Malın değerinin düşmesi ile oluşan zararlar nasıl gider yazılabilir?

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ [email protected]

Günün Sözü;

"Gözü hep yükseklerde olan önündeki çukuru göremez.''

Değerli DÜNYA okurları metal ve kimya sektöründe demir, çelik ve petrole bağlı birçok ürünün satış fiyatında ani düşüşler oldu. Doğal olarak elinde stokla bu duruma yakalanan şirketlerde önemli zararlar oluştu. Aşağıda, gazete yazısı formatında ele alacağımız düzenlemeler sayesinde oluşan bu zararları stokta iken, 2008 beyanında gider olarak dikkate alabilmek mümkün olacaktır.

Malın değeri %10 veya daha fazla düşmeli

Vergi Usul Kanunu'nun 274. maddesine göre, dönem sonunda stoklar normal şartlarda alış bedeli ile değerlenir. Ancak, dönem sonunda, stoklarda bulunan malınızın satış bedeli maliyetine göre yüzde 10 ve daha fazla tutarda düşmüşse, maliyet bedeli yerine Vergi Usul Kanunu'nun 267. maddesinde düzenlenen ''ortalama fiyat'' veya ''takdir esası''na göre belirlenen emsal değeri esas alınır.

Diğer bir ifade ile satın aldığınız ticari malın piyasa değeri düşmüşse, zararın oluşması için ille bu malı satmış olmanız gerekmiyor. Mal henüz stoklarda iken de, oluşan zararınızı beyannamenizde gider olarak dikkate almanız mümkün.

Ortalama fiyat esası

Şayet stokta bulunan değeri düşen malla aynı cins ve nevideki mallardan değerlemenin yapılacağı (2008 takvim yılı için 31.12 2008 tarihi) ay (Aralık), bir önceki (Kasım) veya daha önceki aylarda (Ekim …) satış yapılmışsa, malın bilanço değeri belirlenirken, malın satın alma bedeli (maliyet bedeli) yerine, satışı yapılan malların miktar ve fiyatlarına göre belirlenen ortalama satış fiyatı esas alınır.

Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için aylık satış miktarının emsal bedeli belirlenecek her bir malın yüzde 25'inden az olmaması gerekmektedir.

Bu şekilde yapılan kıymet tespiti mükellefin kendisince yapılır. Bu durumda, bu hesaplamalara ilişkin kayıt ve cetveller ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edilir.

Tam tasdik yaptırılıyorsa, kurumlar vergisi beyannamesi tasdik raporunda bu hesaplama ile ilgili olarak yeminli mali müşavirce yapılacak değerlendirmeye yer verilir. Diğer bir deyişle, yapılan işlemin kontrolü YMM tarafından yapılır ve raporda açıklanır.

Bu yöntemde bir izin veya bildirime gerek bulunmamaktadır.

Takdir esası

Şayet emsal bedeli ortalama fiyat esasına göre belirlemek mümkün olmazsa takdir komisyonuna başvurmak suretiyle emsal bedelin mali idareden takdir yoluyla belirlemesi talep edilebilir. Takdir, değeri düşen malın piyasa değeri araştırılmak suretiyle yapılır.

Mali İdare'ce verilen bir muktezada, takdir komisyonu kararının izleyen yılda verilmesi halinde, değer düşüklüğü farkının komisyon kararının alındığı yılda gider yazılabileceği belirtilmişse de biz beyanname tarihine kadar karar alınması halinde önceki yılda da gider alınabilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu yöntem, miadı dolan, bozulan, çürüyen ve bu suretle değerini yitiren mallara yönelik olarak öteden beri sıklıkla uygulanmaktadır.

Mal imalatta kullanılmışsa

Şayet satın alınan mal bir mamulün imalatında girdi olarak kullanılmış ve stoklarda bu mal bulunuyor ve satışa konu bu malın piyasa değeri düşmüşse yine yukarıdaki açıklamalar geçerlidir (VUK madde 274/ son cümle ve 275. maddeler).

Mal satılmışsa

Malı satabilmek mümkün olmuşsa zaten zarar kayda alınmış olacağından bir şey yapmaya gerek olmayacaktır. Satış anında alım fiyatı ile satış fiyatı arasındaki fark zarar olarak dikkate alınabilecektir.

Mal ilişkili şirkete zararına satılıyorsa

Bu durumda tasdik raporunda veya transfer fiyatlaması raporunda bu konuyu detaylı açıklamakta fayda bulunmaktadır. Şayet zararına satış piyasa koşulları nedeniyleyse ve bu durum ortaya konabiliyor ve izah edilebiliyorsa bir sorun olacağını düşünmüyoruz.

İflasın ertelemesi ve şüpheli alacak karşılığı ayrılması

Değerli DÜNYA okurları, ne yazık ki ekonominin durgunluk dönemlerinin vergi konuları bu tür tatsız konuları içermekte. Şu günlerde birçok şirketin iflasın ertelenmesi kararı almak için mahkemelere başvurduğuna ve bir kısmının bu yöndeki taleplerinin mahkemelerce kabul edildiğine şahit oluyoruz.

İcra İflas Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde iflasın ertelenmesi talepleri kabul edilen şirketler nezdinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun Hükümleri de dahil olmak üzere hiç bir takip yapılamamakta, yapılmakta olan takipler durdurulmaktadır. Bu süre zarfında zaman aşımı ve hak düşürücü süreler durmaktadır.

Bu konudaki sorun hakkında böyle bir karar alınmış şirketlerden alacağı olan şirketlerin alacakları için nasıl karşılık ayırabilecekleridir. Bir şekilde icra takibi için başvurulması ya da müdahil sıfatıyla bile olsa iflasın ertelemesi sürecine dava açmak suretiyle dahil olunması, şayet teminat da yoksa karşılık ayırabilmek için yeterli olmalıdır. Bu konuda mali idarenin bir açıklama yapması yerinde olacaktır.

Bir öneri: Kamu teminat mektubu

Bildiğiniz üzere geçmişte zararın geriye yürütülmesi konusu tartışılmış ve henüz zamanı gelmediği için yeni kurumlar vergisi tasarısından çıkarılmıştı.

Zararın geriye yürütülmesi nedir?

Şayet bu donem zarar etmişseniz halihazırdaki düzenlemelere göre bu zararı beş yıl içinde doğacak karlarınızdan (vergi matrahından) indirebiliyorsunuz. Benim önerim bu dönem zarar oluşmuşsa, bu zararı geçmişte ödenen vergilere mahsup edecekmiş gibi hesaplayalım. Ancak mali idare bu tutarı nakden iade etmesin şirkete teminat mektubu gibi versin.

Yani bu alacak bir teminat olarak kullanılabilsin. 

Bu hususta başta devreden KDV olmak üzere birçok alanda benzeri yaklaşımlar üretilebilir.

Olağanüstü dönemlerde olağandışı çözümler denenebilir.

Mutlu, huzurlu, sevdiklerinizle ve gönlünüzce bir yıl geçirmenizi dilerim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar