Medyanın gözüyle ekonomi ve dövizin seyri
Gündemler ne kadar çoğalırsa çoğalsın ve ne kadar sık değişirse değişsin, değişmeyen bir şey var; “ekonomi”.
İster 6 Mayıs günü gündeme bomba gibi düşen yenilenecek İstanbul seçimleri olsun, ister S400 füzeleri üzerinde yaşanan polemik olsun, ister giderek kronikleşen Suriye’deki dış politika konuları olsun, ister ticaret savaşları olsun… ne olursa olsun hepsinin başında veya sonunda ekonomi var.
Yani; ya bu gelişmelerden ekonomi etkilenmiş durumda, ya da ekonomi bu gelişmeleri etkiler konumda.
Ekonomi ortak paydasının medyada ve halkın gözünde yansımalarına bir bakalım.
Malum Ekonomi Gazetecileri Derneği, “Medya Takip Merkezi” aracılığıyla ekonomi dünyasına ilişkin gelişmeleri her ay itibariyle yayımlıyor; geçtiğimiz Salı günü de 2019 Nisan ayındaki gelişmelerin istatistiklerini yayımladı.
Gelişmeler kısaca şöyle:
- Ekonomi dünyası geçtiğimiz nisan ayında çok hareketli olmuş.
- Rapora göre; dolar, istihdam, ihracat ve vergi gündemi belirleyen ana konular olmuş.
- Yazılı, görsel ve internet medyasında gündemin ilk sırasına dolar oturmuş. Döviz kuru ile ilgili yaklaşık 176 bin haber yer almış.
- Bu haberi yaklaşık 115 bini aşkın haber ile istihdam, işsizlik ve asgari ücret konuları izlemiş.
- Yine 100 bini aşkın haber ile dış ticaret konuları olan ihracat ve ithalat gündemi işgal etmiş.
- Vergi konusu yaklaşık 70 bin haber ile bayağı üst sıralara yükselmiş.
- Vatandaşın temel sorunu enflasyon, son aydaki duraksama ve mevsim etkileri nedeniyle 8. sıraya gerilemiş.
- Gündemin ilk sıralarında büyüme, altın, borsa ve faiz yerini almış.
Yapılan tespitlere göre çok dikkat çekici olan husus, dolar kurundaki oynaklık ve yaşanan gelişmeler.
İsterseniz rakamlara girmeden şöyle bir analiz yapalım.
Döviz veya halkımızın anladığı dille dolar niye bu kadar hareketli? Bir sürü Merkez Bankası politikalarına veya piyasa hareketlerine rağmen dolar niye bir türlü dengesini bulmuyor?
Şu anda dolar, yerinde duramayan veya dizgin vurulamayan şaha kalkmış bir at gibi. Atı bıraksan şahlanacak!... Nerede ve ne zaman duracağı belli değil.
Ancak atın gemi sıkı sıkıya tutulmuş durumda. Yerinde duramıyor, ama bir bakıma da fırlayıp gidemiyor.
İşte dolar da aynen böyle… Bir tarafta doların fiyatını artıracak bütün unsurlar var. Bir tarafta da doların fiyatını dizginleyen adımlar var.
Çok yalın ve samimi bakacak olursak doların Türk Lirası karşısında değerinin artması gerekiyor ya da bir başka ifadeyle Türk Lirasının değerinin dolar karşısında düşmesi gerekiyor. Niye mi?...
• Türkiye’de çok net bir şekilde ikili para sistemi var: Türk Lirası ve dolar. Temel girdilerin uluslararası fiyatlara ve dolayısıyla dolara bağlı olması, hemen her türlü mal ve hizmetin değerini belirlemede doları öne çıkarıyor. Dolar girdisi olmayan bir avukat bile sözleşmesini dolar cinsi yapmaya çalışıyor.
• Dolar, güvenli bir ödeme ve birikim aracı. Türk Lirasının enflasyon karşısında erimesi nedeniyle doların önemi ortaya çıkıyor.
• Ülkenin döviz rezervlerinin yetersizliği dolar ihtiyacını gösteriyor. Bu ihtiyaca bağlı talebin artması, talep edilen şeyin fiyatının yükselmesi anlamına geliyor. Yani Merkez Bankası ulusal rezervlerinin yetersizliği böyle bir fiyat baskısı yaratıyor.
• Özel sektörün çok yüksek tutarlı döviz cinsi borcunun varlığı ve bir yandan da kamu kesiminin döviz veya döviz cinsi borçlanma gereği, ülkenin dış borç stokunun yükselmesi anlamına geliyor. Döviz cinsi yüksek dış borçların ödenmesi de yine döviz ihtiyacını ortaya koyuyor ve fiyat artışı oluşuyor.
Yukarıda sıraladığımız temel gerekçeler doların önlenemez yükselişine neden oluyor. Buna rağmen son zamanlarda doların fiyatı beklenen düzeyde artmıyor. Neden?...
• Döviz alabilmek için karşılığında Türk Lirasının verilmesi gerekiyor. Oysa Merkez Bankası, enflasyonun önlenmesi için piyasadan Türk Lirasını çekiyor. Yani enflasyonu önleme adına bir şekilde sterilizasyon yapılıyor. Dolayısıyla piyasada Türk Lirası sıkıntısı olduğu için döviz alma imkanı daralıyor.
• Piyasanın döviz talebini karşılamak için bir yandan da Merkez Bankası'nın yerine kamu bankalarının döviz sattığı görülüyor. Yani doların yükselen ateşi bu şekilde kamu bankalarının döviz satışıyla indirilmiş oluyor.
• Dini bayramlarda piyasaların Türk Lirasına olan talebi de dolara olan ihtiyacı kısmen azaltıyor. Şöyle ki vatandaşın bayram öncesi harcamaları gündeme geliyor ve dolayısıyla Türk Lirasına olan talebe bağlı olarak döviz ihtiyacı ertelenmiş oluyor.
Dolayısıyla dolardaki şahlanışın gerekçeleri ortada, ama bu şahlanışı geçici de olsa öteleyen gelişmeler de ortada. Bu durumda üç vakitten birinde doların durağanlıktan çıkacağı kesin.
Bir hatırlatma…
Maliye Hesap Uzmanları Vakfı, önümüzdeki 25 Mayıs 2019 cumartesi günü İstanbul Conrad Otelde geleneksel panellerinden birine imza atıyor. Bu panelde, Ticaret Savaşları ve Arkasındaki Gerçek: Teknoloji konusu inceleniyor. Kuzey Amerika’dan, Uzak Asya’dan, Avrupa’dan konunun uzmanları bu panelde yerini alıyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. www.huzv.org.