Merkez bankaları enflasyonu dizginlemekte zorlanıyor
Yaşanan deprem felaketinin ardından oluşan olağanüstü duruma paralel olarak alınan olağanüstü karar ve önlemlerin etkisi altında hareket eden borsa, özellikle talep tarafını güçlendiren ve likiditeyi arttıran önlemlerin etkisiyle deprem öncesindeki seviyelerin üzerine değer kazanmış durumda. Borsa İstanbul’da özellikle alınan iki önlem piyasadaki algının toparlanmasında etkili olmuştur.
Bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısı portföyünde fonların borsa payının yüzde 10’dan yüzde 30’a çıkarılmasıyla 10 günlük süreçte borsaya 10 milyar TL düzeyinde bir giriş gerçekleşirken, şirketlere gerialım noktasında sağlanan stopaj avantajı da şirketleri yoğun bir şekilde geri alım açıklamaya sevk ederek yatırımcı güvenine katkıda bulunmuştu.
Alınan bu önlem sonrası BIST-100 endeksi 5000 puan üzerine yerleşirken daha üst seviyeler için yeni katalizör arayışında idi. Bu hafta başında çıkan haberler piyasaya kısa vadede bir desteğin de Varlık Fonu’ndan gelebileceğine işaret ediyor.
Çıkan haberlere göre Varlık Fonu 1 milyar dolar tutularında BIST-30 hissesi alabilmek için bir fon kurma hazırlığında. Bu olası girişim kısa vadede piyasaya destek olabilecek bir hamle olarak görmekle birlikte orta uzun vadede piyasanın arz-talep dengesi içerisinde kendi dinamikleriyle hareket etmesinin hem kaçınılmaz hem de piyasanın işleyişi açısından daha sağlıklı olduğu düşüncesini korumaya devam ediyoruz.
Bu anlamda bu önlemlerin kısa vadeli sağladığı desteğin ardından endeks trendini destekleyecek yeni hikayelere ve katalizörlere ihtiyaç olacak. Seçim belirsizliği başta olmak üzere çok bilinmeyenli bir denklem içerisine girmiş bulunan hisse senetleri piyasasında yeni hikaye bir tur daha, baz etkisi dışında katılığını ve yükseliş eğilimini sürdüren enflasyon cephesinden gelebilir.
Cuma günü açıklanacak Şubat ayında enflasyonun aylık olarak yüzde 3,3 olarak açıklanması beklenirken yıllık enflasyon da yüzde 55,3 düzeyine gelmiş olacak.
Piyasanın yılsonu enflasyon beklentisi ise, %22,3 düzeyindeki TCMB beklentisinin epey üzerinde yüzde 46,45 düzeyinde. 2022 yılı boyunca, enflasyonun tetiklediği ve sonrasında enflasyon karşısında getiri arayışına dönüşen borsa rallisini dikkate aldığımızda, her ne kadar bu denli bir etki beklemesek de benzer bir fiyatlama eğilimi önümüzdeki aylarda da gündeme gelebilir. Yurtdışı cephesinde piyasalar artık bardağın dolu tarafını görmeye çalışsa da açıklanan veriler paralelinde volatilitenin tekrar arttığı gözleniyor.
ABD’de açıklanan Ocak ayı istihdam, enflasyon ve perakende satış verilerinin tamamı Fed’in faizleri uzun süre yüksek seviyelerde tutacağı beklentilerini tekrar güçlendirdiğini gördük.
Fed’in yakından takip ettiği enflasyon göstergesi olan çekirdek kişisel tüketim harcamaları endeksinin (PCE) aynı sinyali vermesi sonrasında 10 yıllık ABD tahvillerinin getirisi %4 seviyelerine yanaşırken doların da global çapta değer kazandığına şahit olduk.
Fed'in mart, mayıs ve haziran ayı toplantılarında 25'er baz puanlık faiz artışına gideceğine piyasa artık kesin gözüyle bakarken, yılın ikinci yarısında ABD’de bir sert inişe neden olup olmayacağı ise önümüzdeki dönemde sıkça tartışılıyor olacak. Avrupa’ya döndüğümüzde de tablo çok farklı değil.
Fransa ve İspanya'da enflasyon rakamlarının şubatta tahminleri aşmasının ardından Avrupa Merkez Bankası'nın faiz artışlarına yönelik beklentilerini yükselttiğini gördük. Hatta para piyasalarında ilk kez Şubat 2024'te ulaşılması beklenen zirve ECB faizi, %4 seviyesinden fiyatlanırken bu ECB faizinin 20 yıldan bu yana görülen en yüksek seviyeye işaret ediyor.
Enflasyon Fransa'da şubatta yüzde 7,2 ile rekor kaydederken İspanya'da da yüzde 6,1'e yükseldi. Euro Bölgesi'nin en büyük ikinci ve dördüncü ekonomilerindeki bu güçlü veriler, ECB'nin enflasyonu dizginlemek için Mart'ta 50 baz puan artışla yola devam edeceği beklentilerini güçlendirdi.
ECB yüzde 2,5 seviyesinde bulunan mevduat faizini daha önce hiç yüzde 4 seviyesine yükseltmemişti. Özetle 2022 yılını rekor enflasyonlarla tamamlayan ekonomilerde bu yılın da en azından ilk yarısında enflasyon ve bu paralelde Merkez Bankalarının atacakları adımlar manşetleri işgal etmeye devam edecek.