Marmara Bölgesi'ne alternatif oluşturmak

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, EGD'nin geleneksel  Kartepe toplantısında, Marmara Bölgesi' ndeki yoğunlaşmanın olumsuz etkilerini azaltmak için alternatif bölgeler oluşturmanın ne ölçüde mümkün olduğunu anlamak için araştırma yaptırdıklarını açıkladı.

Biriken toplumsal enerjimizi zenginliğe dönüştürmek için harekete geçmenin zamanıdır. Yakınmaları bir yana bırakarak hareket geçmek, üretim sisteminin yeniden örgütlendiği bugünlerde ivedi sorumluluklardan biri. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı, fiziki sermaye stokunu, insan kaynağını ve teknolojiyi etkin kullanma söz konusu sorumluluklarımız arasında ivedi olanı.

Harekete geçme, girişimcilik ve risk üstlenmeyi gerektiriyor. Ortaya atılan düşünce ve fikirleri irdelemek, katılmadıklarımızı haklı ve tutarlı gerekçeler göstererek reddetmek, katıldıklarımızı açıkça desteklemek gerekir. Pozitif bir gelişme yaratmayan "yakınma kültürü" bugüne kadar bize büyük bedeller ödetti. Bir proje ortaya konduğunda, işin kolaycılığına kaçarak ve "olmazını" söyleyerek, "karpuz keserek yürek ferahlatma" kasabalılığı, toplumsal enerjimizi büyük ölçüde boşa harcattı.

Dikkatli okuyucu, günlük tartışmalarda "yapısal reform" ihtiyacının sıklıkla dile getirildiğinin farkındadır. Yapısal reformların temelinde de "mekansal konumlanma" büyük bir etkiye sahiptir. Ayakları yere basan bir reform yapacaksak, önce mekan planlaması yapmalıyız. Mekandaki işleyişi rakiplerimizle eş değere getiren düzenlemeler yapılması, yapısal reformların tercih sırasında ilk sırada yerini alır. Mekanda etkin akışlar sağlamadan, iş süreçlerinin rekabet edebilir esneklik ve hıza ulaştırılması ve maliyet avantajı yaratması güçtür. Özellikle günümüz dünyasında kentleşme eğilimimin güç kazanması, kent yapılarının ve akışlarının rekabeti ve refahı belirlemesi dikkate alındığında, kentsel yerleşim, kentsel yerleşim ile mal ve hizmet üretim alanlarının eklenmesi hayati önem taşır.

Kentleşme ve kent, ekonominin verimi ile ülke ekonomisin verimi arasındaki eklemlenmelerle tayin edici güç haline gelmesini dikkate aldığımızda, TOBB'un yeni mekanlar yaratılması arayışı son derece önemli bir başlangıçtır.

Ne yapmalıyız?

Marmara Bölgesi'nin aşırı yoğunlaştığı konusunda analize dayalı bir netlik sağlamalıyız. Elimizin menzilinde, ülkemizin sanayileşmede hangi üretim alanlarına yoğunlaşacağını ilişkin somut bir analiz olmalı; bizi rakiplerimizden farklılaştıracak stratejimiz bulunmalı. Yapılacak çalışmada ülkemizin coğrafi özellikleri, topografik yapısı, ulaşabilirlik ve erişilebilirlik olanakları dikkate alındığında, benzer uygulamalara göre nasıl bir yoğunluktan söz edildiği kuşkuya yer bırakmayacak netlikte ortaya konmalı. Hesabı, kitabı, faydası, maliyeti ortaya konmamış bir yoğunluk söylemi üzerine kurulacak analizler, amacı aşan ve olumsuzluklara yol açan sonuçlar yaratabilir.

Marmara Bölgesi'nin fiziki sermaye stoku -yollar, köprüler, limanlar vb.-,öngörülen gelişmeler için uygun olup olmadığı sorgulanmalı. Fiziki sermaye stokunda plansız gelişmesinin yarattığı kapasite boşlukları netleştirilirse, "yoğunlaşmanın" düzeyi, gerekliliği ve gereksizliği daha iyi anlaşılabilir. Var olan fiziki sermaye stokunda, tercih ettiğimiz kalkınma modeli ve üretim alanlarına göre ileriye ve geriye etkileri de dikkatli analiz edilmeden, genellemeler yapmaktan kaçınmalıyız.

Sistem kapasitesindeki darboğazları aşmak için Marmara Bölgesi'nde doygunluk ve aşırı yoğunluk tanımlamasını iyi yapmak gerekiyor. Eğer bölgenin fiziki sermaye stoku yetersiz, rakipleriyle eşdeğerde değilse, serbest ve adil piyasada rekabette şans eşitliği yaratmıyorsa, sanal bir yoğunluktan söz etmek, yanlış bir algı yaratmak anlamına gelir. 

Var olan durumu netleştirmeden, kalkınmadaki tercihlerimizde öngörülen yapıyla eklemlendirmeden yeni bölgeler oluşturmanın fayda/maliyeti hesaplanamaz. Bu açıdan bakıldığında, TOBB araştırmasının, dünya genelinde ve ülkemizde daha önce denenmiş olan "anonsu kendinden büyük projelerde" yaşanan başarısızlıkları iyi analiz etmesi doğru bir başlangıç olacaktır.

Bakış açısı temel girdidir

Marmara Bölgesi konusunda önyargılar, yerleşik doğrular, kalıp düşünceler ve ezberlerin gözden geçirilmesi ve nesnel analizlerin yapılması ilk adım olmalı. Kıt olan kaynaklarımızı etkin kullanmak istiyorsak, ikinci adımda "kalkınma bakış açımızı"  cesurca yeniden sorgulamalı. Amacımız ülke insanının refahına artırmak ise uluslararası rekabetin yeni yapısının, işlevinin ve kültürünün ne olacağına ilişkini zihinsel netlikle yola çıkmalıyız. Bugünlerde dünya gündemini yoğun biçimde meşgul eden konularda seçimler yapılmalıyız ki, yeni mekan arayışlarında hayatın hakikatine yakın bir yerde durabilelim.

Öncü göstergelerini izlediğimiz "akıllı, bağlantılı ürünler" üretimin iç örgütlenmesini köklü biçimde değiştirecek. Sektör yapıları ve sınırları değişecek. Sektörlerin karşılıklı bağımlılıkları yeniden tanımlanacak, mal ve hizmet üretiminde ileriye ve geriye bağlantılar yeniden kurulacak. Bütün bu gelişmeleri yerleşim yeri kararlarının girdisi haline getirmeden geliştirilen öneriler, umulan sonucu yaratmayabilir.

Makinelerin iletişim kurmaları ile oluşacak yeni verimlilikler ve rekabet koşullarındaki yapının ne olacağını analiz etmeden, yeni üretim yapısının olası ekonomik ve sosyal etkilerini dikkate almadan yapılacak bir mekan önerisi, hayatın içinde karşılık bulamayabilir.

Çok anlamlı bir proje olduğuna inandığım "alternatif gelişme alanları çalışmasının" yol göstericiliğine kadar, kaynak tahsisinde de etkin olabilmesinin gerek ve yeteri şartlarından bir diğeri de "başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine" uymaktır.

Tartışacağımız ilk konu, yapılan analizin metodu olmalı. Varsayımlarımız ve oluşturacağımız zihni model, analizin hayatın hakikatine yaklaşmasında büyük öneme sahiptir.

Binincisi, dünya genelindeki eğilimin nasıl bir üretim iç örgütlenmesi, endüstri-devlet ilişkileri ve devletlerarası ilişkileri oluşturacağını öngörmektir. Geleceğin mal ve hizmet üretim yapısını ve mekansal ilişkilerini tanımlamayan işlevsel bin mekan önerisi geliştirmek zor olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, eğilimler ve üretimin iç örgütlenmesi, endüstri-devlet ilişkileri bağlamı, devletlerarası ilişkiler boyutu öncelikle netleştirilmelidir.

İkincisi, yeni üretim örgütlenmesi ve üretimin mekansal hiyerarşisinin iş süreçleri ve işgücü profilleri bağlamındaki eklemlenmelerinin öngörülmesidir. Böyle bir analiz, mekan konusu ve bölgeler arasındaki denge algısında fetiş haline getirilen ve ciddi kaynak israfına yol açan algıların düzeltilmesini sağlayacaktır.

Üçüncüsü, uluslararası ilişkilerdeki idealist ve reel politikaları yönlendirecek öngörmedir.

Fikri-takip ve irade önemli

Dördüncüsü, Singapur örneğinde gözlendiği gibi, büyük projelerin başarısının birkaç bileşeni vardır: Bu bileşenler, iyi analiz ederek projeyi zihnimizde meşrulaştırma ve ilkeli bir tutku haline getirmedir. Güçlü bir inançla beslenen bir proje, hayatın gerçeğine yakınsa ve toplumda da karşılık buluyorsa, içeriği zaman içinde zenginleşir; kendini yeniden üretir. Projenin kendini yeniden üretme sürecinin başlangıcında güçlü irade gerekir. Seçilmiş ve atanmış yöneticilerin, sivil inisiyatiflerin çoğunluğunun arkasında durduğu projelerin başarı şansı daha yüksektir.

Beşincisi ise, yer seçimi ve mekan geliştirilmesinde bir başka etken "geri-bildirim mekanizmasının" işletilmesidir. Etkin bir "gözetim ve denetim mekanizması" yanlışları düzelterek, ilerlemenin engellerini ortadan kaldırır.
TOBB gibi entelektüel kapasitelere sahip, finansman imkanları bulunan bir örgütün" yoğunlaşan bölgelere alternatif arayışı"  hepimiz tarafından "fırsat" olarak değerlendirilmeli. Ayrıca, yerel sanayi ve ticaret odaları bu konuyu kendi çevrelerinde tartıştırmalı, katılımcı, paylaşımcı ve kapsayıcı bir anlayışla ciddi öneriler geliştirmeli.

TOBB çalışmasına ilişkin sınırlı bilgilerle yaptığımız bu analizin eksikleri olabileceğini, yanlışları bulunabileceğini söylemeliyim. Ayrıntı bilgisine sahip oldukça, konuyu tekrar tekrar ele alarak, ortak aklımızın yarattığı tutarlı, etkili ve kendini yeniden üretebilen bir projenin ortaya çıkmasına yardımcı olmak gerekir.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar