Mali özerklik mi, başkente bağımlılık mı?(1)

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Prof. Dr. Nurettin Bilici - Çankaya Üniversitesi

Ülkemizin de imza koyduğu (1988) Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 9'uncu maddesine göre “yerel yönetimlere anayasa ve kanunlarda gösterilen görev ve yetkileri ile orantılı bir şekilde, serbestçe harcayabilecekleri mali kaynak sağlanmalı, bu kaynakların önemli bir bölümü de yerel vergilerden (local taxes)” oluşmalıdır.

Mali özerklik kavramı, harcamalar yönünden öncelikle yerel yönetim harcamalarının toplam kamu harcaması içindeki seviyesini (veya payını) ifade eder. Bu pay yükseldikçe o ülkede mali özerklik seviyesinin yüksek olduğunu söyleriz. Mali özerkliğin ikinci bir göstergesi de yerel yönetimlerin yaptıkları harcamaların ne kadarını bizzat kendilerinin topladıkları ile ilgilidir. Harcama içindeki, öz kaynak ve merkezi yönetimden aktarılan kaynak dengesine bakılarak yine özerklik seviyesi ölçülür.

Aşağıdaki tablo farklı ülkelerin toplam kamu harcaması büyüklüğünü ve bu büyüklük içindeki ulus-altı (yerel) kamu harcamalarının payını göstermektedir. (2015 yılı)

Tablo şunu söylüyor: Bir yanda kamu harcamalarının yüzde 85 gibi kısmını yerel idareleri vasıtasıyla harcayan Çin, bir yanda da kamu harcamalarının yüzde 87,5’ini merkezden (Ankara’dan) harcayan, yerel yönetimleri Ankara’ya mahkum eden Türkiye. Çin’in son yıllarda hızlı büyümesinin, dünya pazarlarındaki payını artırarak ABD’yi korkutmasının temelinde bu anlayışın payı var mıdır acaba?

Tabloda yazılı ülkelerin harcamaları içindeki öz gelir oranları ise (2014 yılı) şu şekildedir: İngiltere yüzde 41, Polonya yüzde 51, Çin yüzde 52, Japonya yüzde 54, İtalya yüzde 61, İspanya ve Almanya yüzde 63, ABD yüzde 69, Fransa yüzde 72, İsviçre yüzde 89. Nihayet Türkiye’de bu oran yüzde 39 düzeyindedir.

Bu rakamlar da şunu söylüyor: Paraların çoğunu Ankara’dan harcayan Türkiye “paraların toplanmasını da ben yapacağım, yerel idareye de gönlümden kopanı vereceğim." Sonuçta yerel idare harcadığı paranın sadece yüzde 39’unu kendisi toplayabiliyor. yüzde 61’i için Ankara’yla iyi geçinmek, Ankara’ya boyun bükmek durumunda.

Yerel mali özerkliği (yerel harcama büyüklüğü ve yerel öz gelir seviyesi) yüksek olan ülkeler, genel olarak; demokrasi, insan hakları vb. alanlarda uluslararası gelişmişlik endekslerinde üst sıralarda yer alan ülkelerdir. O halde, mali özerklikle gelişmişlik seviyesi arasındaki paralelliğin bir tesadüf olmaması gerekir.

Yetki ve görevleri merkezde toplamak yerine, yerel idareleri ile paylaşan yani insanına değer veren (güvenen) ülkeler ileri gitmişlerdir. Çünkü bu anlayış, daha fazla yurttaşa yetki ve sorumluluk verilmesi dolayısıyla daha fazla bireyden, elini taşın altına koymasının istenmesi anlamına gelir.

Yetki ve görev verilmeli, verilen yetkilerin düzgün uygulanıp uygulanmadığı da sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

O halde, kamu harcamaları içinde yüzde 12,4 olan ülkemiz yerel idareler harcama payının hiç olmazsa Avrupa Birliği ülkeleri ortalaması olan yüzde 34’e çıkarılması gerekir. Yerel harcama içindeki öz kaynak oranının da yükseltilmesi gerekir. Bu kapsamda örneğin motorlu taşıtlar vergisi ve veraset ve intikal vergisi gibi yerel yönetim vergisi olmaya müsait vergiler emlak vergisi örneğinde olduğu gibi yerel idarelere bırakılabilir.

------------------
(1)Bu yazı, 10-14 Mayıs 2017 tarihinde Antalya’da düzenlenen 32. Uluslararası Maliye Sempozyumu'nda Prof. Dr. Nurettin Bilici ve Dr. Erdem Ercan tarafından sunulan “Yerel Yönetimlerde Mali Özerklik Sorunu” konulu akademik tebliğdeki ve Dr. Erdem Ercan’ın 23/12/2016 tarihinde savunulan “Anayasal Tartışmalar Işığında Yerel Yönetimlerde Mali Özerklik” adlı doktora tezindeki bulgulardan hareketle kaleme alınmıştır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar