"Merkez Bankası acele etmemeli..."
Şubat Ayı TÜFE rakamları cesur söylemlerin tonunu yükseltse de, ben kendi adıma temkinli olmayı tercih ediyorum. Bu oranlara bakarak faiz düşürmeye kalkmak tarihi hata olur. Doğrudan söyleyeyim.
Dolayısıyla, Merkez Bankası'nın Çarşamba günü yapacağı toplantıda soğukkanlı bir şekilde karar alması gerekiyor. Fonlama maliyetinin düşmesini herkesi istiyor ancak, bunun doğal yollarla, yani ekonomik ortamın sakinleşmesiyle gerçekleşmesi lazım. Yani risk unsurlarının azalmasıyla. Şu an için böyle bir ortam görmüyorum.
Dolayısıyla Merkez Bankası'nın faiz konusunda temkinli olması, Ziraat Bankası'nın atığı adım ile de piyasanın yetinmesi gerekiyor. Zamansız bir faiz indirimi, kaşık kaşık devam eden gerilemeyi kepçeyle geri verebilir. Kurların yükselişiyle tekrar enflasyon yükselmeye başlayabilir.
"TİM'in kanaat liderliği perçinleniyor..."
Bu arada sanıyorum daha önce 7 kez değişikliğe uğrayan 32 sayılı kararda bir değişiklik daha yapıldı ve ihracat bedelinin yurda getirilme süresi 12 aya çıkarıldı. Aslına bakılırsa uygulama imkanı olmayan kararları almak yerine, sektörlerle istişare edilerek mevzuat hazırlansa daha doğru bir davranış olacaktı.
Daha önce müteakip seferler Türkiye İhracatçılar Meclisi "mevzuat değişikliği yapılırken bize danışın" dediyse de, Maliyeci elinden çıktığı çok belli lan mevzuatlar için işin erbabı olanlara fazla soru sorulmuyor diyebilirim. Son zamanlarda TİM'in çabalarıyla, Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlık düzeyinde birçok kronik sorun çözülmeye başlandı diyebilirim.
Karar alıcıların özellikle ihracatçıları dinlemeleri, Türkiye'nin önünü açacak bir gelişme. Sevk ve İdarenin en önemli kuralı bir meselede en tecrübeli tarafı dinlemektir. İhracat denilince TİM'den başka bir kuruluşun dinlenmesi bugüne kadar yapılan yanlışlardan bir tanesiydi.
Yeni dönemde TİM Başkanı İsmail Gülle'yle beraber, Ankara'nın başlattığı "doğru kanallarla diyalog" yaklaşımı pekişince, en azından dış ticarette işler rayına oturmaya başladı diyebilirim.