Maliyet kökenli baskılar ve enflasyon
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan ağustos ayı enflsyon rakamları gelecek açısından oldukça ciddi tehlikelere işaret ediyor. Fakat bir yandan olağanüstü finansal kırılganlık, diğer yandan ağırlaşmış yapısal sorunlara bağlı belirsizlik nedeniyle bu konuya gereken önem verilemiyor. Hem azalan faaliyet gelirleri nedeniyle rekabet gücü kaybı, hem de sürdürülebilir olmayan eğilimlerde ısrar etme hatalarının bedeli kapıyı çalmaya başlayacak gibi görünüyor. Küresel düzeyde emtia fiyatlarında yaşanan yükselişlerin ve Türk Lirası'nda yaşanan değer kaybının büyük ölçüde şimdilik fiyatlara yansımamış olması, geleceğe yönelik beklentilerin hızlı bir şekilde olumsuzlaşması ihtimalini artırıyor. Türkiye için maliyet kökenli enflasyon baskısının küresel ortalamanın oldukça üstünde olduğunu dikkate almanın veya almamanın sonucu değiştirme ihtimali de önemli ölçüde azalmış görünüyor.
Son bir yıl içinde döviz sepeti bazında Türk Lirası'nın yüzde 25'i aşan oranda değer kaybettiğini ve ithalatını yapmak zorunda olduğumuz temel malların dolar bazlı fiyatında ise genelde yüzde 10 düzeyini aşan artışlar olduğunu, aklımızın bir kenarında tutalım. Bu çerçevede üretici fiyatlarında yine son bir yıl içinde yaşanan fiyat gelişmelerini mercek altına alalım. Tarım ürünlerinde fiyatlar yüzde 0.76, elektrik-su-gaz grubunda ise yüzde 2.84 oranlarında gerilemiş, sanayi ürünlerinde ise yüzde 13.91'lik bir artış yaşanmış. Özetle söylemek gerekir ise içerideki kur artışı ve dışarıdaki hammadde fiyatlarında yaşanan yükselişler, tarım ve elektrik-su-gaz kesimlerine hiç yansımamış, sanayi ürünlerine kısmen yansıyabilmiş. Bu durumu söz konusu etkenlerin enflasyona etkisinin veya geçişkenliğinin azaldığı şeklinde yorumlamak hayal dünyasında yaşamaktır, gaflettir. İçeride kurların dışarıda ise hammadde fiyatlarının gerileyeceğini umarak durum normalmiş gibi yaşamak ise çaresizlikle açıklanabilecek bir çeşit basiretsizliktir. Öncelikle neden böyle olduğunun irdelenmesi gereklidir.
Eğer şirketler mükemmel düzeyde risk yönetimi yapıyor ve maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtmak yerine piyasadan tahsil ediyor ise ciddi bir sorun yoktur, fakat böyle devam etmesi olası değildir, gecikmeli de olsa maliyet artışlarının önce üretici sonra da tüketici fiyatlarına geçikmeli de olsa yansıması kaçınılmazdır. Ancak durum böyle değil ise, şirketler risk yönetimi yapmıyor ve maliyet artışlarını da değişik nedenlerle fiyatlarına yansıtamıyor ise ciddi bir kriz yaşandığını düşünmek belirsizlik ve kırılganlığın olağandışı boyutlara ulaşmış olabileceğini hesaba katmak gerekiyor. Zira hem özkaynakların erimesi ve bilançoların yıpranması, hem de kredi kalitesinde oldukça seri bir gerileme yaşanmakta olabileceğini unutmamamız gerekiyor. Bu aşamada sormak gerekiyor, kur ve hammadde artışlarının enflasyona hiç yansımaması iyi bir şey midir, yoksa çok kötü bir durumun alameti midir?..
Yaklaşık bir ay kadar önce inşaat maliyetlerinin yüzde 14 arttığını söyleyenler bunun neden fiyatlara yansıyamadığını nasıl açıklıyor? Gübre fiyatlarında yüzde 70'i aşan yükselişten şikayet eden tarım sektörü yetkilileri, böyle devam edemeyeceğini görmüyor mu? Veya hem kur artışı, hem de hammadde fiyat yükselişlerine rağmen elektrik-gaz fiyatlarının mevcut düzeylerinde kalması mümkün mü? Bu gidişat büyüme konusunu unutmak ve önce enflasyon mu, yoksa işsizlik artacak tartışmasını gündeme taşımak zorunda bırakmayacak mı? Son bir yılda ülkemizde yaşanan politika ve öncelik değişiklikleri enflasyon konusunun mecburen geri plana itildiğini ortaya koymuyor mu?
Unutmayın Türk Lirası dalgalı bir şekilde değer kaybetmeye devam edecek ve küresel düzeydeki emtia fiyatlarında da büyük bir ihtimalle benzer bir eğilim yaşanacak. Maliyet kökenli baskılar geç de olsa enflasyona yansıyacak, fakat bu süreçte çok ciddi başka sıkıntılar yaşanacak ve genel enflasyonda yaşanacak yükseliş görece önemsiz kalacak. Belki hesaplama yöntemleri ile oynayarak beklentilerin bozulmasını bir süre daha geciktirmek dışında bir şey yapılamayacak... Faaliyet gelirlerinin erimesi ve enflasyonun yükselmesinin iç talep üzerinde etkisi oldukça sancılı büyük değişimi zorlamaya devam edecek...