Malların mallarla, makinaların makinalarla üretimi: Sonunda herkes işsiz mi kalacak?
İnsanlar çoktan işsiz kalmamalı mıydı? Veya bunda sonra ne olacak? Pek çok iş hızla yok olacak mı? Robot kullanımı/otomasyon neredeyse 40, hatta 50-55 senenin konusu; yeni değil. "Bilgisayarlar ve robotlar geliyor" kaygısı 1960'larda da vardı. İlk bakışta şu olmalıydı: Bu kadar zamanda çoktan iş alanları azalmalıydı ve teknolojik işsizlik her yeri kaplamalıydı.
Neden evlerde hala temizlikçiler çalışıyor mesela? Ev işi yapan robot üretmek aynı hizmetin piyasa fiyatını çok daha ucuzlatmaz mı? Makinalar çimleri kendi kendine biçemez mi? Robotlar çiçekleri sulayamaz mı? Madem Sanayi Devrimi 4.0'dan, makinaların birbirleriyle konuşabilmesinden bahsedebiliyoruz daha basit işler neden hala var? Binlerce pek çok basit işi (de) tümden robotlar yapamaz mı? Montaj, santral işleri, postacılık, paketleme, hisse senedi algoritmik alım-satımı, nakit para sayım-dağıtım vb. işler çok sayıda işi yok ediyor zaten. Geleceğin banka şubelerinde –bugün bile var- belki de bir kişi çalışacak: O da şubelere yerleştirilmiş bilgisayarları kullanamayanlara yol göstermek için.
Eski işçi sınıfının –ağır sanayi merkezli belli mekanlarda, bir alt kültür oluşturarak kimlik ve dayanışma üretmiş, fabrikalarda yoğunlaşmış sanayi işçileri- çözülmesiyle birlikte hizmetlere kayan masif bir niteliksizler ordusu türedi ve buna çeşitli isimler verilmeye çalışıldı. Yeni işçi sınıfı, prekarya, kent yoksulları gibi. Eğitim teknolojiye yetişemezse bu kadar nüfusa ne olacak? Özetle silikon çipler, yapay zekâ ve robotlar iş gücü piyasasında ne tür radikal değişiklikler yapıyor ve çok daha önemlisi, yapacak?
İlk grafiğe bir göz atalım. Tarımda asıl düşüş 1940-1980 arası olduğu için sonrasında yüksek oranlı bir düşüş yok çünkü olan zaten olmuş. Hizmetlerde ve teknik/profesyonel işlerde, yöneticilerde artış var. Nitelikli işçiler bile pay kaybederken düz işçilerin payı toplam istihdamda sürekli azalıyor. Düz işçi derken uzun bir süre "düz işçinin" bile nitelik kazandığını belirtelim. Keza satış ve ofis işlerinde pay kaybı belirgin. Autor'un ikinci grafiğinde "orta nitelikteki" işlerin –operasyonel işler, düz işçilik, satış, üretim, ofis, idari işler- istihdamdaki payının hızla azaldığını görüyoruz. Kriz sonrası "yöneticiler" de azalıyor.
Şimdi de ikinci grafiğe göz atalım. Monoton bir nitelik artışı –her işgücü grubu için farklı hızda da olsa- ve buna uygun bir "nitelik/eğitim primi" –örneğin üniversiteyi bitirmenin bitirmemeye göre ne kadar ücret farkı yaratacağı- deseni beklenir. Ayrıca aşırı arzdan dolayı "nitelik priminde" azalma da oluşabilir –belki 1970'lerin ABD'sinde olduğu gibi. Ama gerçek çok daha farklı ve karmaşık. Aşağıdaki yüzde 10 ücret dilimi ve en üstteki yüzde 10 ücret dilimlerinde zengin dinamikler var.
Biraz daha geriye gidelim. Benzer sorunlar her yenilikçi ve radikal piyasa tasarımında –bilinçli olarak planlama şeklinde veya teknolojik gelişmenin iradi olmayan sonucu olarak- ortaya çıkar. Konumuz iş gücü piyasası olduğu için her yenilenmenin iş gücünde nitelik değiştiren bir teknolojik değişim yarattığı veya yenilenmenin –burada robotizasyon- yapılacak işleri/görevleri değiştirdiği görüşlerine –eski ve yeni görüşler- bakmalıyız.
Pek çok çalışmadan biliyoruz ki nitelikli iş gücü eğitimi ve arzı hemen her nitelik için son 50 yılda hızla arttı. Sanılandan çok daha becerikli olan bilgisayarlarla destekli iş süreçleri ilk elde bu sonucu verirken bazı işleri nitelik artırarak korudu ama bazı işleri de tamamen yok etti. Eski tarz otomasyon bile zaten –örneğin ABD'de- tarımda istihdam edilen iş gücünü inanılmaz bir hızla azaltmadı mi? Bununla birlikte tarımsal hasıla yükselmedi mi? İş gücü verimliliğini hızla artıran bu gelişme 1940-1980 arasında –neoliberalizm öncesinde- zaten yapacağını yapmış, tarımı tümden değiştirmemiş miydi? Sovyetler Birliği tarımının 1960'lardaki temel sorunu –yani mukayeseli olarak bir türlü gerilikten kurtulamaması- bununla bağlantılı değil miydi? Sovyet kolektif çiftliklerinin ‘teşviklere uyumlu' olmaması ne demekti? Domar'ın eski ama çok akıllıca ve sorunların özüne damardan giren makalelerinden bir demet:
"On the Measurement of Technological Change", 1961, Economic Journal; "The Soviet Collective Farm as a Producer Co-Operative", 1966, American Economic Review; "An Index-Number Tournament", 1967, Quarterly Journal of Economics; "The Causes of Slavery or Serfdom: A hypothesis", 1970, Journal of Economic History; "On The Optimal Compensation of a Socialist Manager", 1974, Quarterly Journal of Economics. Her öğrenci ve her entelektüel okumalı. Askeri teknolojinin I. Dünya Savaşı sonrası hızla değiştiğini ve 1900'lerden başlayarak orduların mekanizasyonu ve motorizasyonu dalgasının ilk görülen etki olduğu dahi söylenebilir. Bir anlamda bilgisayar öncesi mekanizasyon da benzer bir dönüşüm yaratmıştı. Veya daha da geriye gidelim.
Mesela Evsey Domar ve 1980'lerdeki asistanı Mark Machina 1984'te neden bahsediyorlardı? Domar, Evsey & Mark J. Machina (1984: 919-955), "On the Profitability of Russian Serfdom", Journal of Economic History 64 (4). Domar'dan "eski usul düşünenlere" ama sağlam bir mantık ve derin bilgiyle düşünenlere bir örnek vermek için bahsediyorum. Tamam, teknolojik ilerleme öncesiyle kıyaslanamayacak kadar hızlı ve derin. Ancak sonuçları henüz kesin değil ve işgücünün yapısına ve ücretlere etkileri çok açık değil. Gelişmeler hızlanıyor ama her şey yüzde 100 yepyeni de sayılmayabilir.
"Nitelikli iş gücü" lazım aşaması çoktan aşıldı. "Genel olarak nitelik artırıcı" ve tam modern, tam olarak seküler ve tartışmasız biçimde bilimi rehber alan bir eğitim reformu dahi geleceği kurtarmaya yetmez çünkü teknolojik ilerlemeye artık "genel nitelik artırma" özelliğiyle bakmıyoruz. Bu geride kalmış bir aşama. Bundan sonra ‘nitelik var nitelik var' ve bazı işler zaten kaybolacak. Ücretler ve nitelik/eğitim priminin seyri ayrı çünkü burada talep elastikiyeti, ikame/tamamlayıcılık katsayıları, iş gücü arzı gibi değişkenler devreye giriyor. Konu çok önemli ve meseleye –daha detaylı ve muhtemelen çok daha uzun bir metin kaleme alarak- bakmayı tekrar deneyeceğim.