Manevra alanımız yok

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]


Merkez’in faiz artırımından sonra 5.98’e kadar düşen USD/TL paritesi, dün 6.40’a dayandı. Faiz kararından hemen önce de kur 6.35-6.40 bandındaydı. Beklentinin çok üzerindeki faiz artışına rağmen dolar algısı değişmiyor. Kurdaki her geri çekilmede yerli oyuncular dolar alımı yapıyorlarsa, faizden daha önemli konuların olduğu açıktır. Dolar kuru düşmeden ekonomik açıdan rahat etmeyiz.

Bu hafta orta vadeli programın açıklanması bekleniyor. Gerçekçi hedeflerin olup olmayacağı, bütçedeki harcama kalemlerinin ne olacağı, ekonominin nasıl destekleneceği kritiktir. Bu tarz programlarda inandırıcılık mühimdir çünkü piyasa çelişkili açıklamaları sevmez. Sadece Kanal İstanbul gibi büyük projeler için bile hükümetten farklı yorumlar geliyor. Mega projeler için nasıl kaynak yaratılacağı, bulunacak finansmanın başka taraflarda kullanılıp kullanılamayacağı tartışmaları yapılıyor. Türkiye’de sıkı para politikası uygulanıyor. Maliye politikasının da buna eşlik etmesi isteniyor. Son iki yıldır, "Para politikası giderek sıkılaşacak. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1 civarındadır. Burada ciddi bir hareket alanı var. Ekonominin zorlanacağı dönemde genişletici maliye politikası uygulanmazsa ne zaman uygulanacak" vurgusunu yapıyorum. Bütçe açığı, belirttiğim dönemlerden itibaren artırılmasa da, sonraki çeyreklerde yükseldi. Bunun da ekonomi üzerindeki etkisi görüldü. Tabii ben "bütçe açığı artmalı" derken, tutarlı ekonomik hedefler ve makro reformlarla bunun desteklenmesi gerektiğini de yazdım. Arka arkaya yapılan seçimlerin, dış politikadaki gelişmelerin de etkisiyle niyet ve reform kısmı eksik kaldı. Bütçe açığımız uluslararası oran kriterlerinin bugün hala altında olmasına rağmen, maliye politikasını etkin bir araç olarak kullanamıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarından, yatırım bankalarından, "Türkiye bütçede daha fazla açılmamalı" uyarısı geliyor. Bütçe açığı artsa, ekonomi canlanır. Ancak olası not indirimleri ve negatif açıklamalarla ülke risk primi artacağı için ekonomi açısından dezavantajlar oluşur.

Ağustos ayında döviz mevduatlarına el konulacağı, sabit kur rejimine geçileceği konuşuluyordu. Bakan Albayrak o günlerde bunların olmayacağını belirtmişti. Ekonomi yönetimi son iki haftada, ihracat bedellerinin yurda getirilmesini ve Türk Lirasına çevrilmesini, döviz üzerinden yapılan sözleşmelerin Türk Lirasına dönüştürülmesini kapsayan düzenlemeler yaptı. Bu düzenlemeler yürürlüğe girmeden önce keşke ilgili sektörlerin temsilcileriyle konuşulsaydı. Son birkaç gündür, "Bu uygulamaların sonu sabit kur rejimine çıkar. Bankalardaki dövizin TL’ye çevrilmesine uzanır" diyenler tekrar ortaya çıktı. Bu dış borç ve dış finansman ihtiyacıyla Türkiye’de sabit kur rejimi istense de olmaz. Finansal sistem çöker. Fakat önemli olan algı yönetimidir. Ne çektiysek beklentileri yönetememekten çektik.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019