Merkez bankaları utangaç gelin gibi oturmamalı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Yılın ikinci yarısının ilk ayı bugün bitti. Bir çok ülke 2010 yılının bütçesini hazırlamaya başladılar. Ülkemizde de bakanlıklar, üniversiteler ve diğer kurumlar yavaş yavaş maliye bakanlığının yolunu tutacakları günün hesaplarını yapmaya başlayacaklar. Ancak bizim telaşımıza biraz daha var iken,  ABD 'de mali yılın son çeyreğine girildi ve ABD'de bütçe açığı Türkiye'nin GSYH'nin yaklaşık 1,5 katına yakın 1 trilyon doların üstüne çıktı. Devlet bu kadar borçlu iken, halkın durumu nedir diye merak edip araştırdığımızda durumun daha da vahim olduğunu görmekteyiz. Bu hafta açıklanan verilere göre hane halkının borcu 1.914 milyar dolar düzeyine yükselmiş durumda. İşin daha  da kötü yanı, bunun yaklaşık yüzde 14'ünün tahsili gecikmiş durumda. Tüketici kredilerinde Avrupa Birliği'nin durumu ABD'den pek farklı değil. 2.467 milyar dolarlık kredinin yüzde 7'si tahsil edilemeyecek durumda. Türk tüketicisi de kendi çapında borçlanmış durumda. Temmuz ayı itibari ile tüketicilerimiz yaklaşık olarak 80.7 milyar dolarlık bir borca sahip. Bankalarımızın kredileri takla attırdıkları için net olmamakla birlikte bu kredilerin yüzde 15'i sorunlu kredi. Bütçe açığımızın da yine dolar cinsinden 16 milyar dolar olduğunu göz önüne aldığımızda borç sorununun hükümetlerin ve halkın ortak sorunu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu durumda ne yapılabilir. Acaba hükümetler bütçe açıklarını ve borçlarını azaltmak için kamu  harcamalarını kısmalılar mı? 700 milyar dolarlık mali kurtarma planı ve 787 milyar dolarlık ekonomiyi canlandırma paketini uygulamaya koyan ABD hükümeti ve Merkez Bankası FED böyle bir politika düşünüyor mu? Yanıtları kesinlikle hayır. Çünkü ABD'de iktisat politikalarının dönemsel olarak analiz edilmesinin gerekliliğinin farkındalar. Bundan dolayı cari kriz ortamında kısa vadede harcamalar, talebi artırıcı politikaları uygulamaktan kaçınmıyorlar. Bernanke bu durumu  hafta içinde  açıklarken şunları söylüyordu: "kriz çok büyük, 1929 krizinden de büyük. Krizden kurtulmak için çok çalışıyoruz." Bu politikaları uygulamaya çalışan FED Başkanı Ben Bernanke zamanında devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıkan yeni klasik makro iktisada iman etmiş bir kişi.

Gelinen noktada ABD'nin iktisat politikasının karar vericileri uzun dönemde ilişkin olarak krizden gerekli dersi çıkarmış görünüyorlar. Uzun dönem hedefi kriz öncesi sıfıra yaklaşan hane halkı tasarruf oranını artırmak, tasarruf yatırım dengesini kurmak ve sermaye harekatını kontrol edip, denetimi sağlamak. Bu hedefe karşın FED şu anda kısa döneme kitlenmiş durumda. Faiz oranlarını aşağıya çekerken de amacı bu idi. Bunu da yaparken işini başkasına havale etmedi. Doğrusu FED duruşu net ve ekonomide sorumluluğu alıcı bir tavır sergiliyor.

Yazıyı tamamlarken TCMB ne yapıyor diye baktığımızda benim gözüme ilk çarpan TCMB Başkanı'nın çarşamba günü gazetelerde yer alan "faiz oranın tek haneler kalmasının hükümete bağlı" olduğu yönündeki demeci oldu. TCMB Başkanı şunu söylemek istiyor: Hükümet bütçesine sahip çıksın, bütçe açığını kontrol etsin. Hükümetin dermanı olsa 23.205 milyar TL'lik açığı kapatacak. Ama yüzde 13,8 küçülen bir ülkede hükümet hangi vergi geliri ile üstelik ekonomiyi daha da küçültmeden bütçe açığını kapatıp, TCMB istediği faiz oranını tutturacak? Doğrusu TCMB Başkanı hükümetten kendisinin yapması gereken işleri istiyor. Üstelik bunu yapamayacağını bilerek. TCMB ne yapmak istiyor? Yine bu büyük kriz yaşanmadan önce iman ettikleri iktisat politikalarının  önerdiği, vergi artışı, kamu mallarında fiyat artışları yapmasak mı?

Evet. Galiba hükümeti de bu yola girmesi konusunda ikna ettiler.

Fakat bu politikalar işe yaramayacak. Ülkedeki krizi derinleştirecek ve krizi toplumsallaştıracak. Bu politikalardan farklı bir sonuç beklemek mümkün değil. Çünkü bu kriz ile birlikte IMF'nin ve TCMB gibi birçok merkez bankasının iman ettiği teori çökmüştür. Çökmüş teorinin politikaları ise ölüdür. Sanırım TCMB  üst yönetiminde "kriz öldü, sen çok yaşa kriz" sesleri egemen. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019