Merkez Bankası büyük riskler aldı
Bundan tam bir sene önce Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya değil, Dubai konuşuluyordu. Bir yıl önce Fed'in çıkış stratejisi tartışılıyor, faiz artırımları fiyatlara giriyordu. Faiz artırımları yerine, yeni bir tahvil alım programı geldi. Yine bir sene önce, ABD'de geçici vergi indirimlerinin süresinin uzatılması değil, sağlık reformu konuşuluyordu. 2009 Aralık'ta hiç kimse 'ikinci dip' konusunu dile getirmiyordu. Oysa 2010'da sekiz ay boyunca bu konu konuşuldu. Fed'in yeni sihirbazlıklarıyla, ikinci dip tartışmaları rafa kalktı.
Dünyadaki tartışmalar en azından bir seneye yakın sürerken, Türk piyasalarındaki ciddi tartışmalar daha kısa süreli oluyor. Örneğin TCMB faiz artırım sinyali veriyor. Aradan bir-iki ay geçiyor, faizler indiriliyor. Faiz kararının ekonomiye olan etkisini fazla tartışmak istemiyorum. Bu konuyu eski bürokratlar günlerdir yazıyor. Ben sadece kriz boyunca başarılı bir performans gösteren TCMB'nin, son açıkladığı kararlar ile kredibilitesinin sarsıldığını belirtmek istiyorum.
TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz dün yaptığı açıklamada: 'Biz zorunlu karşılık oranları ve politika faizini kullanarak alışılmışın dışında bir politika uygulamıyoruz' dedi. Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarına bakıldığında; munzam karşılık oranlarını artırıp, aynı zamanda politika faizini düşüren başka bir merkez bankası var mı? Munzam karşılık oranlarının artırılması ve politika faizinin yükseltilmesi birbirini tamamlar niteliktedir. Brezilya ve Çin merkez bankaları, zorunlu karşılık oranları artırdıktan sonra faizi mi düşürdüler? Munzam karşılık oranlarının artırılması, politika faizinin yükseltilmesinden önceki adımdır. İki oranı ters yöne hareket ettirmek, kesinlikle alışılmışın dışında bir hamledir.
TCMB'nin özellikle enflasyon konusunda risk aldığını düşünüyorum. Emtia fiyatlarında yeni rekorlar kırılıyor. Petrol fiyatı için 2011'de 100 dolar tahmini yapılıyor. Sanayinin en önemli girdilerinden birisi olan demir cevheri fiyatı zirvelerde dolaşıyor. Tarımsal ürün fiyatlarında da ciddi artışlar yaşanıyor. TCMB, piyasayı yeni faiz indirimleri beklentisine soktu. Ham madde fiyatlarındaki bu yükselişler işleri zorlaştırmayacak mı? TCMB için finansal istikrar, fiyat istikrarının önüne geçmiş olabilir. Banka belki de enflasyonda sert bir düşüş bekliyor. Enflasyonu önümüzdeki aylarda yüzde 5'in altında gören ekonomistler de var. Biz hiç yüzde 5'in altında bir enflasyon gördük mü, diye merak ettim. Önceki dönemlerin verilerine baktım. Tarihin en büyük ekonomik daralmasını yaşadığımız 2009 senesini inceledim. Ekonominin yüzde 14 küçüldüğü 2009 yılının ilk çeyreğinde enflasyon yüksek seyretmiş. 2009 yılının ilk iki ayında petrol fiyatı 30 dolar civarındaymış. Bunun gecikmeli etkisi sonraki aylarda görülmüş. Enflasyon mayıs ayında yüzde 5.24'e kadar düştükten sonra, ham madde fiyatlarındaki artışla birlikte yılı yüzde 6,53 ile kapatmış.
Cari açık konusu da diğer risk olarak görülüyor. Doğrudan yatırımlar 2009 senesinde cari açığın yüzde 70'ini finanse ederken, son 12 ayda sadece yüzde 16'sını karşılamış. Türkiye ekonomisi sıcak paraya maalesef muhtaçken, TCMB sıcak paraya savaş açıyor. Sıcak paranın yıkıcı etkilerinin farkındayım, ancak TCMB kararlı biçimde bu mücadeleyi sürdürebilir mi? Burada da bir soru işareti var. 2011 yılında cari açık/GSYİH oranının yüzde 8'e yükselme olasılığı var. Ekonomi yönetiminin doğrudan yatırımlar konusunda 2011 beklentisi çok yüksek olmalı ki sıcak paraya rest çekebiliyor.