Marx'ın öngörüleri gerçekleşse de kapitalizm henüz ölmedi!

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Bilindiği gibi küresel krizi önceden öngörmesiyle ünlenen ekonomist Nouriel Roubini geçen ay "Acaba kapitalist sistem Marx'ın kehanette bulunduğu gibi çökecek mi?" sorusunu ortaya atmıştı. Ancak, bu soruya cevap aradığı yazısı incelendiğinde aslında Roubini'nin Marx'ın konuyla ilgili analizlerine hiç değinmeden, sadece ismini ortaya atarak medya ve kamuoyunda daha çok ses getirmek çabası içinde olduğu görülüyor. (Her zaman olduğu gibi, bunda da hayli başarılı oldu doğrusu!)

Esasen Marx kapitalizmin son evresinde ekonomilerde 4 tane belirleyici unsurun ortaya çıkacağından söz etmişti. Bugün geldiğimiz noktada gelişmiş ekonomilerde bu 4 unsurun da gerçekleşmiş olduğunu görüyoruz. Şöyle ki:

1-Şirketlerin kârlılık oranları düşecek, ve bu durum yeni yatırım yapma iştahını azaltarak büyüme oranlarının gerilemesine ve resesyon sıklığı ve derinliğinin artmasına sebep olacak. - Her ne kadar şirketlerin kriz sonrası kârlılıkları beklentilerden daha iyi ise de, halen yeni yatırım yapma konusunda son derece isteksiz olmaları ve kârlılığa oranla hisse değerlerinin düşük seyrediyor olması patronların ve hissedarların ileriye dönük kârlılık beklentilerinin de son derece düşük olduğunu gösteriyor.

2-Reel varlıkların düşük getirileri spekülatif balonların ve dalgalanmaların artmasına ve nihayetinde de finansal krize sebep olacak. - Düşen kârlılık oranları nedeniyle reel sektör yatırımlarının durması ve buna paralel olarak Asya ülkelerinin yüksek tasarruflarının Batı'ya akması faiz getirilerinin iyice gerilemesine yol açtı. Düşük faizler ise bankaların esasen ölü yatırım sayılabilecek mortgage kredilerine ve yüksek kaldıraçlı işlemlere yönelmesine, devletlerin ise hesapsızca borçlanmalarına yol açtı.

3-Artan gelir eşitsizliği orta sınıfların kapitalizmin ürettiği malları satın alamaması neticesini doğurarak ekonomilerin krize sürüklenme eğilimini artıracak. - Artık İMF bile analizlerinde Batı ekonomilerinde artan gelir eşitsizliğinin hanehalklarının borçluluğunu dengeleri bozucu bir şekilde artırarak yaşanan küresel krize önemli bir katkı yapmış olduğunu kabul etmekte.

4-Son evresinde, kapitalizm bir ülkenin üretken güçlerini harekete geçiren bir vasıta olmaktan çıkarak, aksine bu güçlerin gelişimini engelleyici bir unsur olacak. - Yatırım getirilerinin paraya çevrilebilir (monetize) olduğu eski güzel günlerde, gerçekten de kapitalizm üretken güçleri harekete geçiren mükemmel bir araçtı. Ancak, son dönemde getiriler gittikçe daha az paraya çevrilebilir nitelikte olmaya başladı, ve kapitalistlerin yatırım iştahı da iyice geriledi.

Son noktayı gelişmiş Batı ekonomileri ekseninde biraz açmakta fayda var: Batı'da yatırım deyince artık akla büyük sanayi yatırımları gelmiyor. Bu işleri uzun zamandan beri Çin ve diğer gelişmekte olan ülkeler üstlenmekte. Batı'da yatırım denince artık akla gelen teknolojik yenilik ve icatlar (inovasyon). Ancak, inovasyona yapılan yatırımların geri dönüşü de çok problemli. Bu nedenle kapitalistler bu yatırımlara son derece isteksiz yaklaşıyorlar. Öte yandan, özellikle bugünlerde pek çok yatırımın (örneğin yeşil teknolojilere yatırımların) doğrudan yatırımcısına getirisi olmasa bile, sosyal getirisi çok yüksek. Ancak özel sektörün sosyal getirisi yüksek yatırımlara yönelmesi için herhangi bir ekonomik neden yok. Ayrıca günümüzde değişen teknoloji ve sosyal normlar da pek çok sektöre yatırımı paraya çevrilebilir olmaktan çıkarmakta. (Bu durumun iyi bir örneği "geleneksel medya" sektörü.)

Bugünkü küresel krizin temelde 30'larda ve 70'lerde yaşanan krizlerden önemli farklılıkları söz konusu. 30'larda yaşanan kriz temelde bir "talep eksikliği" kriziydi ve nihayetinde Keynezyen politikalarla çözüldü. 70'lerin krizi ise istihdam piyasalarındaki katılığın artmasının getirdiği bir "arz tarafı" kriziydi ve bu katılığın kırılmasıyla kapitalistlerin azalmış olan yatırım istekleri tekrar canlandırılmış oldu. Ancak bugün Batı'da yaşanan problem bunlardan daha temel ve derin: Kapitalizm altta yatan cazibesini kaybetmiş durumda. (Hatırlamakta fayda var, reel yatırımlar sadece son dönemde değil, krizden önce de ivmesini kaybetmiş durumdaydı.)

Krizin tüm arazları Marx'ın öngördüğü şekilde ortaya çıkmasına rağmen, bu tabii Marx'ın diğer öngörüsü olan kapitalist ekonomik sistemin sosyalizme evrileceği anlamına da gelmiyor. (Bu denendi ve başarılı olmadı.) Ayrıca, Dünya'ya sadece Batı'nın gözlüğü ile değil, son 20 yılda bu Dünya'ya sıkıca eklemlenmiş olan gelişmekte olan ülkelerin çerçevesinden baktığımızda, kapitalizmin global düzeyde yatırım iştahını ve üretim güçlerini harekete geçirme dürtüsünü kaybettiğini söylemek için henüz çok erken. Batı beğense de, beğenmese de önümüzdeki dönemde kapitalizmin itici gücü gelişmekte olan ülkeler olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019