Merkez Bankası neden sürpriz yaptı?

Erkin IŞIK
Erkin IŞIK PARASAL EKONOMİ erkin.isik@dunya.com

Para Politikası Ku­rulu (PPK) toplan­tısı sonrasında açık­lanan bilanço verileri, TCMB’nin faizleri sa­bit tutması yönündeki piyasa beklentilerine karşın neden faiz artır­dığını anlamak açısın­dan önemli sinyaller veriyor. TCMB’nin bi­rinci önceliği şu anda döviz rezervlerindeki düşüşü ter­sine çevirmek olmakla birlikte, güçlü iç talep görünümü de faiz­lerin bir süre daha yüksek seviye­lerde tutulmasına olanak sağlıyor.

Döviz satışı PPK öncesi hızlanmış

TCMB’nin piyasayla gerçek­leştirdiği döviz işlem tutarları, kurumun açıkladığı çeşitli veri­lerin bir araya getirilmesiyle tah­min edilebiliyor. Bu tahminin te­mel yöntemi, rezerv değişimine yol açan bilinen kalemleri dışa­rıda bırakıp kalan farkı döviz iş­lemleri olarak değerlendirmeye dayanıyor. Bu yöntemle işlemler, günlük bazda dahi izlenebiliyor.

TCMB’nin dış varlıklarında­ki değişim, başta swap işlemleri toplamı, kamu döviz mevduatı, bankaların zorunlu karşılık döviz mevduatları gibi kalemlerden et­kileniyor. Ayrıca, altın rezervle­rinde altın fiyatlarındaki günlük değişimlerden kaynaklanan etki­ler de söz konusu. Bu kalemlerin dışında kalan dış varlık değişimi ise büyük ölçüde TCMB’nin pi­yasa ile yaptığı döviz işlemlerini yansıtıyor.

O zaman gelin, 18 Nisan haf­tasındaki rezerv değişimlerini inceleyelim. TCMB’nin en son açıklanan analitik bilançosuna baktığımızda, dış varlıkların 18 Nisan haftasında 0.6 milyar dolar azaldığı görülüyor.

Bankaların TCMB nezdinde zorunlu karşılık ve teminat depo kapsamında tuttukları dövizlerin 0.6 milyar dolar azalması, brüt rezervini olumsuz etkiledi. Yur­tiçi bankalarla yapılan swap hac­mi ise aynı hafta 0.1 milyar dolar artarak net rezervi sınırlı ölçüde olumlu etkiledi. Aynı dönemde altın fiyatlarındaki yükselişin net rezervlere 2.2 milyar dolarlık po­zitif katkı sağladığı tahmin edi­liyor. Kamunun döviz mevduatı ise incelenen haftada, döviz cinsi tahvil ihracı nedeniyle 1.7 milyar dolar arttı.

Satışın en yoğun günü 16 Nisan

Tüm bu kalemlerin toplam et­kisi, brüt rezervi 3.4 milyar dolar artırıcı yönde etki yaptı. Bu de­ğişimlerin dışında kalan kalem­ler üzerinden yapılan hesaplama, TCMB’nin aynı hafta içerisinde piyasa ile yaklaşık 4.1 milyar do­larlık döviz satışı gerçekleştirdi­ğini gösteriyor. Böylece TCMB, üst üste beş haftadır döviz satı­şı yapmış ve bu dönemdeki top­lam satış tutarı 49.5 milyar do­lara ulaştı. Geçtiğimiz haftaya ilişkin döviz işlemlerinde dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise, satış­ların en yoğun olduğu günün 16 Nisan olması. Bu tarihte gerçek­leşen yaklaşık 3.5 milyar dolar­lık satış, valör farkı nedeniyle 17 Nisan tarihli bilançoya yansıdı. PPK toplantısının hemen önce­sinde yapılan bu yüklü döviz sa­tışı, TCMB’nin sürpriz faiz artış kararında etkili olmuş olabilir.

Talep ilk çeyrekte güçlü

Talep tarafında, iç talebin güç­lü seyrettiği ve üretimin potan­siyelin üzerine çıkmış olabile­ceğine dair değerlendirmemi 19 Mart tarihli yazımda paylaşmış­tım. (Bkz. “Güçlü talep görünü­mü, yavaşlama söylemini zorlu­yor”) TCMB de geçtiğimiz hafta­ki PPK toplantı özetinde, “Öncü veriler yurt içi talebin ilk çeyrek­te ivme kaybetmekle birlikte ön­görülenin üzerinde seyrettiğini ve enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını ima etmektedir” diye­rek bu görüşü destekledi.

Son açıklanan hizmet üretim ve perakende satış endekslerinin ocak – şubat ortalamaları, bir ön­ceki çeyreğin sırasıyla yüzde 2.9 ve yüzde 3.7 üzerinde. Nisan ayı­na ilişkin kredi kartı harcamaları da henüz belirgin bir yavaşlama sinyali vermiyor. Bu güçlü iç ta­lep görünümü, TCMB’nin politi­ka faizini daha uzun süre yüksek seviyelerde tutmasına imkân ta­nıyor.

Döviz satılmazsa faiz yüksek kalacak

TCMB, PPK sonrasında sınır­lı miktarda yüzde 46 faizle ban­kaları fonlamaya başlamış ol­makla birlikte, henüz piyasadaki tüm TL likidite ihtiyacını bu yol­la karşılamıyor. PPK’dan sonraki ilk gün yüzde 46 faizle 100 mil­yar TL olarak açtığı 1 hafta vadeli repo ihalesini, ikinci gün 50 mil­yar TL’ye, üçüncü gün ise 10 mil­yar TL’ye düşürüldü. Bu nedenle kısa vadeli faizler PPK sonrasın­da yüzde 49’a kadar yükselmiş ve faiz koridorunun üst bandında oluştu.

TCMB’nin fonlamayı sınırlı tutmasının temel nedeni piyasa­yı döviz satışına teşvik etmek gi­bi gözüküyor. Piyasa, TCMB’ye döviz sattığında karşılığında TL likiditesi elde edeceğinden, bu durumda bankalararası piyasa­daki kısa vadeli faizler yüzde 46 seviyesine gerileyebilir. TCMB döviz alışına başlayamazsa, TL li­kiditesi sıkışık seyredeceğinden faiz oranları yüzde 49 seviyesin­de kalmayı sürdürecektir. Bu du­rumun, döviz piyasası açısından bir tür ‘otomatik stabilizatör’ iş­levi göreceği anlaşılmaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump senaryoları 12 Mart 2025