Merkez bankaları öngörülebilir olmalı
Üzeyir DOĞAN
Dün açıklanan ocak ayı enflasyon rakamlarında TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın işaret ettiği manşet enflasyondaki düşüşün 1 puanın altında kalması ve ardından TCMB’den gelen ara toplantı yok açıklaması, TL’ye destek olurken, son günlerde faiz indirimini fiyatlayan Borsa İstanbul için negatif oldu. TÜFE’deki %1,10’luk aylık artış ile yıllık TÜFE %8,17’den %7,24’e gerilerken, yıllık düşüş de 0,93 puanda kalmış oldu. Sorun sadece manşet enflasyonun TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın işaret ettiği oranda düşmemesi de değil aslında. Manşet enflasyon gerilerken H ve I endekslerinde artışın devam etmesinin de TCMB’yi rahatsız ettiğini düşünüyoruz. Manşet rakam yıllık bazda 1 puandan fazla düşerek %7,17’nin altına düşmüş olsaydı, TCMB ara toplantı kararı alarak faizlerde indirime gider miydi? Cevaplanması gereken soru aslında bu. Bizce çekirdek göstergelerdeki artış devam ederken ve daha da önemlisi kurun faiz hassasiyeti yükselmiş, olası bir faiz indirimine sert reaksiyon verme potansiyeli artmışken, TCMB’nin sadece manşet rakama bakarak faiz indirimi kararı alacağını iddia etmek çok basit kaçardı. O zaman da TCMB Başkanı bu açıklamayı neden yaptı sorusu akla gelebilir. Burada iki senaryo var birincisi TCMB’nin 2,50’nin altına sarkan döviz sepetinden rahatsız olması nedeniyle sözlü müdahale denemesi yapmış olması, diğeri ise gelen bir soru üzerine verilen bu mesajın bir iletişim kazası olduğu. Bizce ikinci seçenek çok daha ağır basıyor hatta bu açıklamanın TCMB’nin sözlü müdahale girişimi olduğuna neredeyse hiç ihtimal vermiyoruz. Eğer bu bir sözlü müdahale denemesi ise kurda istenilen artış sağlanmış olsa bile TCMB’ye yönelik algıdaki bozulma nedeniyle başarısı sorgulanacak bir müdahale olurdu. Piyasanın istediği öngörülebilen bir TCMB ve öngörülebilir bir para politikası. Bu süreçte proaktif olayım derken yapılacak ara sürprizler, her zaman istenilen coşkuyu yaratmayabilir hatta geçtiğimiz hafta olduğu gibi endişeyi de körükleyebilir.