Matrah artırımı imkanından yararlanmadığınıza sonradan pişman olmayın (1)
Değerli DÜNYA okurları, şu sıralar şehir şehir dolaşıp sanayi, ticaret odaları vb. kurumların davetleri çerçevesinde “Vergi Barışı Kanunu”nun (6736 sayılı Kanun) getirdiği imkanları anlatıyoruz, anlatmaya devam edeceğiz. Yaptığımız toplantılarda olası risklerin tam anlaşılamadığını müşahade ettik. Bir kısım kişi ve mükellefler kendi durumlarının “risk”ten münezzeh olduğunu düşünüyor ve bu “Af” tartışmalarını ilgisizce ya da kendileri ile ilgilendirmeksizin izliyorlar.
Başlıklar halinde ilk etapta şahıslar için daha sonra da şirketler açısından bazı olası riskli alanları hatırlatayım istedim;
1. Mükellef olmayan ancak şu veya bu nedenle gelir elde eden şahısların durumu
Şayet 2011-2015 dönemlerinde elde ettiğimiz gelir var ve fakat çeşitli nedenlerle (vergilenmeyeceği, istisna olduğu vb. düşüncelerle) beyan etmemişseniz 6736 sayılı Kanun’la getirilen matrah artırımı imkanını kaçırmayın derim. Çok düşük (tabi ki tartışmaya konu gelir dikkate alınmalı) bir bedelle kendimizi bu tartışmaların dışına çıkarma, riskten kurtulma imkanı geldi.
2. Yurtdışı kazançlarını beyan etmeyenler
Yurtdışında kar payı, faiz, menkul kıymet alım satım kazancı, komisyon, prim vb. elde edilen her türlü kazancınızla ilgili riskinizi (matrah artırımı yoluyla) çok düşük bir bedel karşılığı ortadan kaldırabilirsiniz. Unutmayın, dünyanın neresinde, hangi kaynaktan olursa olsun, elde ettiğimiz gelirler Türkiye’de de beyana tabi. Artık ülkeler birbirine bilgi verme konusunda daha istekli ve aktif hale geliyorlar.
3. Nesebi sahih olmayan şirketlerin gelirleri
Bir kısım (vergi cenneti diye de tabir edilen) ülkelerde ortaklarının kimliği belirlenemeyen şirketler (trust vb. yapılar) kurulabilmektedir. “Nasıl olsa ortaklığım gizli, tespit edilemez, dolayısıyla bunlardan elde edilen gelirleri Türkiye’de beyan etmem gerekmiyor”, demeyin. Bu affı değerlendirin derim.
4. Aynı yılda birden fazla veya birbirini izleyen iki yılda birer adet araba satmış olanlar
Mali İdare bu tür faaliyetlerin ticari faaliyet olduğunu idda ediyor ve cezalı tarhiyat yoluna gidebiliyor. Bu poziyonda olanlara durumlarını değerlendirmelerini tavsiye ederim.
5. Aynı yılda birden fazla veya birbirini izleyen iki yılda birer adet gayrimenkul satmış olanlar
Mali İdare bu durumu ticari faaliyet olarak değerlendirip gelir ve KDV tarhiyatları yapabiliyor.
6. Beyan dışı kira gelirleriniz varsa
Tespiti zor veya imkansız demeyin aftan yararlanın derim.
7. Yurt Dışındaki Bir Şirketten Maaş, Prim, Hisse, Kar Payı Şeklinde Gelir Elde Eden Beyaz Yakalılar
Yurt dışında kurulu bir şirketten doğrudan yurt dışındaki banka hesabınıza herhangi bir adla ödenen her türlü tutarın Türkiye’de beyanı gerekebilir. Bu kanun çok cüz’i bir ödeme ile bu tür risklerin bertaraf edilebilmesi imkanı verecektir.
8. Türkiye’de yabancı bir şirket adına çalışan yabancılar
Yabancı bir şirket adına Türkiye’de bulunup, bu hizmetleri karşılığı doğrudan doğruya yurt dışında bulunan banka hesabına ödeme yapılan, Türkiye’de gelir beyanında bulunmayan bir yabancının da Türkiye’de vergi ödemesi gerekebilmektedir. Bu af yabancılar açısından da değerlendirilmelidir.
9. Türkiye’de elde edilen komisyon, aracılık primi vb. Her türlü gelir
Türk vatandaşı olup, Türkiye’de ki herhangi bir kişi veya kurumdan gelir elde eden herkesin bu gelirlerinin beyanı gerekmekte olabilir.
10. Gider pusulası ile belgelenen bir kısım gelirler
İstisna olduğu, muaf olunduğu vb. düşüncelerle ödeyen şirketler açısından gider pusulası ile belgelenen ve üzerinden belki stopaj yapılmış ( veya yapılmamış ) ödemeler elde eden açısından beyanı gerektiren ( örneğin; serbest meslek faaliyeti şeklinde) bir gelir mahiyetinde olabilir. Kanunun hem şirket hem de geliri elde eden şahıs açısından bu af kanunu çerçevesinde değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.