"Meğerse bu yılın finansmanını halledememişiz.."

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI [email protected]

Meclise sunulan torba yasa bize gösteriyor ki, kamunun ciddi bir finansman ihtiyacı var. Yani öyle iddia edildiği gibi 2019 yılının finansman ihtiyacını bitirmiş değiliz. Mesele gittikçe ciddi bir hal aldı.

TBMM'ye sunulan yasa tam Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınışına rast geldiği için, tam olarak gündeme oturmadı ama bu sabahtan itibaren her yerde tartışılacak. Elbette TCMB Başkanı'nın görevden alınışı ve hemen ardından bu yasa taslağı, döviz kurları ve faiz üzerinde bir baskı oluşacak.

Açıkçası, 25 Temmuz'da gerçekleşecek olan TCMB Para Politikası Kurulu Toplantısı öncesinde alınan bu kararlar, piyasalardaki stresi artırdı. Yine de Finans kesiminin ciddi bir faiz indirim beklentisi var. Kamunun finansman konusundaki sıkıntısına değinmeden önce, bu konuyu biraz açayım:

Daha önce de yazmıştım, eğer politika faizi %24 ve gelecek yıl enflasyonun %12 civarında olacağını bekliyorsak, 12 puanlık reel faizin çok yüksek olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bazı yorumcular reel faizi maalesef yanlış hesapladıkları için akıllar karışıyor. Bugünkü politika faizinden son açıklanan yıllık enflasyon oranını çıkarıyorlar ve reel faizi bu şekilde açıklıyorlar. Halbuki faiz önümüzdeki 12 ayın sonundaki getiriyi, açıklanan enflasyon ise geride bıraktığımız 12 ayın fiyat artışlarını gösteriyor. Dolayısıyla büyük bir hesap hatası yapılıyor.

"Kamunun ciddi bir kaynak ihtiyacı var..."

Şu anki şartlar altında Türkiye çok yüksek bir reel faiz teklif ediyor. Enflasyon beklentileriyle oldukça uyumsuz olan bu faiz oranının sebebi risklerin artması ve döviz kurlarındaki bitmeyen oynaklık. Türkiye'nin bu durumu düzeltmesi için politika faizlerini düşürmekle beraber, mutlaka kabul edilebilir bir hikaye sunması gerekiyor. Ancak, Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınması arzu edilen hikayenin bir parçası olamaz elbette. Bu tarz yaklaşımlar yabancı yatırımcıları korkutuyor.

Pazar akşamı Körfez sermayesini temsil eden bazı yatırımcılarla konuştum. Hepsi de "yatırım yapacağız ama başımıza ne geleceğini bilmediğimizden cesaret edemiyoruz" diyor. Ben de onlara Volkswagen'in yatırım kararından bahsettim. Ancak, bana "gözümüzle görmeden inanmayız" dediler. Dolayısıyla sabırlı olup, yabancı yatırımcıyı cesaretlendirecek işlere imza atmalıyız. Bunun başında şeffaflık geliyor. Sürekli değişen mevzuat sebebiyle yatırımcıların çekindiği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınması bu çekinceyi perçinlemiş gibi duruyor.

Sürekli değişen mevzuat deyince: Dün Meclise sunulan yeni vergi tasarıları kamunun çok ciddi bir finansman ihtiyacı içinde olduğunu gösteriyor. Dün televizyonda yeni vergi düzenlemelerinin sadece TBMM'de yapılması gerektiğini, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yeni vergi salınmasının kanunlara ve Anayasa'ya aykırı olduğunun altını çizmiştim. Dolayısıyla daha önce döviz alım-satımlarına Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle vergi konmasının hukuken tartışmalı olduğunu da yetkili makamlara da iletmişliğim var.

Bu sefer doğrusu yapıldı ve Meclis'teki milletvekilleri vergi tasarısını kaleme alıp oylayacaklar. Hukuki olarak doğrusu bu. Diğer taraftan kamunun ciddi bir kaynak arayışı içinde olduğu su yüzüne iyice çıkmış oldu. Daha önce yapılan açıklamalarda "rahat olun bu yılın finansmanı tamam" şeklindeki söylemlerin doğru olmadığı bu örnekle iyice anlaşılmış oldu.

Umarım geçen haftalarda döviz kurlarının düşmesi karşısında "bu fırsatı kaçırmayın" şeklinde yaptığım uyarıyı dikkate alanlar olmuştur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar