Mc Kinsey yöneticisi Dominic Barton ile sohbet

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Küresel birçok kuruluşa danışmanlık veren Mc Kinsey 500 kıdemli ortağı ve eşini İstanbul'da bir araya getirdi. Hızlı değişim ve sorunların yaşandığı dünyada yeni dönem hizmet verecekleri şirketlere önerecekler0i konusunda dört günlük bir toplantı yapıyorlar. Bu arada biz de şirketin Yönetim kurulu başkanı Dominic Barton ile kapitalizmin geleceği, küresel şirketlere ve devletlere düşen yeni görevler konusunda iki saatlik bir sohbet yaptık.

Mc Kinsey Türkiye dahil dünyanın 86 ülkesinde dünyanın önemli küresel kuruluşlarına danışmanlık veren, onların performanslarının artırılmasında yön gösterici olan bir şirket. Bu kuruluşun 500 kıdemli ortağı ve eşleri İstanbul'dalar. Dört günlük bir toplantıda hizmet verecekleri şirketler için "Bu eşitsizlik çağında uzun vadeli neler önerebileceklerinin" tartışmasını yapıyorlar.

Önceki gün Mc. Kinsey'in İcra Kurulu başkanı Dominic Barton, dar bir gazeteci grubuyla sohbet yaparak düşüncelerini ve neden toplantı için İstanbul'u seçtiklerini anlattı ve Türkiye'nin olumlu ve olumsuzluklarının neler olduğunu sıraladı.

Bu uzun sohbetten bazı noktaları sizinle paylaşmak istiyorum:

Neden İstanbul'da bir araya geldiklerinden başlayalım:

-58 ülkede dünyanın dev şirketlerine danışmanlık hizmeti veren bir kuruluşuz. Geçen yıl toplantımızı Hindistan'da yaptık. Bu yıl kıdemli ortak toplantımızı bir diğer gelişen ülke Türkiye'de İstanbul'da yapıyoruz. Biz 86 yıllık bir kuruluşuz İstanbul binlerce yıldır var. Bunu bir metafor olarak değerlendiriyoruz.

-Bizim kurum olarak anlamak istediğimiz şey, uzun vadede kapitalizmin gelişmesi, nasıl yapılanması gerektiği. Dünyada sistemlere karşı gösteriler yapılıyor. Bu eşitsizlik çağımızın en önemli sorunu. İş dünyası bir seçim yapmak durumunda: Ya sisteminde reformları gerçekleştirecekler ya da devlet müdahalelerini elleri kolları bağlı izleyecekler.

-Kriz insanların iş dünyasına karşı yaklaşımlarını daha da olumsuzlaştırdı. İşadamlarının kısa vadeli bakış açısını bırakıp Adam Smith'e geri dönmeleri gerekir. Daha fazla zenginlik yaratmanın yolunu aramalıdırlar. Bunu yapan birçok küresel firma var. Yeni iş yaratacak işsizliği azaltacak yol haritaları ortaya konulmalı. Değişimin altında yatan eğilimlere bakmalıyız. Dünyada haftada 1 milyon 300 bin insan kentlere göçüyor. Orta sınıf büyüyor. İş talepleri artıyor. İşsizlikten, eğitime, sağlığa artan taleplere cevap verecek yolları bulmalıyız. Sosyal medyada günde 800 bin insan şampuan hakkında görüş belirtiyor. Bu değişimi görmeliyiz. Küresel şirket yönetimlerinde 15 Çinli yoksa ilerde başlarının belaya gireceğini bilmeliler.

-Dünyada halkın yüzde 2'si sokaklarda protestolar yapıyorlar. Amerika'da Çay, Almanya'da Korsan parti gibi hareketler var. Devletlerin ve Hükümetlerin politikalarını değiştirmek istiyorlar. Bunlarla empati kurulması ve yüzde 1 olan zenginlerin daha çok vergilendirilmesinin değil servetin büyütülüp, işsizliği, yoksulluğu azaltma yönünde kullanılmasının çözüm getireceğini bu grupları eğiterek anlatmalıyız. Devletleri ve küresel şirketleri de yeni iş yaratma çabasının zorunluluğuna inandırmalıyız. Rooswelt, Cumartesi radyo konuşmalarında bu eğitimi yapardı. Coğrafya üzerine bir konuşması 45 milyon atlas satılmasına yol açmıştı. Devleti ve iş alemini bu yönde daha fazla çalıştırmalıyız. Bİr yandan yeni işlerle serveti artırırken, bir yandan halkı eğitmeliyiz.

Barton Türkiye'nin olumlu ve olumsuz yönlerine değinirken de şu noktaları ele aldı:

-Türkiye'nin avantajlarından biri demokrafik yapısı. Çok genç bir nüfusu var. Ben bunu önemsiyorum. Birçok ülkede olmayan önemli bir üretimde yer alan KOBİ kültürüne sahip. Birçok ülkede Almanya, Fransa ve Amerika gibi ülkelerde bile olmayan uzun vadeli 2023 hedefli bir Hükümet programına sahipsiniz. Bu birçok uluslararası şirkette olan bir vizyonla örtüşüyor onlar bunu istiyor. Bankacılığınız 2001 sonrasında güçlendi. Son dönemde krizlere dayanıklı olduğunu gösterdi.

-Eksikliklerinize gelince: Yeteri kadar küresel alanda şampiyon şirketiniz yok. Tüketime çok eğilmişsiniz. İthalata çok bağımlı hale gelmişsiniz. Tüketime yönlenmeyen yatırım alt yapısını geliştirmelisiniz. Yarının büyük şirketlerine coğrafyanız izin veriyor. Tarım sağlık, turizm. eğitim gibi alanlarda iş ortaklıkları yaratmalısınız. Brezilya'daki tarımda devlet desteği benzeri destekler yaratmalısınız. Çevrenizdeki ülkelerde olumsuzluklar yaşanıyor olsa da Merkez'de olan bir ülke olarak avantajlarınız olduğunu unutmamalısınız. Bu coğrafyada önemli imkanlara sahipsiniz.

Doğaldır ki, sorularla da açılan ve iki saate yakın süren Dominic Barton sohbetini bu kısa yazıda tam olarak yansıtamamış olabilirim. Ama dünyanın küresel şirketlerine hizmet veren Mc Kinsey yöneticilerinin dünyadaki değişim ve kapitalizmin sorunları, sokaktaki protestocularla empati kurma gereği , yeni işler yaratma ve işsizliği azaltma yollarını arayıp bunu hizmet verdikleri şirketlere sunmak için İstanbul  toplantısında bir araya geldiklerini söylemek yanlış olmaz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar