Maliyet kökenli enflasyon küresel boyutta yaşanırsa...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Hafta başında açıklanan enflasyon rakamları piyasa beklentilerini aşmış, 2009 yılında Tüketici Fiyat Endeksi sepeti yüzde 6.53 oranında yükselmiş. Asıl önemlisi önümüzdeki aylarda bu eğilimin aynı yönde devam edeceği ve Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri yüzde 6.5 düzeyinde tutacağı öngörülüyor. Bu aşamada sormak gerekiyor: Türk Lirası tasarruflar açısından cazip bir liman olabilir mi? Mevcut koşullarda yaşanacak olası eğilimler nelerdir?

Orta vadede ekonomi cephesinde yaşanacakları tahmin edebilmek için küresel koşulları, enflasyonun neden yükseldiğini ve Merkez Bankası'nın neden bu duruma tepki veremediğini irdelemek gerekiyor. Küresel kriz tasarruf açığı olan gelişmiş veya gelişmekte olan ekonomileri aynı şekilde sarsıyor; ekonomi daralıyor ve işsizlik artıyor, devamında ise maliyet kökenli enflasyon harekete geçiyor; para ve maliye politikalarının bir şekilde aşırıya kaçan ölçüde gevşemesi ve bir daha normale dönülememesi bu sürece eşlik ediyor. Gelir dağılımı ve rekabet koşullarının daha seri bir şekilde olumsuzlaşması ise belirsizlik ve kırılganlığı dalgalı bir şekilde tırmandırıyor. Başka bir deyişle kısa vadede güven bunalımını aşmak adına yapılanlar sorunları hızla ağırlaştırıyor ve kalıcı çözüm için her şeyin değişmesi gerekiyor. Para ve maliye politikasının iyice gevşetilmesi sistemi korumak adına geniş kesimlerin sırtındaki yükü ağırlaştırıyor, kurumsal yapı ile onu taşıyan yapı arasındaki uyumsuzluk büyüyor. İşsizlik artarken gelirler azaldıkça talep daralıyor, sorunlu krediler artıyor, kamu açıkları büyüyor, varlık değerlerindeki çözülme bilançoları yıpratıyor. Boşa koysanız dolmuyor, doluya koysanız almıyor, hem kurumsal yapıyı, hem de geniş kesimlerdeki potansiyeli eşanlı olarak korumanın bir yolu bulunamıyor!.. Konu yumurta-tavuk hikayesine dönüşüyor. Toplum, kurumsal yapı için mi vardır, yoksa kurumsal yapı toplum için mi?...

Para ve maliye politikalarının aşırıya kaçan ölçüde gevşetildiği ilk dönemde fiyatlardaki hareket deflasyon baskısı nedeniyle bir süre hissedilmiyor, bu nedenle de ölçüyü kaçırma ihtimali artıyor. Önce piyasa fiyatları maliyetle bağını kopartarak düşüyor, rahatlama sonrasında ise maliyetlerin üzerine çıkış sancılı oluyor. İşsizlik azalmaya ve gelirler artmaya başlamadan bu hareketin devreye girmesi karabasana dönüşüyor. Merkez bankaları bu koşullarda proaktif tavır sergileyemiyor, ne diyeceğini ve ne yapacağını bilemiyor; ödemeler sisteminden yana taraf olunca da reaktif oluyor ve itibarını tüketme yolunda koşuyor. Öncelik enflasyonda gibi büyük laflar söyleyenler bu kez büyük yalanlar üretmekte zorlanmaya başlıyorlar!...

Yukarıda özetlediğimiz genel durum tek bir ekonomide yaşansa idi diğerlerine göre ucuzlayan emek sayesinde rekabet gücü artabilir, eski yanlışlarından vazgeçerek yeniden doğma şansı bulabilirdi; yatırımlar, istihdam ve gelir zaman içinde artabilirdi. Fakat bu tablo küresel ölçekte yaşandığında sonuç farklılaşıyor, küresel düzeyde ve sistem bütünlüğü içinde her şey değişmeden sorunların daha da ağırlaşması kaçınılmaz oluyor. Yatırımlar reel istihdam yaratamıyor; faaliyet gelirlerindeki erimeyi terse çeviremiyor; sadece israf artıyor ve güvensizlik büyüyor. Belirsizlik ve kırılganlık artarken, sistemik riske sıkıntı yaratıyor. Herkes ödemesi gereken faturayı bir başkasına yıkmaya çalışıyor, istikrarsızlık büyüyor. Alttakileri düşünemeyenlerin üstte kalamayacağı gerçeğinin hatırlanacağı gün bekleniyor.

ABD Merkez Bankası Başkanı enflasyonla mücadelede etkili düzenlemelerin faiz yükseltmekten daha başarılı olabileceğini söylemiş! Bir bakıma haklı; faizleri enflasyonu düşürmek amacı ile yükseltmek yıkıcı olacak ve bu nedenle başka bir yol icat edilmesi gerekiyor! Yapısal sorunlar çözülmeden hiçbir düzenlemenin kısa vadeden öte işe yaramayacağı da biliniyor. Sormak gerekiyor, bu sorunların ağırlaşmasına kimler seyirci kaldı ve neden çözmek için hiçbir şey yapmadılar?

N.B. Pazartesi günkü yazımızda bir hata olmuştur. Doğrudan "Şahsen iç ve dış faktörler nedeniyle mali disiplinin tesis edilemeyeceğini ve devamında maliyet kökenli enflasyonun hızlanacağını düşünüyorum" şeklindedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar