Merkez Bankası enflasyonda neden başarısız?

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası yönetimine karşı aşağılayıcı bir dil kullanarak yaptığı çıkış, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve enflasyon başarısı konusunu sıcak bir tartışma konusu haline getirdi. Hepimizin günlük hayatını yakından ilgilendiren bu konuyu enine boyuna tartışmakta yarar var.

Merkez Bankası’nın başarısız olmasının iki temel nedeni var. Birincisi mevcut ekonomik düzende Merkez Bankası’nın istediği hedeflere ulaşması kendi elinde değil. Enfl asyonun yönünü belirlemede sıcak para akımları, Merkez Bankası’ndan daha belirleyici durumda. İkincisi Merkez Bankası, özellikle Erdem Başçı döneminde fazlasıyla hükümetin suyuna göre hareket ettiği için enfl asyon görevine gereken ilgiyi gösteremedi.

Cari açığa ve sıcak paraya aşırı ölçüde bağımlı olan Türkiye ekonomisinde, enfl asyonun düzeyini asıl belirleyen faktör, eskiden beri faiz-ler değil kurların düzeyidir. Merkez Bankası’nın faiz ve likidite politikaları, olağan kredi aktarım mekaniz-maları kanalından çok, sıcak parayı ve kurları etkileyerek enflasyonda etkili olabiliyor.

AKP döneminde sıcak para ekonominin gidişinde her zamankin-den daha belirleyici hale geldi. Sı-cak para rehavetiyle hormonlu büyümenin siyasi rantını çok seven AKP, bunun ekonomide yarattığı tahribata ve derinleşen cari açık hastalığına gözlerini kapadı. Uluslararası alanda ucuz para bolluğu ve global kriz sonrasında ABD ve AB’nin piyasaya pompaladığı beleş paralar AKP’ye gemiyi uzun süre sarsıntısız yüzdürme şansı verdi. Sıcak para bol geldikçe hem büyüme hızlanıyor, hem de kurlar düşük kaldığı için enflasyon istenen düzeye inmese de fazla dikkat çekecek kadar da yükselmiyordu.

Merkez Bankası da bu çerçeveye hapsolan, bunu değiştirmek için güçlü bir duruştan kaçınan bir tutum içinde oldu. Cari açığı azaltıcı önlemler esas olarak BDDK’nın yetki alanında olmakla birlikte Merkez

Bankası da bu alanda esas olarak çekingen adımlarla yetindi. Çünkü sıcak para akımlarının kesilmesi, büyümeyi aşağı çekerek AKP hükümetinin siyasi planları açısından sorun yaratabilecekti. Merkez Bankası yönetimi, bu dengeyi bozmadı. Sonuç, hem cari açık alanında hem de enf-lasyon alanında başarısızlık oldu.

Şimdi durum daha da zor. Çünkü global bol para döneminin sonu geldi ve dalga tersine döndü. Artık sıcak para, gelişen piyasalara daha az akıyor. Sıcak paranın siyasi rantını seven AKP, zamanında gerekli önlemleri yeterli düzeyde ve kapsam-da almadığı için Türkiye, bu sıkıntılı döneme büyüme, enflasyon ve cari açık kıskacına sıkışmış olarak girdi. Geldiğimiz noktada Merkez Bankası’nın yapabildiği tek şey kurları sakinleştirerek enfl asyonu frenlemeye ve ekonomide büyük sarsıntılar yaşanmasını önlemeye çalış-mak. Ancak Türkiye ekonomisinde-ki aşırı kırılganlıklar yüzünden şok faiz artışı bile, sıcak parada arzula-nan etkiye yaratmış değil. Sıcak para girişinde bir canlanma hala yok.

Bu koşullar altında Merkez Bankası, faizlerde hızlı bir indirimden korkuyor. Gelişen piyasalarda faiz artışı eğilimi sürerken Türkiye’nin faizleri hızlı indirmesi, sı-cak para çıkışını ve kur artışını tetikleyebilir. Bu da hem enflasyonu, hem de büyümeyi olumsuz etkileyecek ve faizleri yeniden artmaya zorlayacaktır.

Aslında Merkez Bankası, faiz indiriminde temkinli davranıp piyasalarda karıştıracak bir adım-dan uzak durarak Başbakan Erdoğan’ın da işine gelen bir politika izliyor. Ancak görülen o ki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Erdoğan, Merkez Bankası’ndan daha güçlü bir popülist destek istiyor. Ya da karışıklık ve çatışma ortamlarından güçlenerek çıkma taktiğinin yeni bir örneğiyle karşı karşıyayız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar