MB'nin yeni politika çerçevesi
Serhan Yenigün / Finansinvest
Kısa bir süre öncesine kadar aşırı ısınan ekonomiyi soğutmaya çalışan Merkez Bankası, şimdi de ekonomide ani bir soğuma riskine karşı adımlar atıyor. Bu kapsamda, Kasım 2010'dan iki ay öncesine kadar zorunlu karşılıkları artıran, faiz rekabetinde mali sistem lehine geri çekilen, ithalat talebini kısmaya çalışan ve cari açıkla mücadele eden MB, son iki haftada ise Avrupa'da yayılan borç krizi ve küresel ekonomilerde baş gösteren yavaşlamanın içerideki olası etkileriyle mücadele ediyor. Bu kapsamda MB'nin artık yurtiçinde bir aşırı ısınmadan kaygı duymadığını, tam tersine dış gelişmelere bağlı olarak içeride yaşanabilecek bir yavaşlamaya karşı tedbirler aldığını görüyoruz.
Bu tedbirlerin içeriğinde TL'yi ilk etapta zayıflatan bazı kararlar da var. Özellikle dün PPK'nın gerçekleştirdiği ara toplantısında haftalık repo faizi olarak belirlenen politika faizini %6,25'den beklenmedik bir şekilde 50 baz puan aşağı çekerek %5,75'e düşürmesi hem faiz indiriminin TL'ye getirdiği klasik satışın hem de yatırımcılarda artan kafa karışıklığını bir sonucu olarak kurları yukarı çekti. Ancak MB'nin geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarda TL'deki zayıflığı yeterli bulduğunu ve daha fazla zayıflığın enflasyonist baskı yaratabileceği yönünde görüş bildirdiğini unutmayalım. Bu nedenle MB'nin bugünden itibaren başlayacak olan döviz satım ihaleleri ile TL'deki dalgalanmayı stabilize edecek bir uygulama ile ilerleyeceği düşünülebilir.
Bundan sonraki süreçte makro verilerin önemi artacaktır. Yurtdışında özellikle büyümeye yönelik verileri ve Avrupa'daki gelişmeleri yakından izlemek gerekirken, içeride de cari açık, kredi büyümesi ve enflasyon göstergelerine bakacağız. İçeride, hem bundan önceki dönemde alınan tedbirlerin hem de bu günlerde MB tarafından alınan (ve muhtemelen devam edecek olan) yeni kararların hedeflenen sonuçları verebileceğini düşünüyoruz. Ancak, bu olumlu sonuçların görülmesi zaman alacaktır ve bu dönemde yurtdışında işlerin daha da kötüye gitmesi halinde MB daha radikal tedbirlere de başvurabilir. Bu nedenle, birikimlerini mevduat harici riskli varlıklarda değerlendiren yatırımcıların iç ve dış gelişmeleri, resmi kurumlardan gelen açıklamaları ve makro verileri yakından izlemeleri gereken bir dönemdeyiz.