Merkez Bankası neden zor durumda?

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Temmuz ayı sanayi üretim verisi dün açıklandı. Beklenenden farklı bir gelişme yok: İkinci yarı büyüme açısından ilkine göre daha kötü olacak. Üstelik ilk yarı da iyi değildi. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir yıl öncesine kıyasla sadece 0.3 oranında arttı. Elbette tek aylık hareketler yanıltıcı olabilir; üç aylık ortalamalara bakmak daha anlamlı. Öyle ölçünce, son üç ayın ortalama üretim artışı yüzde 2.5 çıkıyor; önceki üç aya kıyasla daha düşük bir değer.

Sanayi üretiminde yıllık yüzde değişimler ile kapasite kullanım oranının (KKO) yıllık yüzde değişimleri arasında güçlü ve aynı yönlü bir ilişki var. Elimizde ağustos ayının KKO’su da var. Orada da işler sevimli gitmiyor.

ozatay-tablo.jpg

Sanayi üretimindeki bu sevimsiz gidişatın nedenlerinden biri de ihracattaki olumsuz gelişmeler. Euro para birimi cinsinden yaptığımız ihracat Ağustos 2014’ten bu yana artıyor. En son temmuz ayı verisi var elimizde. Buna göre, son üç ayın ortalama euro cinsi ihracatı bir yıl öncesine kıyasla yüzde 8.6 düzeyinde arttı. Ama sorun şu ki, euro dışındaki para birimleri cinsinden yaptığımız ihracat düşüyor. Bu düşüş, euro cinsi ihracatımızdaki artıştan daha fazla ne yazık ki.

Sabit euro-dolar paritesi ile ölçüldüğünde altın dışı ihracatımızın yüzde 4.7 oranında azaldığı ortaya çıkıyor. Bu değer, son üç ayın ortalama ihracatının bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla değişimini gösteriyor. Üstelik bu düşüş yeni başlamadı; ocak ayından beri sürüyor. Ne var ki, temmuzdaki düşüş en yükseği. Dolayısıyla, sıklıkla dile getirildiği gibi euro-dolar paritesinden kaynaklanmıyor ihracat düşüşü; kâğıt üstünde değil, gerçekten azalıyor ihracatımız.

İç talep de çok güçlü değil. Özel sektör yatırımları, 2012-2014 dönemindeki her yıl, 2011’e kıyasla hep daha düşük bir düzeyde kaldı. 2015’te de büyük ihtimalle böyle olacak. Reel kesim güvenindeki azalma bunun temel kanıtlarından biri. Geriye, büyümeyi biraz olsun destekleyecek özel tüketim ve kamu harcamaları kalıyor.  
Para politikası açısından bakıldığında ortada çok sevimsiz bir durum var. İç talep güçsüzken ve enerji fiyatları yerlerde sürünüyorken, enflasyon yüksek bir düzeyde: Hem hedefin çok üzerinde hem de daha da artması bekleniyor. Zira döviz kuru yukarıya doğru seyahatine devam ediyor. Para politikası asli görevi olan enflasyonla mücadeleyi düzgün yapmayınca kendi kendini böyle zora sokuyor. Oysa zamanında doğru adımları atsa, bugün ‘sessiz’ kalması büyük ölçüde anlatılabilecek; ‘dışsal şok-siyasi belirsizlik’ falan denilebilecek. Oysa bunlar ortada yokken yüzde 8.3 etrafında dolaşan enflasyona, hedefin yüzde 5 olmasına rağmen uzun süre göz yumunca, böyle söylemek artık mümkün olmuyor. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018