Marslı: Bir internet başarısı
Andy Weir farklı kurumların bilişim departmanlarında çalışan bir yazılımcı. Üniversiteyi bitirememiş bir kişi olarak hayatını güç bela kazanmaya çalışıyor. Ancak aşina olduğu teknoloji sayesinde hayatını birkaç yıl içerisinde değişti. Weir 2011 yılında kendi web sitesi üzerinden fasiküller halinde roman yayınlamaya başlıyor. Çok talep gelince 0.99 dolara Amazon Kindle üzerinden dijital olarak yayınlıyor. Ardından yazar ajansları kendisi ile irtibata geçiyor ve kitabı basılıyor. Otoriteler tarafından “Marslı” ya da orijinal ismi ile “The Martian”, son dönemin en başarılı bilimkurgu kitabı olarak gösteriliyor. Kitabın şöhreti kısa süre içerisinde Hollywood’un da dikkatini çekti ve 2015 yılında “Marslı” filmi gösterime girmiş olacak. Şimdiden fragmanını YouTube üzerinden izleyebilirsiniz.
Gençliğimin favori yazarlarından biri John Grisham’dır. Avukat kimliği ile yazdığı romanların pek çoğu halen arşivimde bulunuyor. Romanlarının birindeki teşekkür yazısı ilginçtir. Romandaki mekânları ziyaret ederken kendisine yardım edenleri, yazma süresince kendisi için bilgi toplayan asistanlarını ve inzivaya çekildiği dağ evi ile editörlerine uzun uzun teşekkür eder. Yanlış hatırlamıyorsam benzer önsözleri daha yeni yazarlar arasında bulunan Dan Brown romanlarında da okuyabilirsiniz. Tüm dünyada kabul görecek bir roman yazmak, ciddi bir emek gerektiriyor. Ancak günümüzde tek bir kişinin emeği bazen yeterli olmuyor. Eğer Halit Hüseyni gibi kitabınızda yalnızca çocukluk anılarınızı, vatan toprağınızı toparlayacaksanız, keskin bir gözlem yeteneği, kelimeleri kullanmadaki hüneriniz ve hayalgücünüz yeterli olabilir. Ancak biraz önce bahsettiğim popüler romanların her biri kalabalık bir ekibin işi. Aynen başarılı bir Hollywood prodüksiyonunda olduğu gibi.
Peki, daha önce ciddi bir yazarlık deneyimi bulunmayan Andy Weir nasıl oldu da bu kadar karmaşık bir romanı tek başına yazabildi. Yoksa o da Marko Polo gibi yalnızca duyduklarını mı aktardı.
“Marslı”, günümüzün en başarılı Robinson Crusoe uyarlaması. Mars'ta tek başına kalıp yaşam mücadelesi veren bir adamın hikâyesi. Bu kadarcıktan daha fazlasını anlatamam çünkü filmi izleyeceklerin heyecanını berbat etmek istemem. Ancak bir klişeyi tekrar ve çok güçlü bir şekilde vurgulamakta fayda var: Romanı okuyun, filme daha sonra gidin.
Andy Weir, yalnızca internet üzerinden yaptığı araştırmalar ile insanoğlunun henüz başarmadığı bir yolculuğu en ince ayrıntısına ve tamamen bilimsel gerçekliğe uygun olarak anlatıyor. Ya da en azından böyle yapmayı başarıyor. Henüz yapılmamış bir yolculuğun, henüz gidilmemiş bir gezegenin hikâyesini bir solukta okuyabileceğiniz romanın sayfalarına sıkıştırmış. Ve tüm bunları yaparken herhangi bir editör kadrosundan, asistan ordusundan destek almamış. Bilgiye ulaşabildiği tek kaynağı, yani interneti kullanmış. Romanını yazarken bir yandan da kişisel web sitesinde bedavaya yayınlamış. Yayınevlerini ikna etmek, para ile kitabını bastırmak ya da dağıtım sonrası reklam işleri ile uğraşmak zorunda da kalmamış. Yine internet ve onun kalabalıkları bedavaya onun adına bu işi yapmışlar.
İnternet’teki muazzam bilgi, kaynaklara hızlı ve kolay erişim sayesinde artık herkes eşit ve özgür bir şekilde iş yapabilme olanağına kavuşmuş oldu. Önümüzdeki hafta bilimkurgunun bir başka yönüyle bu konuya devam edeceğiz.