Marmara Gemisi'nin faturasını belli bir noktada sınırlamaya mecburu

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Mavi Marmara ile Gazze'deki din kardeşlerimize yardım götürmek iyi niyetli bir girişimdir.

Bu iyi niyetli girişimin Türkiye'nin başına sorunlar getirmesini önlemeye mecburuz.

Yardım götürenlere yapılan insanlık dışı müdahale, can kayıbı tabii ki tepki görmelidir.

Mavi Marmara olayı Türkiye İsrail arasında düşmanlığa, Türk ABD ilişkilerinin soğumasına yol açar ise bundan büyük zarar görürüz.

İçerideki PKK terörünü sonlandıramamışken, Gazze'de ve başka noktalarda terör ile mücadelede aktif olarak öne çıkmak bizi zor duruma sokar.

Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulmasını sadece ekonomik faturaya bakarak değerlendirir isek, bu ilişki küçümsenecek ölçüdedir.

Çünkü, 2008 yılında ihracatımız 1.9 milyar dolar, 2009 yılında 1.4 milyar dolar. Resmi ithalatımız 2008 yılında 1.4 milyar dolar, 2009 yılında 1.0 milyar dolar. Dış ticaretteki tıkanıklıktan daha çok İsrail zarar görür. Çünkü bizim resmi ithalat rakamlarına yansımayan savunma siparişlerimiz var. Pilotsuz hava aracı ve tank yenileme projeleri ve askeri malzeme alımları ile İsrail sanayine büyük ölçüde para akıtıyoruz.

İsrail'den 2008 yılında 558 bin, 2009 yılında 311 bin turist geldi. İsrail ile ticari ilişkilerin bozulmasını, İsrail'den daha az turist gelmesini istemeyiz ama, bunlar olur ise de krize girmeyiz. Ekonomimiz sarsılmaz.

Fakat ilişkinin siyasi boyutu çok daha önemlidir. İşte bu siyasi boyut nedeniyledir ki Arap ve Müslüman ülkelerin baskısına rağmen Türkiye, İsrail ile dengeli bir ilişkiyi bugüne kadar sürdüregelmiştir.

Uluslararası ilişkilerde sorunlar sadece silah ile çözülecek diye bir kaide olsa, her gün dünyanın bir köşesinde savaş çıkar.

Bizim içeride teör sorunumuz, Türk-İsrail ilişkilerindeki gerginlikten daha önemlidir.

İsrail terörü ile şehit olan insanımız kadar gencimiz her hafta PKK terörü ile şehit olmaya başladı. Her gün yurdun bir köşesinden şehit haberi gelirken, her gün şehitlerin cenazeleri kalkarken insanlarımız rahat rahat işleriyle güçleriyle meşgul olamaz.

Ekonomi bütün bunlara duyarsız olarak gelişemez. Büyüyemez.

Ekonomi denen şeyin esası "insan"dır. İnsan denen varlık duygularıyla, hisleriyle yaşar. İçinde bulunduğu şartlardan çok, gelecek hakkındaki bekleyişlerine dayalı olarak yatırım yapar, tüketim yapar.

Küresel krizin rüzgârından sarsılan Türk ekonomisi, kendini toparlamaya çalışıyor. Dışarıda çok sayıda ülke ile çatışmayı sürdüren, içeride terör ile boğuşmak zorunda kalan hükümetin ekonomiye yeterli ölçüde zaman ayırması mümkün olamaz.

Belirsizlik içinde kalan, kafası karışan üretici yatırım, üretim yapamaz. İstihdamını artıramaz. Bütün bunlar iyiye gidişi frenler.

Halbuki iyiye gidiş işaretleri başlamıştı. Tarımda mahsul bol. İç talepte ve ihracatta kıpırdanma var. Buna dayalı olarak imalat sanayinde üretim artıyor. Turizm mevsimi ulaştırma ve konaklama kesimine hareket ve bereket getirecek. Bütün bunların sonunda insanlara yeni iş imkânları çıkacak

Ümit edilir ki hükümet olayları daha geniş boyutu ile değerlendirir. Hükümet halkı tahrik etmez, halkın tahriki hükümeti etkilemez.

Eğer öfke sürüp gider ise bunun sonu olmaz… Ermeniler anlaşmıyor, Ermenistan'a harp açalım…Fransızlar bizi AB'ye sokmuyor. Fransızlarla savaşalım. Almanlar bize vize vermiyor. Almanlara hadlerini bildirelim. Ruslar Kafkaslardaki Müslümanlara eziyet çektiriyor. Ruslara sert çıkalım …Derken bir de bakarız dünya ile ilişkimizi kesmişiz.

Dış politika işte bunun için önemlidir. Atatürk'ün "Yurtta sulh, Cihanda sulh" derken ne demek istediği şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018