Merkez bankaları ayrışıyor

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Kriz çıkışında en fazla zorlanan politika otoritesi Merkez Bankaları oldu. Zorlanma iki uç arasında sıkışmalarından kaynaklanıyor. Uçlardan birisini krizden çıkış sürecinde ekonomilerin büyümeye olan ihtiyacı oluşturuyor. Ekonomiyi krizden çekip çıkartacak büyümeyi uyarıp, sürdürmek için gerekli gevşek bir para politikası izlenince enflasyon baskısını güçlendirme olasılığı giriyor devreye. Uçlardan birisi bu.

İkinci ucu da hafiften kendisini hissettirmeye başlayan enflasyonist baskılar oluşturuyor. Kriz sürecinde Merkez Bankaları para politikalarını ciddi ölçüde gevşettiler. Bu gevşemenin, belli bir vadede, talebi kışkırtıp, enflasyonu uyaracağı biliniyordu. Şimdilerde fiyatların bu beklenti yönünde hareketlenmeye başladığı gözleniyor. Merkez Bankaları baş gösteren bu enflasyon baskısını göğüslemek amacıyla para politikasını sıkılaştırsa bu kez daha yeni yeni büyümeye başlayan ekonomiyi tekrar durgunluğa itme riski giriyor devreye. Para otoritelerinin arasına sıkıştığı uçlardan ikincisi de bu.

Bu anlatımıyla Merkez Bankalarının iki uç arasında sıkışması durumu soyut olasılıklara işaret ediyor. Somut uygulamalarda ise ulusal Merkez Bankaları arasında bir ayrışma olmaya başladığı dikkati çekiyor.

Soyut çözümlemede iki uç arasında sıkışacağı öngörülen Merkez Bankalarının hepsi bu sıkışmanın baskısını eşit dozlarda hissetmiyor. Bazı ekonomilerde henüz güçlü bir enflasyon baskısı yok. Bazılarında ise ekonomi ciddi ısınma sinyalleri veriyor. Enflasyon açısından göreli bir rahatlığa sahip olan ekonomilerde Merkez Bankası görece gevşek bir para politikası izleyerek büyümeyi teşvik etmeyi sürdürüyor. Enflasyonun hızlanması tehdidi altında kalan ekonomilerde ise Merkez Bankaları parasal sıkılaştırmaya gitmek zorunda kalıyor.

Merkez Bankaları ayrışıyor dediğimizde kastettiğimiz bu.

Merkez Bankaları arasındaki ayrışma ülkeler ya da ülke grupları arasında büyüme-enflasyon  hareketlerinin farklı olmasından kaynaklanıyor. Yeni gelişen ülkeler grubunda büyüme sorunu yok ama enflasyonda kayda değer bir hızlanma var. Buna karşılık gelişmiş ülkeler grubunda büyüme çok yavaş fakat enflasyon da henüz bir baskı yaratmıyor. Bu farklılaşmaya bağlı olarak bu iki grup ülkede uygulanan para politikaları da farklı oluyor.

Somut gelişmeler gelişmiş ülkelerde Merkez Bankalarının henüz enflasyon-büyüme uçları arasında sıkışmaktan uzak olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu ülkelerde kriz sürecinde gevşetilmiş olan para politikasının yeniden sıkılaştırılması yönünde şimdilik bir acele yok. Örneğin ABD Merkez Bankası (FED) son açıklamalarında gerekirse gevşemeyi daha da arttırabileceğini ima edebiliyor.

Buna karşılık yeni gelişen ülkelerde Merkez Bankalarının iki uç arasında sıkışmaya, dolayısıyla politika seçiminde zorlanmaya başladıkları görülüyor. Tehdit haline gelen enflasyon bu ülkelerde para politikasında bir sıkılaştırma yapılmasını zorunlu hale getiriyor. Çin'in son faiz kararı bu tür bir zorlanma ve politika değişiminin işareti. Önümüzdeki dönemde bu işaretlerin daha da artacağı anlaşılıyor.

Türkiye ekonomisi yeni gelişen ekonomiler grubunda yer alıyor. Ancak kriz çıkışındaki performansı hem yeni gelişen hem de gelişmiş ülkelerden farklılaşmış gibi görünüyor. Ekonominin büyüme performansı açısından bakıldığında yeni gelişen ülkelere benzer biçimde hareket ediyor. Büyüme hızı yüksek. Enflasyon açısından değerlendirildiğinde ise daha çok gelişmiş ülkelere benziyor. Türkiye'de enflasyon görece düşük ve düşmeye de  devam ediyor.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de Merkez Bankası henüz iki uç arasına sıkışmış gibi görünmüyor. Yani büyüme-enflasyon ekseninde şimdilik rahat. Bu rahatlık TCMB'ye para politikasında diğer ülkelerden farklı bir kulvara yönelme, farklı hedefleri kovalama imkanı veriyor.

Merkez Bankaları birbirinden ayrışırken bizim Merkez Bankası hepsinden ayrışıyor anlayacağınız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018