Menkul kıymet yatırım ortaklıkları ve vergileme
Yatırım ortaklıkları, sermaye piyasası araçları ile ulusal ve uluslar arası borsalarda veya borsa dışı organize piyasalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek üzere anonim ortaklık şeklinde ve kayıtlı sermaye esasına göre kurulan sermaye piyasası kurumlarıdır.
Yatırım ortaklıklarının temel fonksiyonu, küçük tasarruf sahiplerinin birikimlerini bir havuzda toplayarak,değişik menkul kıymetlerden oluşacak bir portföye yatırmak ve bu yolla elde edilecek kazancı, kâr payı olarak ortaklarına payları oranında dağıtmaktır.
Esas sözleşmelerinde asgari sınırları belirtilmek kaydıyla, portföy değerinin en az %25'ini devamlı olarak özelleştirme kapsamına alınmış Kamu İktisadi Teşebbüsleri dahil Türkiye'de kurulmuş ortaklıkların hisse senetlerine yatırmış yatırım ortaklıkları A tipi ortaklık olarak adlandırılır. Diğerleri B tipi olarak nitelendirilmektedir.
Kuruluş şartları
Yatırım ortaklıklarının, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 35'inci maddesi uyarınca kuruluşlarına izin verilebilmesi için, kanunun 30'uncu maddesinin 1'inci fıkrasının (f) bendinde belirtilen portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunmak üzere kurula başvurmuş olmaları ve kayıtlı sermayeli olarak anonim ortaklık şeklinde ve hisse senetlerini halka arz etmek üzere kurulmaları, başlangıç sermayelerinin 100 milyar liradan az olmaması, hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması, ticaret unvanlarında "Yatırım Ortaklığı" ibaresinin bulunması, esas sözleşmelerinin kanun hükümlerine uygun olması, kurucularının müflis olmadığının ve yüz kızartıcı bir suçtan dolayı hükümlülüklerinin bulunmadığının tespit edilmiş olması gerekir.
İşlevleri
Yatırım ortaklığının başlıca işlevleri, portföy işletmek amacıyla,
1. Ortaklık portföyünü oluşturmak, yönetmek ve gerektiğinde portföy değişiklik yapmak,
2. Portföy çeşitlendirilmesiyle yatırım riskini, faaliyet alanlarına ve ortakların durumlarına göre en aza indirecek bir biçimde dağıtmak,
3. Menkul kıymetlere, mali piyasa ve kurumlara, ortaklara ilişkin gelişmeleri sürekli izlemek ve portföy yönetimiyle ilgili olarak gerekli önlemleri almak,
4. Portföyün değerini korumaya ve artırmaya yönelik araştırmalar yapmak.
Yapamayacakları işler
Yatırım ortaklıkları;
1. Ödünç para verme işleriyle uğraşamazlar,
2. Bankalar kanununda tanımlandığı üzere mevduat toplayamazlar ve mevduat toplama sonucunu verebilecek iş ve işlemler yapamazlar,
3. Ticari,sınai ve zirai faaliyetlerde bulunamazlar,
4. Aracılık faaliyetlerinde bulunamazlar.
Ortakların ortaklıktan doğan hakları
Bir yatırım ortaklığının paylarına yatırım yapan tasarruf sahibi, bir takım mali ve mali olmayan haklara sahip olmaktadır. Bu hakların başlıcaları, kâr payı hakkı, rüçhan hakkı ve genel kurul toplantılarında oy kullanma hakkıdır. Tasarruf sahipleri yatırım ortaklığı portföyü ile ilgili işlemleri yapma yetkisini yönetim kuruluna verirler. Bu yetki devri her yıl yapılan ortaklar genel kurul toplantısı ile olur. Seçilen yönetim kurulu ortaklık portföyünü, tasarruf sahiplerinin (ortakların) haklarını koruyarak yönetmek/yönettirmek zorundadır.
Yatırım ortaklıklarının sağladığı avantajlar
· Yatırımcının yatırım ortaklığına koyduğu sermayesi yani tasarrufu, profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmektedir.
· Yatırım ortaklığı portföyüne alınabilecek menkul kıymetlerin sabit getirili, dövize endeksli ve ortakların payları gibi araçlarla çeşitlenmesi nedeniyle riskin en aza indirilmesi mümkün olabilecektir.
· Menkul kıymetlerin değerlemesi ve kontrolü ile kupon, faiz ve temettü tahsili ortaklık yönetimince yapılacağından,yatırımcılar vade takibi,tahsil etme gibi zaman ve kaynak kullanımını gerektiren işlemlerden kurtulmaktadır.
· Küçük tasarruflarla ulaşılamayacak, kazanç potansiyeli yüksek menkul kıymetlere yatırım yapılmasına olanak sağlamaktadır.
· Yatırımcılar satın aldıkları yatırım ortaklığı paylarının tamamını veya istedikleri kadarını borsada satarak paraya çevirebilecektir.
· Portföye yapılan büyük tutarlı alım satımlar zaman ve para tasarrufu sağlamaktadır.
Vergilendirme durumu
Kurumlar Vergisi
Türkiye'de kurulu menkul kıymet fonları veya ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1-d maddesi uyarınca kurumlar vergisinden istisnadır.
Fon veya ortaklık portföyünde döviz veya dövize endeksli kıymetlerin bulunması istisna uygulanmasına engel değildir.
Bu istisna, yatırım ortaklıklarının söz konusu kazançları üzerinden kesinti yoluyla vergi alınmasına engel değildir.
Kurum içi tevkifat
KVK'nın 15/3. maddesinde, Menkul Kıymet Yatırım Fonları veya ortaklıklarının portföy istisnası kapsamındaki kazançlarından dağıtılsın veya dağıtılmasın %15 tevkifat öngörülmüştür; ancak aynı kanunun geçici 1. maddesine göre, GVK'nın geçici 67. maddesi uyarınca stopaja tabi tutulmuş kazanç ve iratlardan Kanun kapsamında ayrıca tevkifat yapılmayacaktır.
01.01.2006-31.12.2015 arası uygulanmak üzere 5281 Sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 67. maddenin 8.bendi aşağıdaki gibidir:
"Menkul kıymetler yatırım fonları ile menkul kıymet yatırım ortaklıklarının kurumlar vergisinden istisna edilmiş olan portföy kazançları, dağıtılsın veya dağıtılmasın %15 oranında vergi tevkifatına tabi tutulur. Bu kazançlar üzerinden 94. madde uyarınca ayrıca tevkifat yapılmaz…"
Geçici 67. Maddede 5527 Sayılı Yasa'yla yapılan değişiklik ve bu değişiklik çerçevesinde 2006/10731 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile (md. 1/b-2), yukarıda belirtilen tevkifat oranı ilk aşamada %10'a indirilmiş, 1 Ekim 2006 tarihinden itibaren ise %0 (sıfır) olarak belirlenmiştir.
6009 Sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi ile bu maddenin 1/d bendine getirilen değişiklik ise şöyledir.''….. 5520 Sayılı kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki mükellefler ile münhasıran menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı getirileri ile değer artış kazançları elde etmek ve bunlara bağlı hakları kullanmak amacıyla faaliyette bulunan mükelleflerden 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na göre kurulan yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarıyla benzer nitelikte oldukları Maliye Bakanlığınca belirlenenler için bu oran ( % 15) %0 olarak uygulanır.
Ortaklarda vergileme
Yatırım ortaklıklarına yapılan yatırımlar sonucunda temettü geliri veya hisse senedi alım-satım kazancı elde edilebilmektedir. Söz konusu kazançların vergilendirilmesi, ortakların niteliği itibariyle farklı kurallara tabi olmaktadır.
Geçici 67.maddenin 1. Bendinde bir yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri ile sürekli olarak portföyününen az %51'i İMKB'de işlem gören hisse senetlerinden oluşan yatırım fonlarının katılma belgelerinin alış tarihinden itibaren 1 yıl sonra elden çıkarılması sonucunda elde edilen gelirlerin stopaj kapsamı dışında olduğuna hükmedilmiştir. Belirtilen şartların sağlanamadığı durumda yapılacak tevkifatın oranı ise%0'dır.
Geçici 67. medenin 8. bendinde, ticari işletmeye dahil olması hali dışında yatırım fon ve ortaklıklarının katılma belgelerinin ilgili fona iadesinden elde edilen gelir ile hisse senetlerinin alım-satımından elde edilen kazançlar için yıllık beyanname verilemeyeceği, diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de bunların beyannameye dahil edilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen fıkra hükmünde, yatırım ortaklıklarından elde edilen temettü gelirlerine ilişkin olaraksa bir düzenleme yapılmamıştır. Öte yandan ,4842 Sayılı Kanun'la getirilen genel düzenlemeye göre, gerçek kişilerin şirketlerden elde edilen kar paylarının sadece yarısı gelir vergisi beyanına konu olacaktır. Beyan zorunluluğu ise diğer menkul sermaye iratları (örn. Hazine bonosu faizi) ve diğer gelir unsurları ile toplu olarak yıllık beyan haddinin aşılması halinde başlamaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5. maddesinin 1. bendinde kurumların sermayesine katıldıkları tam mükellef diğer kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları istisnalar arasında sayılmış,ancak yatırım ortaklıkları ve yatırım fonlarından elde edilen kar payları kapsam dışı bırakılmıştır. Tümü vergi ye tabi olacaktır.
Sonuç olarak menkul kıymet yatırım ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazancı kurumlar vergisinden istisnadır. Bu gelirlere uygulanacak stopaj oranı da %0 olarak belirlenmiştir. Ancak gerçek kişi pay sahiplerinin elde ettikleri kar payının %50'sini beyan etmeleri gerekebilecektir.
BSMV karşısında durum
6802 Sayılı Kanun'un 28. maddesinin ikinci fıkrasında, "Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir." Hükmü yer almaktadır.
6802 Sayılı Kanun'un "İstisnalar" başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasının (p) bendinde 6009 Sayılı Kanunun 2. maddesiyle yapılan değişiklikle de Türkiye'de kurulu borsalarda gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine ilişkin muameleler ve bu muameleler sonucu lehe alınan paralar (1/9/2010 tarihinden geçerli olmak üzere BSMV'den istisna edilmiştir. Aynı maddenin (t) bendine göre ise menkul kıymet yatırım fonları ve ortaklıklarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paralar BSMV den istisna tutulmuştur.
Emeklilik yatırım fonları, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, vadeli işlem aracılık şirketleri ile merkezi kayıt kuruluşu ve vadeli işlem ve opsiyon borsası gibi kuruluşlar, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 32. maddesinin verdiği yetki ve izin çevresinde menkul kıymetlere ilişkin işlemleri esas faaliyet konusu olarak yapmaktadır. Bunların 6802 Sayılı Kanun'un 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV'ye tabi olacaktır.
Buna göre, 6802 Sayılı Kanun'un 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirmek veya izin verilmek suretiyle yürüten kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların 6802 Sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olmadığından KDV'ye tabi olacaktır.
Örneğin, emeklilik yatırım fonları ile menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıklarının menkul kıymet alım satım işlemleri, 2499 Sayılı Kanun'un 32. maddesinin verdiği yetki ve izin çevresinde esas faaliyet konusu olarak yapılmaktadır. Söz konusu fon ve ortaklıkların 6802 Sayılı Kanun'un 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri BSMV'ye tabidir. Ancak 6802 Sayılı Kanun'un 29. maddesinin (t) bendi uyarınca, emeklilik yatırım fonları ile menkul kıymet yatırım fon ve ortaklarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paralar BSMV'den istisnadır.