MB'nin “enflasyon hesabı” tutmuyor, topu başka tarafa atmaya çalışı

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Bu olağanüstü sıcak günlerde Türkiye’nin neredeyse kaynamaya yüz tutmuş ve aşırı hararet yapmış gündemleri var. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminin son dönemecinde ipler iyice gerildi, umarım seçim ile birlikte suhulete ulaşırız. 

Türkiye’nin çok daha önemli ve gerçek gündemlerine döneriz. Başta demokrasi ve hukuk reformu olmak üzere, dış politika ve ekonomi alanında ortak aklı buluruz da güzel şeyler yaparız. 

Ekonomi ile ilgili önemli gündem konularının olduğu herkesçe malum. 

Ancak; Merkez Bankası’nın “enfl asyon” gündemi daha da malum!... Yani; bir türlü dikiş tutmayan ve sürekli revize edilen bir gündem konusu. 

Yıllardan beri yüzde 5 hedefi ile yola çıkılan enfl asyon, hep şaşırtıyor ve neredeyse iki katına çıkıyor. Merkez Bankası da “Enfl asyon Raporları” ile sürekli olarak beklentileri değiştiriyor ve bir bakıma umutları öteliyor. 

Merkez Bankası’nın revizyon yapması doğal da bunu sıkça yapması ve Hükümet ile sürekli çatışma halinde olması normal değil. Daha da önemlisi Merkez Bankası’nın, çözüm adına farklı öneriler getirmesi doğru değil. 

Evet…. Merkez Bankası son zamanlarda enfl asyon içerisindeki gıda fiyatlarına fena halde takılmış durumda. 

Ağırlıklı olarak gıda ürünlerinin ve alkollü/alkolsüz içeceklerin fiyatlarında yükselme Merkez Bankası’nın fena halde canını sıkıyor. Bu konu, PPK’nın toplantı özetinde ve enfl asyon raporunda açıkça dile getiriliyor. 

Denilmek isteniyor ki; enfl asyonun yüzde 9’larda demir atmasında gıda enfl asyonunun payı yüksek. Geçen ay gıda fiyatlarında artış oranı yüzde 12.5 dolayında idi. Temmuz ayı enfl asyonunda da bu oran düşmedi ve hatta biraz yükseldi. 

Gıda fiyatlarındaki artışın gerekçeleri de iki başlık altında toplanıyor. Birincisi, arz yönlü sorun olup ülkede yaşanan don ve kuraklık. Yani; bahar aylarında don durma ve yaz aylarında da havaların aşırı sıcak gitmesi ve kuraklık yaşanması nedeniyle özellikle meyve ve sebze arzında düşüş ve dolayısıyla fiyatlarında artış yaşanıyor. İkincisi de dövize bağlı olarak Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybının geç etkisi. 

Gıda fiyatlarında Türkiye’de yaşanan artış yönlü gelişmelere rağmen; dünyada aksi bir seyir olduğunun altı çiziliyor. Yurt dışı gıda fiyatlarında düşüş yaşandığı belirtilerek raporda çeşitli tarım ürünlerinin mukayeseli fiyatları veriliyor.

Gerçekten de buğday, arpa, mısır, pirinç, kırmızı mercimek gibi tarım ürünlerinin ABD, Kanada, Vietnam gibi ülkelerdeki fiyatlarının Türkiye’den çok ucuz olduğu anlaşılıyor. 

İşte bu noktada Merkez Bankası bir öneri getiriyor. Diyor ki; dünya gıda fiyatlarındaki düşüş ve Türkiye’deki artış nedeniyle aktif dış ticaret politikası uygulansın. Bir başka şekilde bu gıda ürünlerinin fiyatlarını dengeleyici dış ticaret önlemleri alınsın. Açıkçası ithalat yapılsın. 

Bu durum yakında Kurban Bayramı dolayısıyla yaşanacak et fiyatlarında da öneri olarak Merkez Bankası’ndan gelirse kimse şaşırmasın. Yani et ve canlı hayvan fiyatları yüksek olursa yurt dışından ithalat yapılsın diyebilir. 

Merkez Bankası’nın bu politika önerisi hiç de doğru değil. Bu önerinin, gıda fiyatları enfl asyonunu durdurma etkisi geçici (1-2 aylık) olabilir. Ama; çiftçiye etkileri kalıcı ve olumsuz olur. 

Zaten tarım kesiminin yapısal sorunları var ve bir türlü çözüm getirilmiyor. Şimdi de Merkez Bankası böyle bir öneri getiriyor. 

Merkez Bankası’nın temel görevinin, fiyat istikrarını sağlamak olduğunu biliyoruz. Bunun için de elindeki politika tedbirleri bellidir. Para politikası tedbirlerini uygular, enfl asyon ile ilgili sonuçlar almaya çalışır. 
Ama; Merkez Bankası, reel politikalara ve artık kanıksadığımız maliye politikasına yönelik öneriler peşinde olmaz. 

Merkez Bankası Hükümeti haklı çıkaracak politikalar içerisinde olmamalı…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar