Mecnunların rekabeti!

Leyla'yı bulmak için çöllere düşen Mecnun, ilk gördüğü kıza "Sen Leyla mısın?" diye sormuş…

Cevaplamış kız: "Ben Leyla'yım ama 'her gördüğünü Leyla sanan' senin, Mecnun olduğun meçhul!"

* * *

OECD Başkanı'nın, "Türkiye çölde bir vaha…", "Herkesin suratı asıkken, Türk hükümeti temsilcilerinin yüzü gülüyor…" gibi sözleri gündemde şimdi.

* * *

Dünyanın en büyük ekonomileri arasında 17'inci sırada olmakla övünüyoruz şimdi.

* * *

70 milyar dolara koşan dış ticaret açığını…

45 milyar dolara koşan cari açığı…

"Sürdürülebilir açık!" gibi Türkiye'ye özgü bir kavramla kapatmaya çalışıyoruz şimdi!

* * *

Listeyi uzatmaya gerek yok.

Kısacası:

Leyla'yı ararken, sahte Leylalardan medet umuyoruz şimdi.

* * *

Bu grafikle devam edersek 2-3 yıl içerisinde Türk ekonomisine büyük bedel ödetecek bir açıkla karşı karşıya kalacağımız biliniyor.

Bunun için üretim ve ihracatı artırmak gerekiyor.

Bunun için de üreticilerimizi destekleyerek/kendi çabalarını da ekleyerek rekabet gücünü artırmamız gerekiyor.

Kayıt dışılık, verginin tabana yayılması, girdi maliyetleri ana adım atılacak konular olarak yıllardır önümüzde duruyor. 

* * *

Aynı amacı güttüğümüz ülkelerle yarışıyoruz. (Sözlük anlamına göre: 'rekabet ediyoruz.')

O ülkelerden Singapur rekabet avantajında dünya birincisi.

Hong Kong 2'inci,

Malezya 10'uncu,

Katar 15'inci,

Çin 18'inci, 

Kore 23'üncü,

Hindistan 31'inci,

Brezilya 38'inci…

Biz mi?

48'inci.

* * *

Gerçeği söylemek gerekirse bu puslu ekonomik ortamda, 'reel ekonomi için Mecnun olabilmek…' dahi şans.

'Neyi aradığını bilen Mecnun olmak…' çok daha büyük şans.

Neyi aradığını bilen 48'inci ülke olmak ise…