Mensubiyet duygusu azalmak yerine...

Mahmut SABAH
Mahmut SABAH KAYSERİ'den [email protected]

Değişime endeksli atılımlar birbirini kovalıyor Kayseri’de. Plazalar, yeni işyerleri, alışveriş merkezleri açılıyor birbiri ardına. Sanayi sektörü de öyle… Tekstilden mobilyaya, haberleşme kablosundan elektrikli ev aletlerine, takım tezgahından iş makinelerine, sektörün çoğu alanında hem üretim etkinliği hem de ürün çeşitliliği var. Sözün özü; iş dünyasının özellikle de genç kuşak girişimcilerin, değişime uyum adına ortaya koydukları çaba gelecek için umut verici. Hele ki, bu çaba sayesinde Kayseri çıkışlı sanayi mallarının sadece iç pazarda değil, dış pazarlarda da itibar görüp, boy göstermelerine tanık olundukça…

Doğrudur; Kayserili ticaretle yoğrulmuştur. Mayasında ticaret vardır. Doğuştan ‘tüccar’ bilinir. Bu, iş erbabına özgü bir imajdır. Ne var ki, hızlı değişimin olumsuz koşulları karşısında, bu imajı gereği gibi koruduğu söylenemez. Zira değişime uyum bahsinde ciddi rakipleri vardır. Bir başka deyişle, gerek ticaret gerekse sanayide, “Kayseri etkinliği” hep ön plana çıkmış da olsa, bu sav kendi kendimizi avutmaktan öte bir değer ifade etmiyor. O nedenle derim ki, daha fazla zaman kaybedilmeden, artık Kayseri’de de ‘marka’ üretecek teknoloji yoğun yatırımlara ağırlık verilmesi kaçınılmaz olmuştur.

Evet; Kayseri hep varsıl işadamlarının “hayır yatırımları” ile öğündü bugüne dek. Oysa ayni şansı teknoloji ağırlıklı üretime yönelik yatırımlar bahsinde yakalayabildiği söylenemez.Zira bu şansı çoktan kaybetmiş olmanın burukluğunu yaşıyor. Hem de, doğal altyapısına, zengin iş gücü potansiyeline, dahası ticaret ve sanayide kendine özgü bir ‘cazibe’ merkezi olmasına rağmen.

Acaba diyorum kendi kendime;  hayırseverlik yarışında “Kayseri Modeli” nin mucidi olma başarısı gösteren işadamlarımız oturdukları bölgelere, örneğin İstanbul’a İzmir’e ya da Bursa’ya ve İzmit’e, bundan  böyle yapacakları yatırımların bir bölümünü baba Kayseri’ye kaydırıp, sinai üretimde de bir ‘ rol model’ oluşturmayı deneyemezler mi?  Kayseri olarak elbet, eğitime, sağlığa, kültüre yoğunlaşan ‘hamiyet’ yatırımlarına fazlasıyla müteşekkiriz. Hem de minnet duygularıyla… Ancak biraz da iş ve aş kapıları açacak, yöre insanının refah düzeyini geliştirecek yatırımları buradan esirgemeseler desek; acaba çok şey mi istemiş oluruz?

Evet; yatırım kalkınmanın ivme kazanması, ihracatın çoğalması, insanların zenginleşmesi demekse; kalkınma savaşı veren bu kent için de, Kayseri dışındaki Kayserili girişimcilerin Kayseri’ye yönelmeleri, işsizler için iş, açlar için aş, yokluklar için varlık demek.

Daha önceki bir yazımızda işadamları arasında doğduğu yöreye yatırım yapma eğiliminin, giderek arttığından söz etmiş ve “Doğduğu toprakla ödeşme’ çabası içine girenlere yurdun dört bir yanında her gün bir yenileri ekleniyor. Gönül isterdi ki bizimkiler de bu eğilime ayak uydursun. Ama onlar ‘toprakla ödeşme’ ödevinin gereğini okul ve hastane yaptırarak, fakülte binaları kurarak geçiştiriyor. Ekmeğini yiyip, suyunu içtikleri bu topraklara, üretime yönelik yatırımı galiba çok görüyorlar” demiştik.

Umarım, “Kayseri sevdalısı” Kayserililer’in “mensubiyet” duygusuyla ilgileri, azalmak yerine hep artarak devam eder.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Patateste sorun bitmiyor 23 Nisan 2018