Marka ve kurum olmak sözde kalmamalı

Büyük marka ve büyük mağaza (!)
Diyelim ki, spor için bir yürüyüş ayakkabısına ihtiyacınız var. Genelde iki seçeneğiniz olur. Ya gidip ucuz bir ayakkabı alırsınız, ya da paraya kıyıp iyi bir marka alırsınız. Öğrencim de düşünmüş taşınmış, markada karar kılmış. Çünkü bu marka bir spor ayakkabısı varmış. İngiltere’den almış. "Yedi sekiz yıldır giyiyorum" diyor. Gitmiş bir büyük mağazadan, bu "büyük marka" spor ayakkabısını almış.

Marka büyük, mağaza büyük. Ama sonuç beklediği gibi büyük olmamış. Yürüyüşe giydiği ayakkabının burnu 1,5 ay geçmeden açılmış. Öğrencim, ayakkabıyı aldığı gibi büyük mağazaya götürmüş. Büyük bir mağazadan ne beklersiniz? "Aaa, çok af edersiniz. Çok özür dileriz. Paranızı mı iade edelim, yoksa bir yenisini mi verelim? Böyle bir malı bize satan firma ile bu işi sonra aramızda hallederiz". Ama bizde öyle olmuyor.

"Üretici firmaya yollayacağız " demişler.

Ayakkabı, üretici firmaya gitmiş. Oradan da "hazır reçete" bir cevap gelmiş: "Üretim veya malzemeden kaynaklanan hatalar nedeniyle satın almış olduğunuz üründe bir kusur oluşması durumunda, olası kayıplar firmamız tarafından telafi edilir... Başvurunuz uzmanlarımız tarafından incelenmiş ve yapılan inceleme sonucunda başvurunuza konu olan sorunun, üretim aşaması ve/veya kullanılan malzemeden kaynaklanmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda talebinizi kabul edemeyeceğimizi üzülerek belirtmek isteriz..."

Bu cevabı okuyunca ben de düşündüm. "Sorunun, üretim aşaması ve/veya kullanılan malzemeden kaynaklanmadığı tespit edilmiştir" dendiğine göre elimizde iki olasılık var demektir. Birinci olasılık, kullanım hatasıdır. Öğrencimin, bir yaşında yürüdüğünü varsayarsak, 35 yıllık bir yürüme geçmişi vardır. Bu deneyimle yürüme ayakkabısını kullanırken bir hata yapabileceğine  pek ihtimal veremiyorum. Geriye ikinci olasılık kalıyor. Ünlü ayakkabı firması, "bizim bu pahalı ayakkabılar için 1.5 ay, iyi bir ömürdür" demek istiyor.

Üreticiden gelen cevap üzerine Büyük Mağaza şöyle dememiş " Size böyle pahalı bir ayakkabıyı satarken, bunun ömrünün 1.5 ay olabileceğini söylemeliydik. Ancak biz de markanın büyüklüğüne aldandık. Böyle çürük malı satarak bu işe aracı olduk; sizi zarara soktuk. Özür dileriz". Mağaza, bu durumda ayakkabılar için bir şey yapamayacaklarını, herhangi bir başka ürün ile değişikliğinin dahi söz konusu olamayacağını söylemiş.

Öğrencim bu cevap üzerine yasal yollara baş vurmaya karar vermiş. Kartal Kaymakamlığı Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı'na bir dilekçe vermiş.

Hakem Heyeti başkanlığı bir eksper tayin etmiş. Öğrencim, sakat ayakkabıları bu ekspere yollamış. Eksper şöyle bir görüş vermiş "Sağ tekin burun kısmının açıldığını, sol tekin de aynı yerden az da olsa açıldığını gördüm. Bu, imalat sırasında iyi yapışmadığı için bir üretim hatasıdır". Ve Hakem Heyeti "4077 sayılı Tüketici Hakları Koruma Kanununun 4. Maddesi gereği ayıplı satılan ürünün firma tarafından geri alınarak tüketicinin talebi doğrultusunda ödemiş olduğu 199 liranın iadesine" karar vermiş.

Öğrencim de parasını geri almış.

Bir Yorum

Yukarıdaki olaydan çıkaracağımız bir sürü ders var. Birincisi, bizde bazı firmalar sadece isim olarak büyük. Büyük kurumlar büyük düşünür. Ama olaydaki, Türkiye'de  gıda dışı perakende sektörünün önde gelen gruplarından, büyük mağaza böyle düşünmüyor. "Ayıplı" malın satışına aracılık etmesinin sorumluluğunu taşımıyor.

İkinci ders ise, üretici firmanın davranışı. Ürettiği malın 1.5 ayda çürüğe çıkmasını sineye çekerek, üretim hatası yok diyor. Merak ediyorum acaba bu küresel markalar Türkiye'ye gelince huy mu değiştiriyor? Acaba aynı şey firmanın kurulduğu Almanya’da olsa, yine aynı şeyi mi söylerlerdi? Yoksa bizimkiler mi köylü kurnazlığı yapıp, ucuzcu davranıyorlar?

Üçüncü ders, tüketici olarak haksızlığa uğrarsak yasal yolları göz ardı etmememiz. Sistem hızlı da çalışıyor.

Öğrencim, İlçe Hakem Heyetine 15.08.2012' de başvurmuş. Heyet 25.08.2012' de kararını vermiş. Firmaların büyük kurum olmayı, kurum olmayı öğrenmeleri ve hakkınızı her zaman aramanız dileklerimle...