Mayınlı tasarı

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Yasama organının koyduğu veya koyacağı bir kanun "sorun" çözmüyor, düzgün işleyecek bir "hukuk" doğurmuyorsa, asıl "sorun" kanunda değil, yasama organındadır.

Yasama süreci hükümetten başlar. Kanun tasarılarını hükümetler hazırlar. Yasama organı da komisyon ve genel kurul aşamalarında varsa yanlışları düzeltir, eksiklikleri tamamlar, tasarıyı "esas amacı" doğrultusunda olgunlaştırır ve kanun niteliğini kazandırır.

Aksi de mümkündür. Yasama organı hükümetten gelen her tasarıyı, önünü ardını fazla kurcalamadan, kabul etmek zorunda değildir. Ret yetkisine bile sahiptir.

Ama Türkiye siyasi sisteminde ne yazık ki böyle bir gelenek ve bilinç oluşmamıştır. Hükümet nasıl bir kanun istiyorsa, mecliste dayandığı iktidar çoğunluğu, o kanunu çıkarır.

Muhalefete kulak asılmaz. Konuyla ilgili özel veya kamu uzmanlarının uyarı, eleştiri ve öneriler dikkate alınmaz. Tüm iktidarlara musallat olan "siyasi bilmişlik" farklı görüşlere itibar etmez. Genel işleyiş böyledir. İstisnaları ise hiç veya yok denecek kadar azdır.

O kanunlardan biri...

İşte o kanun tasarılarından biri daha…"Türkiye Cumhuriyeti Devleti İle Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri İle İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı" TBMM Genel Kurulu'nun gündeminde.

Zaman vermeyeyim ama kısa sürede AKP'li vekillerin oylarıyla kabul edilebilir. Muhalefetin oy vereceğini sanmıyorum. Çünkü, komisyon aşamasında haklı ve ciddi eleştirileri, değişiklik önerileri; tasarıya koydukları "muhalefet şerhleri" var.

Tasarı ekonomik, sosyal ve hukuki kapsama alanıyla çok önemli. Aynı zamanda, bu haliyle kabul edildiği takdirde doğuracağı hukuki ve fiili sonuçlar yönünden son derece problemli.

Tasarı ekonomi için çok önemli. Çünkü, sınır güvenliği amacıyla yarım yüzyıldır anti-personel, anti-tank mayınlarıyla geçilmez, dokunulmaz ve "insansız" bölge haline getirilen 178 bin 500; mayınsız fakat Irak sınırına doğru kapalı arazilerle birlikte toplam 216 bin dekarlık yüksek verimli bir arazi dilimi ekonomiye kazandırılacak.

Tasarı sosyal yönüyle çok önemli. Çünkü, Türkiye ile Suriye'yi ayıran 877 kilometre uzunluğundaki mayınlı sınır bölgesinde altı ilimiz var: Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak. Ekonomiye kazandırılacak araziler bu illere tarımsal ekonomileri için bir "sıçrama" şansı yaratıyor.

Tasarı hukuken çok önemli. Çünkü, mayından arındırılacak arazilerde mülk, miras ve hak sorunları ve talepleri gündeme gelebilecek. Bunların idari ve hukuki yollarla çözülmesi gerekecek.

Tasarının tek konusu

Amacı, hedefleri bakımından bu kadar önemli bir tasarıda mayın temizlemeden başlayarak ortaya çıkacak ana sorunlara hiçbir çözüm yok. Sadece, bir şey var: Mayından arındırma işinin nasıl ve kime ihale edileceği… Yürürlük ile birlikte altı maddelik tasarının tamamı bu konuya ilişkin.

Tasarı bu haliyle neye benziyor, biliyor musunuz? Hani, kamu ihalelerinde işin niteliğine göre değil de işin verileceği yükleniciye göre hazırlanan şartnameler vardır ya, işte ona benziyor!

Maliye Bakanlığı'nın yöneteceği ihale sürecine göre mayın temizleme ile temizlenmiş arazilerin ekonomik kullanım hakkı, işin verileceği tek şirkete ait olacak.

O "tek" şirket, ister yerli ister yabancı olsun, sadece toplam 49 yıllık kullanma süresinden yapacağı indirime göre belirlenecek. İhalede yüklenici seçme yöntemi bundan ibaret.

Bu yöntem diğer tüm sorunlar bir tarafa sadece ihale sürecini tek başına sıkıntıya sokacak. Çünkü, ihale yöntemi sakat. Temizleme işiyle ekonomik kullanım hakkını aynı şirkete vermek, 216 bin dekarlık verimli arazi şeridini o "bahtı açık" şirketin tekeline sunmak demek.

Altı ilin o araziler üzerindeki ekonomik kullanım haklarının, "bahtı açık" şirket lehine yok sayılması demek. Temizleme işini Türkiye'nin askeri ve sivil devlet ve özel sektör kapasitesi yapabilecekken bu imkânın göz ardı edilmesi ayrıca tuhaf ve anlaşılmaz.

216 bin dekarlık araziyi kamu yararı öncelikli kullanıma açmak, bunun için gerekli yasal ve kurumsal zeminleri hazırlamak varken, tek şirkette ısrar etmek de "mayınlı tasarının" pimini çekmek demek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013