüncüsü, küresel finansal krizle birlikte yüksek kredi artışının finansal krizlerin ortaya çıkmasında oynadığı rol iyice belirginleşmişti.
MB açısından nisan başı itibariyle durum şu: 2012-13 döneminin ortalama enflasyon oranı yüzde 8.2. Perşembe günü açıklanan verilere göre mart ayında tüketici enflasyonu yüzde 8.4 oldu, temel enflasyon ise yüzde 9’un üzerine çıktı. Birkaç ay daha enflasyonun yükseleceğini açıkladı MB. Buna karşılık, enflasyondaki yükselişi önce durduracak, sonra da enflasyonu aşağıya çekebilecek gelişmeler yaşanıyor: Petrol fiyatları düşüyor. Kur bir süredir aşağıya iniyor. İç talep oldukça cansız. Bunlardan enflasyon açısından en önemlisi kurdaki gelişmeler. Ne var ki kurdaki düşüş ABD Merkez Bankası’nın (FED) açıkladığı süreç çerçevesinde geçici. Zira gelecek yılın baharında FED büyük ihtimalle faiz artırmaya başlayacak ve muhtemelen bu sonbaharda kırılgan ülkelere yönelik sermaye girişi azalacak. Bu koşullar altında bu yılın ortalama enflasyonunun 2012-13 dönemindeki ortalamanın üzerinde kalması olasılığı yüksek.
2013’te kur hareketlerinden arındırılmış toplam kredi artışı yüzde 25.6 oldu. Tüketici kredileri ise yüzde 30.4 arttı. Ekonomi yönetimi kredi artışının yüzde 15’i geçmesini istemiyor. Bu yılın başından itibaren kredi artışı hızla düştü. 21 Mart itibariyle hem toplam kredilerde hem de tüketici kredilerinde yıllık artış yüzde 10 civarında geziniyor. Üç gelişme etkili oldu. Birincisi, hem FED kararı ile hem de yurtiçindeki siyasi gelişmeler nedeniyle yatırım yapma isteği çok azaldı. İkincisi, MB faiz artırdı. Üçüncüsü, ise BDDK’nın kararı. İlk ikisi kredi talebindeki artışı düşürdü, üçüncüsü ise arzındaki artışı.
Bu durumda: (1) MB’nin erken bir faiz indirimine gitmesi çok zor. Bırakın erkeni, FED politikasına bağlı olarak sonbaharda yine ortalık gerginleşirse hiç faiz indiremeyebilir. O zamana kadar indirmişse de bunu geri almak zorunda kalabilir. Bunun yerine kısa vadeli piyasa faizinin faiz koridoru içinde düşmesine izin verebilir. Karmaşık para politikasına geri dönüş anlamına gelir; iyi olmaz.
(2) Kredi artış oranı mevcut düşük düzeyinde bir süre daha devam ederse, kredi arzını artırıcı bazı önlemler devreye girebilir. BDDK’nın iki ay önce yürürlüğe giren kararların tam tersini alması hoş olmaz. İki aşamalı bir süreç düşünülebilir. İlk aşamada MB zorunlu karşılık politikasını bir miktar gevşetebilir. Bir süre sonra ise BDDK ayağını frenden kısmen çekebilir.