Merkez bankaları yeni döneme start verdi
Küresel piyasalarda bir değişimin ayak sesleri duyuluyor. Büyük merkez bankaları, koordine olarak ultra gevşek para politikasının sona ereceğinin sinyalini veriyorlar. Tabii Fed sıkı para politikasına 1.5 sene önce başladı. Şimdi diğer merkez bankalarından mesajlar geliyor. Son bir aydaki gelişmeler çarpıcıdır. Fed haziran başında beklendiği gibi faizi artırdı. Sonrasında Başkan Yellen'ın ve üyelerin şahin açıklamaları geldi. Haziran ortasında İngiltere Merkez Bankasında (İMB) yapılan faiz oylamasında 5'e 3'lük bir sonuç çıktı. Üç üye beklenmedik şekilde faiz artırımı için oy verdi. Sonrasında İMB baş ekonomisti Haldane, "Ben de faiz artırımı için oy verebilirdim" dedi. Geçen hafta Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Draghi'nin açıklamaları geldi. Bu ifadeler, AMB'nin eylülde bir yol haritası sunabileceği algısını güçlendirdi. Tahvil piyasasındaki fiyatlamalar Draghi'den sonra hızlandı. Ek olarak, Kanada Merkez Bankası gelecek hafta kuvvetle muhtemel faizi artıracak.
Büyük merkez bankalarının attığı adımlar, verdiği mesajlar ortadadır. Bu kurumlar dünyada artık deflasyon riski görmüyorlar. Düşük enflasyon rakamlarının, ücretlerdeki zayıf büyüme oranlarının geçici olduğunu düşünüyorlar. Global piyasalardaki likidite kovasının artık dolduğunu görüyorlar. Bundan sonra ek likiditeye ihtiyaç olmayacağına inanıyorlar. Yellen her fırsatta, "Biz istihdam piyasasındaki gelişmelere öncelik veriyoruz. İşsizlik oranındaki düşüşün devam edeceğini öngörüyoruz. Bu taraftaki iyileşme sürdükçe, faiz konusundaki duruşumuz değişmez" ifadelerini kullanıyor. Yellen, istihdam piyasasındaki olumlu gelişmelerin eninde sonunda enflasyonu yukarı iteceğini düşünüyor. ABD'de pazartesi günü yayımlanan ISM imalat verisinin alt kalemleri de bu görüşü destekliyor. Bu verinin istihdam kaleminde müthiş bir sıçrama varken, ödenen fiyatlar kaleminde (enflasyon) ciddi bir düşüş gözleniyor. Diğer merkez bankalarından da benzer mesajlar geliyor. Dünya ekonomisindeki büyümenin güçlü ve dengeli olduğu görüşü hakim. Enflasyon şu aşamada ikinci planda kalıyor.
Portföy yöneticilerinin, piyasa profesyonellerinin yeni norma göre hareket edecekleri düşünülebilir. Piyasalar geçen haftadan beri, yılın ilk yarısında hiç olmayan bir volatiliteye yani oynaklığa sahip. İlginç olan, beklenen oynaklık seviyelerinde önemli bir sıçramanın gözükmediğidir. Bir ve üç aylık volatilite seviyeleri sakin gözüküyor. Daha çok reel volatilitelerde bir hareketlenme var. Bu durum, "Kısa vadede çok sert fiyat hareketleri olmayabilir" şeklinde yorumlanabilir. Daha çok kademeli fiyat ayarlamaları görülebilir. Çok kısa vadeli pozisyonlar alan spekülatörler ve yatırımcılar yeni döneme hazırlık yapıyor da denebilir. Bu ortamın devam etmesinin yaratacağı sonuçlar; majör paralar karşısında zayıf kalacak bir Amerikan Doları ve yeni bir yükseliş trendine girecek olan faizlerdir. Faizlerdeki yükselişlerin dengeli olması hisse senetlerine zarar vermeyebilir. Doların zayıf kalması ortamı yumuşatabilir. Hem faizler artsa, hem de dolar güçlense, piyasalarda çok şiddetli bir rüzgar esebilir. Yukarıda da belirttiğim gibi, pozisyonlarını hızlı değiştirebilen spekülatör grubu portföy ayarlamasına başladı. Bundan sonra sıra daha yavaş hareket eden yatırımcı grubu olan, emeklilik fonlarına ve sigorta fonlarına gelecek. Yeni düzene onlar da ayak uyduracaklar. Fiyatlardaki geri çekilmelerde portföylerini güncelleyecekler. Aslında yavaş hareket eden yatırımcılar yeni düzene ne kadar çabuk ayak uydurursa o kadar iyi olur. Gecikme olması, fiyat düzeltmelerinin gelmemesi, sonraki dönemde daha sert fiyat hareketleri yaratabilir.
Türkiye'de enflasyon düşmeye başlamışken, pozitif makro veriler açıklanırken, böyle bir küresel ortam işimize hiç gelmez. Enflasyondaki düşüşün devam etmesi kritiktir. Ancak TCMB'nin tedbiri elden bırakacağını düşünmüyorum. Enflasyondaki gerileme kalıcı hale gelene kadar mevcut sıkı para politikası devam edebilir. Dünya faizlerinin yükselmesi de TL faizlerinin belirgin biçimde düşmesini engelleyebilir.