Marka yaratma sadece büyüklerin işi değil
Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda 5 ilde pilot olarak yürütülen ihracata yönelik KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi’nde 5 başarı öyküsü elde edildiği arkadaşımız Hüseyin Gökçe’nin haberinde yer alıyor. 2011 yılında işlerlik kazanan ve 2013 yılı Kasım’ında sonlanan AB tarafından finanse edilen, bir bölümü tek firma başarısı olarak karşımıza çıkan, bir bölümü kümelenme tanımına uygun olan başarılı KOBİ ölçekli firmaların öyküleri, yavaş yavaş küresel platformda markalaşmaya başladıklarının müjdesini veriyor.
Haberden Gaziantep’te ayakkabı sektöründe Emin İnce’nin üretimini ve ürün takdimini geliştirerek, Ukrayna’ya ihracata başlaması, Çorum’da Dura Makina’nın un fabrikaları için taşıma tartma ve paketleme sistemi projesini geliştirmesi, Trabzon’da Kenan Şengün’ün Yanmar Motor şirketiyle anlaşma imzalayıp, aynı işkolundaki 15 firma ile yurt dışında limanlarda araştırma yaparak 5 yıl içinde 5 milyon dolarlık yatırımla tersane kurma kararı, Kahramanmaraş’ta Yakup Palalı’nın üretim ve pazarlama sürecini yeniden yapılandırarak Suudi Arabistan’a çelik tencere ihracına başlaması ve Samsun’da kümelenme girişimindeki firmaların Medikal OSB’de bir araya gelme çalışmaları, bakanlığın projesinde yer alan başarı öyküleri olarak gösteriliyor.
Bu haberi okurken önceki gün Samsun’da İş’le Buluşmalar toplantısında konuşan Profesör Dr. Osman Ata Ataç’ın, “Uluslararası firma olmak sadece büyüklere has bir özellik değil. Küçükler uluslararası pazarda özel, rekabetçi ve inovatif ürünleriyle yer alabilirler. Türkiye’deki KOBİ’ler de bunu başarabilirler. Bunun için doğru üretim alanı seçimi ve özel ve farklı üretimi gerçekleştirmek gerekir. Dünyada bunun birçok örneği var. Bangladeşliler bu tür bir alan seçimiyle şapka üretiminde dünya pazarının en etkin oyuncuları oldular” dedi.
Türkiyeli KOBİ’lerin başarısı için önce mevcut yapılarının ve finansa ulaşım imkanlarının değişmesi gerekir.Türkiye’deki 1 milyon 935 bin KOBİ’nin yüzde 91.8’inin çalışan sayısı 1-9 arasındadır. Bunlar rekabet ve üretim imkanları çok kısıtlı mikro firmalardır. Bunlardan kredi kullananlar toplam KOBİ kredilerinin yüzde 26.5’ini kullanmalarına karşın, firma başına kullandıkları kredi miktarı 41 lira ile sınırlı kalmaktadır.10-49 işçi çalıştıran KOBİ’ler içindeki payları yüzde 6.4 olan KOBİ’ler de toplam krediden yüzde 31 pay alırken kredi kullanan firma başına düşen miktar ancak 215 liraya ulaşmaktadır. 50-250 kişi çalıştıran yüzde 1.1 ve 250’nin üzerinde çalışanı olan binde 2’lik paya sahip KOBİ’ler ise KOBİ kredi pastasının yüzde 42.2’sine sahip olarak firma başına 855 bin 821 lira kredi kullanmaktadırlar.
Bu tablo, bize KOBİ’lerimizin uluslararası marka yaratmaları için ortamdaki ilk değişikliğin mikro firma yapısından kurtulmak için işbirlikleri, birleşmeler ve kümelenmelerle yeni ve rekabetçi olabilecek bir yapıya ulaşmalarını gerekli kılmaktadır. Bunun yanı sıra bir yandan erişilecek finansal yapının güçlendirilmesine, bir yandan dünyada üretim arzı ve talebi ile ilgili doğru ve sürekli bilgi akımına, bir yandan ihtiyaç alanlarında farklı ve rekabetçi üretim ve pazarlamanın örgütlenmesine ihtiyaç vardır.
Bu, firma büyümeleri ve işbirliklerini amaçlamayı esas alan yeni bir KOBİ yapılanma ve üretim modeline ihtiyacımız olduğunu ortaya koymaktadır.