Masum rolünü oynayan IMF

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Türkiye yeni yıla IMF ile uyandı. IMF, Türkiye ile yirminci stand-by (destek) anlaşması için ülkemize geldi. Hedefin her zamanki gibi Türkiye'de bozulan makro ekonomik dengeleri yeniden kurmak olduğu açıklandı. Ancak bunun böyle olmadığını, gerçekte IMF'nin ülkemize yeniden borçlanma yeteneği kazandırmak için geldiğini biliyoruz.

Sorgulama yeteneği az olan bir ülke olmamızdan olsa gerek, kendi kendimize bu anlaşmalarla kalıcı çözümlerin neden bir türlü üretilemediğini soramıyoruz. Soruyu sorabilsek 1944'te kurulan IMF'nin, kendisi için bile artık çözüm üretemediğini göreceğiz.

IMF'nin küresel krize yönelik politikalarını tartışmadan önce kısaca IMF ile ilgili temel bilgileri vermek istiyorum. IMF, Temmuz 1944'te ABD'nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabasında düzenlenen "Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı" sonrasında oluşturulan "Uluslararası Para Sistemi"nin sürdürülmesi için kurulmuştur. IMF'nin kuruluş amacı; çok taraflı bir ödemeler sistemi geliştirmek, ödemeler dengesinde sorun olan ülkelerin serbest ticaretten ayrılarak korumacı önlemler almasını engellemek ve bu tür sorunları olan ülkelere teknik ve parasal destek sağlamaktır. Kurucu üye sayısı 45 olan IMF'nin üye sayısı Sovyetler Birliği'nin yıkılması sonrası hızla artmış ve 185'e ulaşmıştır. IMF'ye üye olan her ülkeye bir kota tanınmaktadır. Esasında bu kota üye ülkenin IMF'deki sermayesidir. (IMF'nin toplam kotası 352 milyar dolardır). Bir ülkenin kotası son beş yıldaki ekonomik performansına göre belirlenir. Dolayısıyla da GSYİH büyüklüğü diğer ülkelere göre daha az olan ve istikrarlı büyümeyi sağlayamayan ülkelerin IMF'deki itibarı ve kotası azalmaktadır. Ülke kotasının toplam içindeki payı, alınan kararlarda o ülkenin oy gücünü de belirlemektedir. Örneğin ABD'nin toplam kota içindeki payı % 17,5, oy gücü % 17,1 iken Türkiye'nin kota payı % 0,45, oy gücü % 0,46'dır. IMF hesap birimi olarak özel çekme hakkı şeklinde ifade edilen SDR'yi kullanmaktadır. SDR bir anlamda altın paradır. 14 Ocak 2009 itibariyle 1 ABD Doları=0,661 SDR ve 1 Euro=0,871 SDR'dir.

IMF, 1944'ten günümüze dek istikrarlı ve tek düze bir gelişim göstermemiştir. Bretton Woods Para sisteminin 1973 yılında yıkılmasından sonra IMF de dünya ekonomisindeki gelişmelere göre farklı davranış biçimleri göstermiştir. IMF, petrol krizi sonrası Kıta Avrupası ve ABD'ye yönelen petrol dolarının -Afrika ülkeleri de dâhil- gelişmekte olan ülkelere yönelmesine aracılık etmiş, sonuçta da 1980 yılında "Dış Borç Krizi"ne düşülmesine neden olmuştur. Daha sonra Sovyetler Birliği'nin dağılması sonucunda bağımsızlığını kazanan ülkelerin piyasa ekonomisine geçişini düzenleme işine girişmiştir. Ancak bunda da pek başarılı olamamıştır. Bu ülkelerin önemli bir kısmı halen ciddi ekonomik sorunlarla boğuşmaktadır. 1989-1994 yılları arasında yaşanan Arjantin, Meksika ve Türkiye krizleri IMF politikalarının başarısızlığını öne çıkaran örnekler olmuştur.

IMF küreselleşmenin yayılmasında etkin olmaya çalışırken bir taraftan da 1997 Güneydoğu Asya, 1998 Rusya ve 2001 Türkiye krizlerini açıklamak zorunda kalmıştır. Çünkü bu ülkelerin önemli bir kısmı IMF ile anlaşmalar yapan ülkelerdi. IMF krize düşen ülkelere, özü aynı olan ancak işleyişi farklı programları yeni reçeteler olarak kolaylıkla yazdı. Hükümetler de bu politikalara çok direnemediler. Çünkü yolun sonunda iktidardan düşmek vardı. Gerçi Türkiye örneğinde olduğu gibi bu hükümetler, sonunda yine de iktidardan düştüler.

IMF şimdi çok zor durumda. Çünkü yaşadığımız krizi öngöremedi ya da öngördüğünü itiraf edemedi. Çünkü "Küresel Finansal Sistemi"nin mimarı kendisi idi. Binanın neden çöktüğüne yönelik politikalar üretemeyen IMF yine rahat durmamaktadır. Macaristan, Ukrayna, Litvanya, Beyaz Rusya ve İzlanda hükümetlerine, krizi çözmeye yönelik programları imza ettirmektedir. Sırada Türkiye bulunmaktadır. Kamuoyunda IMF ile anlaşılmasına yönelik bir mutabakat sağlanamamış olmasına rağmen, yine de ve yine "buna gerek var mı?" ya da "nasıl bir anlaşma yapılmalı?" soruları sorulmadan görüşmelere başlanmıştır. Hâlbuki IMF'nin politikalarının sonuçlarına bakıldığında, IMF'nin müzelik hale geldiğini, yerinin de "Masumiyet Müzesi" olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019