Mektubun damga vergisi
Önümüzdeki yılbaşından itibaren e-Fatura ve e-Defter kapsamına girecek mükellef sayısı oldukça artacak. Bu nedenle bu konularla ilgili bir seri makale yazmaya karar verdim ve iki makale de yazdım. Ancak geçtiğimiz günlerde gördüğüm bir özelge, bu konulara bir ara verip, farklı bir makale yazmama neden oldu.
Konu damga vergisiyle ilgili. Aşağıda özetleyeceğim konu ve konuyla ilgili özelgeler, damga vergisinin ne kadar şekli esas alabildiğini, ne kadar vergi planlamasına uygun olduğunu ve dolaysısıyla bilinçli hareket edilmezse ne kadar riskli bir alan olduğunu gösteriyor.
Uzatmayalım ve konuyu özetleyelim.
Özelge ne diyor?
Gelir İdaresi özelge havuzunda yer alan 15 Ekim 2015 tarihli ve 1029 sayılı özelgede, özelge konusu işlem şu şekilde özetlenmiş:
İki taraf arasında imzalanan protokolde, bu protokolün süresinin bir yıl olduğu, taraflardan herhangi birinin protokol süresinin bitiminden 2 ay önce bildirimde bulunmaması halinde protokolün aynı şartlarda birer yıl süre ile yürürlükte kalmaya devam edeceği hükmüne yer verilmiş. Daha sonra taraflardan biri diğerine yazdığı yazıyla protokolün aynı şartlarla devam edeceğini bildirilmiş. Dolayısıyla sözleşme süresi sözleşme hükmüne göre kendiliğinden uzamamış, yazılan yazıyla uzamış.
Konuyla ilgili olarak özelgede şu sonuca ulaşılmış:
Daha önce düzenlenmiş bir sözleşmenin, aynı şartlar ile devam edeceğine dair düzenlenen süre uzatımının bildirimine ilişkin kağıdın, atıf yapılan kağıdın içerdiği bedel üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekir.
Bildirim yapılmasaydı ne olurdu?
Bildirim yapılmasaydı, sözleşmede yer alan hüküm nedeniyle sözleşme süresi kendiliğinden bir yıl daha uzayacaktı. Yeni bir sözleşme, protokol, bildirim, mektup veya adına ne derseniz deyin bir kâğıt düzenlenmediği için yeni bir damga vergisi söz konusu olmayacaktı. Hiçbir anlam ifade etmeyen, muhtemelen hiçbir hukuksal sonuç da doğurmayacak gereksiz bir bildirim, yeni bir vergi ödeme yükümlülüğüne yol açmış, Gelir İdaresi'nin yorumuna göre.
Burada amacım özelgenin doğruluğunu tartışmak değil. Bildirimin yeni bir hukuksal durum yaratmadığı, sözleşmenin zaten kendiliğinden uzadığı ve buna bildirimin bir etkisinin olmadığı, dolayısıyla bildirim için damga vergisi ödenmesi gerekmediği iddia edilebilir. Amacım verilen görüşten hareketle bir sonuca ulaşmak. Dolayısıyla özelgedeki görüşü esas alarak devam edelim.
Yasal düzenleme ne diyor?
Damga Vergisi Kanunu’na göre bu vergide vergiyi doğuran olay, vergiye tabi kâğıtların düzenlenerek imzalanması, vergiye tabi kâğıt niteliğinde bulunan veya onun yerini alan mektup ve şerhlerle, kâğıdın hükümlerinin yenilenmesi, uzatılması, değiştirilmesi, devri veya bozulması ile meydana gelir.
Bu düzenlemeler nedeniyle, vergiyi doğuran olaylardan herhangi birisi gerçekleşmeden, hukuki bir işlem olmaksızın, sözleşme süresinin kendiliğinden uzadığı durumlarda, süresi kendiliğinden uzayan sözleşme için yeniden damga vergisi hesaplanması söz konusu değil.
Sözleşme süresini uzatan kâğıt ve şerhlerin damga vergisi
Yaygın olmamakla birlikte bazı sözleşmelerde, sözleşme süresinin uzatılması tarafların iradelerine bağlanmakta ve tarafların bildirimi veya sözleşmeye konacak yeni bir şerhle sözleşme süresi uzayabilmektedir. Sözleşmenin süresinin bitmesinden sonra, sürenin uzatıldığına ilişkin Damga Vergisi Kanunu’nun 2. maddesine uygun bir şerh veya bir mektup bulunması halinde, bu mektup ve şerhler de damga vergisine tabidir. Görüldüğü gibi, hukuki sonuçları esas olarak aynı olmakla birlikte, sözleşmenin tarafların iradeleriyle sonlandırılması ile tarafların iradeleriyle uzatılması alternatifleri, tamamen farklı vergileme sonuçları ortaya çıkarabiliyor.
Üç örnek sözleşme, üç ayrı vergi uygulaması
Üç farklı kira sözleşmesi düşünelim.
Birisi 10 yıllık, ancak tarafların beşinci yılın sonunda sözleşmeyi feshetme yetkisi var.
İkincisi 5 yıllık, ancak tarafların beşinci yılın sonunda sözleşmeyi bir beş yıl daha uzatma yetkisi var.
Üçüncüsü beş yıllık, taraflardan birisi sözleşmeyi feshetmezse, sözleşme bir beş yıl daha uzar.
Bu üç tip sözleşmenin üçünün de vergilemesi farklı. Tek tek bakalım:
Birinci sözleşmede, 10 yılın kira bedeli üzerinden, sözleşme imzalandığında vergi hesaplanır.
İkinci sözleşmede, sözleşmenin imzalandığı tarihte 5 yıllık kira tutarı üzerinden vergi hesaplanır. Beşinci yılın sonunda taraflardan birisi süreyi bir beş yıl daha uzatırsa, buna ilişkin kâğıt da vergiye tabi olur. Yani bir beş yıllık kira bedeli üzerinden beşinci yılın sonunda ayrıca vergi ödenir.
Üçüncü sözleşmede, sözleşmenin imzalandığı tarihte beş yıllık kira tutarı üzerinden vergi hesaplanır. Kira süresi kendiliğinden uzadığı sürece yeni bir vergi doğmaz.
Gördüğünüz gibi vergi tutarı ve vergi ödeme zamanı yapacağınız sözleşmeye bağlı olarak oldukça değişebiliyor.
Elbette bir de dördüncü tip sözleşme olabilir. Kira süresi bir yıl olarak belirlenir, süre kendiliğinden her yıl bir yıl daha uzar. Böylece sadece bir yılın kirası üzerinden damga vergisi ödemiş olursunuz, bir daha da vergi ödemezsiniz.
Bu arada hatırlatalım, fesihnameler de ayrıca damga vergisine tabi.